Yurdumuzda soğuklar ve COVID-19 her gün kendini bir üst seviyeye taşımaya devam ederken…
Elektrikler günde birkaç kez kesiliyor… Seviyesi Uganda altı olsa da onun da kendine göre bir demokrasi kalitesi olan güzel ülkemizin enflasyon hesaplama yöntemi, sürü sepet ülke tarafından mercek altına alınırken… Elektrikleri günde 10-15 kez kesilen ya da enflasyon tanımını Türkiye İstatistik Kurumu kadar ustaca yapamayan malum ülkeler bizi kıskanmaya devam ediyor… Bütün bunlar olurken… Şehri memleket İzmir’i her sezon, bir sonraki sezona göre daha kaliteli seyretmeye devam eden en üst fitbol liginde beş sezondur temsil etmeye devam eden gözümüzün bebeği Göztepe, ligin flaş ekiplerinden Medipol Başakşehir’i deplasmada yendi. Yaklaşık 4.5 sezon sonra üst üste dört galibiyet almayı başardı. Ve ligdeki üst üste altıncı sezonu da görme konusunda kritik bir adım attı…
Maçla ilgili yorumlar…
Anlaması zor şekilde, sürekli düştü iki takım oyuncuları da… Göztepe, oldukça yüksek tempoda oynarken, topu rakibe vererek defans yapma sanatı açısından, güzel bir 100 dakika çıkardı. Tribünlerin saçlarına hasta olduğu Soner Aydoğdu’nun olmaması beş gole engel oldu kanısında bir kısım Göztepeli… Göztepe’nin Çocuğu Halil Akbunar ve Cheriff Ndiaye sıkça kanat değiştirdiler… Halil maçın sonunda da golünü attı ve galibiyete de katkı vermiş oldu. Özellikle ikinci devre Paluli ve Halil sağ kanat savunmasında oldukça zorlandılar ki bu arada gol yenmediyse İrfan Can Eğribayat’ın kendisini haftanın en çok kurtaranları arasına sokan 6 kurtarışlı etkili performansı, şans ve onların beceriksizliği etkili oldu. Atınç Nukan’ın ”Mehmetçik” Şevket Diril’i hatırlatan “baldırı” ve kafası üst düzey top kesmeye ve ataklarda da rakip kafaları karıştırmaya devam ediyor… Ki Halil’in golünde de asist Atınç Nukan’ın…
Hakem Arda Kardeşler ve video yardımcı hakem Erkan Engin, Göztepe taraftarını şaşırtarak mutlu ettiler… İki takım adına da maç sonucuna etki eden bir hata yapmadılar…
Son dört maçta neler değişti?
Bir de biz kelam edersek… En önemlisi gol atabiliyorlar… El-Maestro Hocanın kafasındakileri daha –otomatik davranış şeklinde başka bir deyişle düşünmeden- uygulayabilir hale geldiler gibi duruyor…
Kondisyonları iki üç tık daha iyileşti gibi gözüküyor… Bunun dışında takım dışarıdan gelenlerden bir tek, Başakşehir maçında asist de yapan Moubandje’yi görebildiysek de… Kadro içinden pek çok yeni transferler kazanmış gibi olundu Ndiaye-Wilker-Baku hatta Adis vs… Başakşehir’e karşı ilk golde kritik rol oynayan (Ndiaye’yi ön direğe gönderen), oynamak istediğinde ligin en iyi 3-5 forvetinden biri olan Adis Jahovic istemeye başladı ve gücü kuvveti bir iki tık yukarı çıktı…
Ligde kalma puanının 38-43 arasında olma olasılığı olmama olasılığından yüksek gözüküyor… Bu açıdan bakarsak henüz ligde kalma garantilenmemişse de… Çok fazla sayıda sakatlık -hakem katliamı- COVID-19-Allah korusun diyelim ölüm vs gelmezse oyun kalitesi olarak ligden düşecek gibi durmuyorlar. Gol atabildikleri sürece herkesten her yerde puanlar ya da puan alabilecek gibiler…
Olaylar silsilesi bu şekilde evrilir mi? Evrilirse ne olur? Ömrümüz yeterse göreceğiz…
Bir anekdot ile devam edelim… Rahmetle andığım Faruk Şamlı almanağını baz alırsak… Göztepe’nin bu ligdeki tarihinde, altı galibiyet üst üste yok… Tek beş galibiyet üst üstelik seri Efsane Takım döneminde, 1965-66 sezonunda gelmiş… Galatasaray, Hacettepe, Beykoz, Ankara Demir Spor ve Ankaragücü’nü yenmişler ve yine Beykoz’a (o sıralarda fikstür sıralaması aynı takımlar üzerinden gitmiyor gözüküyor) puan kaybederek bozmuşlar seriyi...
