Maalesef deprem ülkesiyiz...
Doğuda batıda, geçmişte felaketler yaşadık.
Kaçak yapılar ve bazı hırsız müteahhitler yüzünden büyük kayıplar verdik..
Japonya'da görev yapan bir arkadaşım anlatmıştı; Japon bir ailenin evinde akşam yemeği yedikleri sırada şiddetli bir sarsıntı yaşanmış. Arkadaşım panikle, can havliyle ve Türk alışkanlığıyla kapıya koşmuş... Evde hareket eden bir tek o olunca ve sadece düşmesinler diye bardakları tutan masadakilerle göz göze gelince çok utanmış. Japon aile emin çünkü, binası sağlam...
Önceki gün İzmir ve Denizli peş peşe sarsıldı. Şükür ki hissetmedim... Deprem korkum çok büyük... Küçücük bir sarsıntıda cismim değişiyor... Beynime binlerce iğne saplanıyor... Arabada yatmışlığım çok...
Yer bilimcilerin değerlendirmelerini okudum içim şişti... Sizinkini de şişireyim...
Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Atilla Uluğ, İzmir’de her an 6.5 – 7 büyüklüğünde deprem olabileceğini söylüyor.
Kordon'daki yapıları 'bina kanseri' diye tanımlayan hoca, bunların depreme dayanamayacağını belirtiyor, körfez kıyısındaki yapıların risk taşıdığını eklerken, “Buralarda 50 katlı binaları nasıl yapıyorlar, hayret ediyorum” diyor.
Denizli ve İzmir'de meydana gelen depremlerin birbirinden bağımsız olduğunu söyleyen Uluğ devam ediyor:
“Denizli, Büyük Menderes Nehri ile Küçük Menderes çöküntü havzası arasında yer alıyor. Orada çok sayıda aktif fay kırıkları var. Bu tür depremlerin olması gayet doğal.
İzmir depremini Seferihisar tarafından geçen Tuzla Fayı tetikledi. İzmir ve çevresinde 12 aktif fay var. İstanbul'da bir tek Kuzey Anadolu Fayı var ve takip etmesi kolay. Fakat İzmir'deki çok sayıda fayı takip etmek çok zor. Her zaman söylüyoruz, 6.5 – 7 büyüklüğünde deprem öldürmez, çürük yapılar öldürür. Depreme hazırlıklı olmalıyız.”
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy da Skiros fayı kırılırsa Kuzey Ege ve İzmir için çok tehlikeli olur. Fay hatlarında küçük küçük yırtılmalar başlamıştı. Bir gün 6.5 veya 7'lik depreme yol açacaktır. Bu neticede kaçınılmaz bir süreçtir" diyor.
Allah hepimizi korusun!