Hafta içinde yazmadım... Sonra döner dolaşır, benim gibi adama da provakatör derler... Başkan Mehmet Sepil, Barcelona maçına gitti... Öteki iade-i ziyarete geldi... Bilmem ne yapının sahibi film çekti... Ne oldu?

Amerika'yı keşfeder gibi, sanki ilk kez yaşandı bu kibarlıklar... Rahmetli Özhan Canaydın'ın kemikleri sızlıyor. Aziz Yıldırım'ın elini sıktı diye ayakta alkışlanmıştı... Adam öldü gitti, kavga bitmedi.

Karşıyaka-Göztepe derbisi...

Stat dışındaki olaylar bir yana, içeri girdiğimiz anda iki tarafın da soy ağaçları sayılıyordu. Göztepeli ve Karşıyakalı taraftarlardan gün yüzü görmeyen küfürler... Seninle benimle olacak işler değil dostluk ve centilmenlik... Hani diyorlar ya, “Eğitim şart”... Öğret, eğit, birleştir, kaynaştır... Tek çözüm bu... Yoksa yöneticilerin yemek masasında çözülmez o iş... 365 gün birbirinize oturmaya gitseniz olmaz.

Neyse bana saha içinin Karşıyaka tarafı düştü...

Kısa ve öz... Beğenmedim. İlk yarıda sağ bek Mehmet Akgün çok zorlandı. Gökhan Karadeniz sağından-solundan attı geçti. Gökhan'ın enerjisi bitince nefes aldı. Duric rakip önünde ağır kaldı.

Hele KSK'li oyuncular ikinci yarıda 10 kişilik rakibi önünde neredeyse hiç çıkamadı. Engin Baytar'ın girmesiyle oyuna hareket geldi. Göztepe'de de Giray'ın Duric gibi ağır olması Kaf Kaf'a avantaj sağladı. Sonuçta ihtiyacı olan Karşıyaka üç puanı ve derin nefesi aldı. Tebrikler...

Göztepe kanadından sadece Metin Diyadin'e mesajım var. GÜÇLÜ olan kazanır, bilgin olsun...