Biz Türkler, başarılı olduğumuz spor dallarımıza şöylece bir göz gezdirsek, ilk olarak Ata sporundan, güreşten dem vururuz; Kurtdereli Mehmet pehlivanımızdan girer, Yaşar Doğu’dan, Reşit Karabacak’tan, Ahmet Ayık’tan ve Celal Atik’ten çıkarız ve ismini şu an bir çırpıda söyleyemediklerimizden…
Yıllarca bu milletin, sporun sadece güreş dalında yüzü gülmüştü. Küresel iletişimin gelişen teknoloji ile tüm dünya insanlarını ve kültürlerini birbirine yaklaştırması ile bizim de ilgi alanlarımıza güreşin dışında da spor dalları girdi. Ve belki de güreşten de daha fazla ilgi çekti bunlar… Elbet ki, futbolu tüm branşların dışında tutmalı. Hem ekipman kolaylığı hem de artık hemen her yerde uygulanabilir olmasıyla, seven sayısının diğerleri ile kıyaslanamamasıyla…
Gençler yeni yeni sportif uğraşılarla karşı karşıya buldular kendilerini… Farklı farklı ekipmanlara ve spor alanlarına sahip, yeni yeni spor dalları ile…
Örnek mi? Tenis mesela… Jimnastik ve diğer artistik salon sporları… Uzak doğu savunma ya da dövüş sporları… Kıtalar, ülkeler, şehirler küçülüp iletişim büyüdükçe hemen her kesime ulaşır oldu bu yeniler de…
Aslında ülkemizdeki yaygın geçmişi çok da uzak olmayan bir spor dalı da yüzme… Benim aklıma yüzme denince ilk gelen isim “Derya Büyükuncu”… En uzun zaman ki, tam 27 yıl milli takıma hizmet etmesi ile kırılması güç bir rekorun da sahibidir kendisi… Yine ardı ardına tam 6 kez olimpiyatlara katılma başarısını gösteren Lars Frölander ile birlikte dünyadaki ilk yüzücüdür. Ne büyük bir gurur bizim için değil mi? Kendisini en son 2011 yılında Acun Ilıcalı’nın yarışmalarından olan Survivor’da izledik ki, orada da şampiyon olmuştu.
Ama o kadar işte!
İkinci bir Büyükuncu öyle kolay yetişmiyor maalesef ülkemizde… Diyecekken, Hüseyin Emre Sakçı diye bir ismi duymaya başladık. Öyle sanıyorum ve umuyorum ki, bu ismi sıklıkça duyacağız aldığı madalya, kırdığı rekor ve kazandığı yarışlarla…
1997 senesinde İzmir’de dünyaya ilk defa merhaba diyen Emre Sakçı, Yaşar Üniversitesi öğrencisi ve büyük bir azimle de yüzüyor. Hem de öyle bir yüzüyor ki, en son erkekler 100 metre kurbağalamada Avrupa rekoru kırdı.
Ne zaman? 10 Kasım 2020 günü…
Üstelik koca yüreği İzmir sevgisiyle dolu. Avrupa rekoru kırdığı gün, objektiflere yansıyan görüntüsünde, elleriyle kalp içerisine aldığı yüreğinin üzerindeki İzmir yazısı akıllarımızdan uzun seneler çıkmayacak gibi… 30 Ekim İzmir depreminin hemen ardından, bir İzmirli olarak, aklı ve yüreği İzmir’de kalan Emre, öyle bir yüzdü ki, hem aldığı sonuçla, hem de sol göğsündeki İzmir’iyle acılarımızı biraz da olsa hafifletti. Biraz da olsa merhem oldu yaralarımıza… Göğsümüzü de gururla doldurdu.
Bravo, Emre Sakçı… Tüm alkışlar sana ve geleceğine…
Dipnot; “İyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir.” André Gide.