Barış türküleriyle Ankara'ya giden 99 canımızın, inadına savaş isteyenlerce katledilmesinin şokunu ve acısını yaşıyoruz.
Halen yakınlarına ölü ya da diri ulaşamamış onlarca aile var.
Elbette hayat devam ediyor ama hafızalardan asla silinmeyecek, silinmemesi gereken bir katliam yaşadık ülkece.
Kara cumartesiden bu yana televizyonda, gazetelerde, dergilerde gülen gözleriyle bize bakıyor o 99 kişi.
Hikayelerini, hayallerini öğreniyoruz.
Canımız yanıyor.
Ailelerini, arkadaşlarını düşünüyoruz.
Canımız daha da çok yanıyor.
* * *
O 99 candan biri de İzmir'de yaşayan Berna Koç'tu.
Yetiştirme yurdundan kendisini evlatlık alan bakıcı annesini de bir süre önce kaybetmişti.
Üyesi olduğu Konak Halkevi'nin önünde törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Tabutunu kadınlar omuzladı.
Bu sayfada neden Ankara katliamını ve Berna Koç'u yazdığımı merak etmiş olmalısınız.
Yazı İşleri Müdürümüz Serdar Öztürk geçtiğimiz günlerde bir e-posta gönderdi.
Koç'u tanıyanlar sosyal medyadan duyurmuş:
“Ankara katliamında kaybettiğimiz Berna Koç'un kedisi ve 2 yavrusu ne yazık ki 'sahip'siz kalmış durumdalar. Onları ayırmak iyi olmayacağı için anne ve 2 yavrusuna bakabilecek, onları 'sahip'lenebilecek birileri aranıyor.”
Hiç tanımadığım Berna Koç. Benim gibi bir kedisevermiş.
Zaten barışı özleyen, huzur isteyen, daha iyi bir dünyanın hayalini kuran bir kişinin, hayvanları sevmemesi mümkün mü?
Hemen telefona sarıldım. Bizim de bir faydamız olacaksa, sayfadan duyuralım; İzmirli barışsever, hayvansever Berna'nın kedilerine acilen yuva bulalım, istedim.
Halkevinden görüştüğüm Uğur Göçmüş, “Bulduk” dedi. Teşekkür etti.
Kediler hemen sahiplenilmiş.
Fazlasıyla buruk, kırık bir avuntu yaşadım.
Gözün arkada kalmasın Berna Koç.
Çok sevdiğin kedilerin emin ellerde.
Sen rahat uyu.