Velhasıl kelam… İyi bir teknik direktör scoutu olduğunu bir kez daha göstermiş gözüken Sayın Başkan Mehmet Sepil, Yönetim, teknik ekip, takım ve taraftar durumu bir miktar toparlamayı başardı…
Neden verildiğini anlamanın zor olduğu aradan sonra önümüzde Nestor El-Maestro’nun “Taraftarlar için kazanmak üzere bir maç seçme hakkım olsaydı bu maç olurdu…” cümlesini kurduğu Altay maçı var… Maç, Göztepe’nin nispeten avantajlı olduğu, rakibin ise nispeten dezavantajlı olduğu bir dönemde oynanacak. Göztepeli oyuncuların bilmesi gereken gerçekler… Altay tarihsel olarak Göztepe’ye ters gelen bir rakiptir. Derbi kaybetmek evrensel olarak tüm camialar açısından kimya bozucudur. Bu bağlamda önümüzdeki yerel derbide kazanmak önemli ama kimyayı bozmamak hatta sonraki Galatasaray maçında cezalı olmamak da önemli. Majör bir sakatlık vermemek değerli bir başka konu… Göztepe’nin bulunduğu pozisyona güvenip, gevşemeden oynamaması önemli başka bir şart… Yaşamsal bir husus da adil hakem olması… Takıma Göztepe’nin kuruluş süreci, Altay ile gerçekleşen havuz olayı vs. ne kadar anlatıldı bilmiyorum… Naçizane önerim, anlatılmadıysa ayrıntısıyla anlatılmasında fayda var gibi duruyor… Göztepe 56-57 sene sonra bu ligde beş maç üst üste kazanıp tarih yazabilecek mi? Yönetime tüm takıma, El-Maestro ve ekibine, tüm Göztepelilere derbide başarılar diliyorum… Sonu galibiyet olsun…
Not: Ülkemizdeki günlük COVID-19 vaka sayısının 130000-230000 arasında olmama ihtimali gelecek sezon bir Türk takımının Şampiyonlar Ligi şampiyonu olma olasılığıyla yarışır gibi duruyor… Yüce Dövletimiz korunma meselesindeki tavrı bizlere “Herkes kendi korumasını kendi alsın benden çok şey beklemeyin” cümlesini düşündürüyor… Omicron, BA1, BA2, BA3… Virüsün hatta aslında evrim kuralları gereği, sürekli yeni varyantlar görmeye devam edeceğiz… Omicron hasta etme olasılığı daha az gözükse de “0” değil… “0” olsaydı pek çok hastanedeki COVID-19 servis ve yoğun bakım yatakları artmaya devam etmezdi. Kaldı ki herkes Omicron olmadığı gibi kimin Omicron olduğu ya da olmadığı da genelde bilinmiyor hasta takibinde. Aşı hiçbir varyanta karşı %100 koruyucu değil ama hepsine karşı bir miktar koruyucu.. Maske mesafe ve kapalı alanlarda maske disiplini de tüm varyantlara etkili… Başta aşısızlar ya da Biontech aşısı ile takviye edilmemiş Sinovac aşılılar gibi nispeten hassas gruplar olmak üzere herkes için risk gayet yüksek perdeden devam ediyor. Yaşadığımız bir sürü bağışıklığı politikası ise sürünün bir parçası olmamanızı diliyorum.