Türkiye'de hayat pahalılığı ve yüksek enflasyonla mücadele eden milyonlarca emekli, temmuz ayında maaşlarına yapılacak zammı nefesini tutarak bekliyor. Özellikle 10 bin TL seviyesindeki en düşük emekli maaşıyla geçinmeye çalışan vatandaşların durumu, siyasetin de en sıcak gündem maddesi haline gelmiş durumda. Bu kritik atmosferde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın AK Parti milletvekilleriyle yaptığı toplantı, beklentileri daha da artırdı. Toplantıdan sızan bilgilere göre, emeklilerin yaşadığı derin geçim sıkıntısı, vekiller tarafından bakana ilk ağızdan iletildi ve acil bir çözüm talep edildi. Bakan Işıkhan'ın bu baskı karşısında verdiği "çalışıyoruz" mesajı, umutları yeşertse de, zammın içeriği ve oranı konusundaki belirsizlik devam ediyor. Gözler şimdi, zammın kaderini belirleyecek olan 3 Temmuz tarihinde açıklanacak enflasyon rakamlarına çevrilmiş durumda.
Vekillerden bakana 'emekli' baskısı
Ankara kulislerini hareketlendiren toplantıda, AK Parti milletvekillerinin neredeyse tek gündeminin emeklilerin durumu olduğu öğrenildi. Parti grupları halinde Bakan Vedat Işıkhan ile bir araya gelen vekiller, seçim bölgelerinde ve sokakta karşılaştıkları manzarayı tüm çıplaklığıyla bakana aktardı. Edinilen bilgilere göre milletvekilleri, "Sahada en fazla emeklilerin serzenişleri ile karşı karşıya kalıyoruz," diyerek, tabandan gelen tepkinin boyutlarını gözler önüne serdi. Emeklilerin mevcut maaşlarla ay sonunu getiremediğini, temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandığını vurgulayan vekiller, temmuz ayında yapılacak düzenlemenin tatmin edici olması gerektiğinin altını çizdi. Özellikle, sadece altı aylık enflasyon oranında yapılacak bir artışın yeterli olmayacağı, bunun üzerine mutlaka bir refah payı eklenmesi gerektiği yönündeki taleplerin Bakan Işıkhan'a ısrarla iletildiği belirtiliyor. Bu durum, hükümet üzerinde sadece muhalefetten değil, kendi partisinin içinden de ciddi bir baskı oluştuğunu gösteriyor.
Masada üçlü mekanizma, takvim 3 temmuz
Milletvekillerinin bu yoğun ve haklı talepleri karşısında Bakan Vedat Işıkhan'ın, konunun hükümetin de önceliği olduğunu belirten bir yanıt verdiği ifade ediliyor. Bakan Işıkhan, en düşük emekli maaşı başta olmak üzere emekli aylıklarının iyileştirilmesi için kapsamlı bir çalışma yürütüldüğünü açıkladı. Bu çalışmanın tek bir bakanlık tarafından değil, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın da dahil olduğu üçlü bir mekanizma tarafından koordine edildiğini belirtti. Bu, konunun sadece sosyal bir mesele olarak değil, aynı zamanda bütçe disiplini ve ekonomik programla uyumlu bir şekilde ele alındığını gösteriyor.
Bakan Işıkhan, yapılacak artışın netleşmesi için kritik tarih olarak 3 Temmuz'u işaret etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından o tarihte açıklanacak olan haziran ayı enflasyon verisiyle birlikte, 2025'in ilk altı aylık enflasyon oranı kesinleşmiş olacak. Bu oran, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş zammının tabanını oluşturacak. Ancak asıl merak konusu, bu oranın üzerine ek bir iyileştirme yapılıp yapılmayacağı. Işıkhan'ın "bir çalışma yapılıyor" ifadesi, piyasalarda ve emekliler arasında bir refah payı beklentisi oluşturdu. AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta'nın da Meclis'te yaptığı, "Evet, 4 milyona yakın emeklimizin en düşük maaşı aldığının farkındayız, bununla ilgili de çalışmalarımızı yapıyoruz" şeklindeki açıklaması, bu beklentiyi daha da pekiştirdi.
Asgari ücretliye kapı kapalı mı?
Toplantıda gündeme gelen bir diğer önemli konu ise temmuz ayında asgari ücrete bir ara zam yapılıp yapılmayacağı tartışmasıydı. Bilindiği gibi, hükümet yetkilileri daha önce yaptıkları açıklamalarda, enflasyonla mücadele programı gereği bu yıl asgari ücrete tek bir zam yapılacağını belirtmişlerdi. Ancak artan hayat pahalılığı, asgari ücretli çalışanlar için de bir ara zam beklentisi doğurmuştu. Milletvekillerinin bu konudaki sorularına Bakan Işıkhan'ın verdiği yanıtlardan edindikleri izlenim, asgari ücrete bir ara zam yapılma ihtimalinin oldukça düşük olduğu yönünde. Bakanın, ekonomik istikrar ve enflasyonla mücadele hedeflerini ön planda tutan bir dil kullandığı, bu nedenle asgari ücrette ikinci bir artışın mevcut ekonomik programa zarar verebileceği imasında bulunduğu öğrenildi. Bu durum, temmuz ayında sadece emeklilere yönelik bir düzenleme yapılacağı, asgari ücretlilerin ise yılı mevcut maaşlarıyla tamamlayacağı beklentisini güçlendiriyor.
Bağ-kur'lular için vaatler rafta mı kaldı?
Toplantının bir diğer kritik başlığı ise küçük esnaf ve sanatkârların uzun süredir beklediği Bağ-Kur prim gün sayısının düşürülmesi vaadiydi. Seçim öncesinde verilen sözler arasında yer alan ve Bağ-Kur'luların emeklilik için gerekli olan 9 bin prim gün sayısının, SSK'lılarla eşitlenerek 7 bin 200'e indirilmesi konusu da milletvekilleri tarafından bakana hatırlatıldı. Bakan Işıkhan, bu konuda da bir çalışma yapıldığını teyit etti ancak somut bir takvim vermekten kaçındı. Bu düzenlemenin hayata geçirilmesi için "henüz bir takvimlendirmenin olmadığını" kaydeden Işıkhan, konunun çok yönlü ve dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiğini belirtti.
Bakan, bu konudaki tereddütlerin arkasındaki en önemli gerekçe olarak sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini ve aktif/pasif dengesini gösterdi. Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin ideal işleyişi için bir emekliye karşılık en az 3,5-4 çalışanın olması gerektiğini belirten Işıkhan, mevcut durumda bu oranın 1,6 çalışana kadar düştüğünü vurguladı. Özellikle son iki yılda hayata geçirilen Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinin bu dengeyi daha da bozduğuna dikkat çekti. Bu açıklamalar, Bağ-Kur prim indirimi gibi maliyeti yüksek bir düzenlemenin, sosyal güvenlik sistemi üzerindeki yük daha da artırılmak istenmediği için kısa vadede hayata geçirilmesinin zor olduğuna işaret ediyor. Bu durum, prim gün sayısının düşmesini bekleyen yüz binlerce esnaf için bir hayal kırıklığı yaratma potansiyeli taşıyor.