Doğrusunu söyleyeyim ben boykottan yana olanlardandım.

Bu boykotu da, AKP ve MHP dışındaki tüm siyasi partilerin milletvekilleri, büyükşehir belediye başkanları, il genel meclisi üyeleri, belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin görevlerinden istifa ederek yaşananları protesto etmesi şeklinde düşünüyordum.

Bir nevi sine-i millet...

***

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi, önceki gün yaptığı toplantıda boykot kararını onaylamadı. 23 Haziran'da İstanbul'da tekrarlanmasına karar verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine katılacağını ve adayının da yine Ekrem İmamoğlu olduğunu açıkladı.

Benim için tartışma bitmiştir.

İstanbul'da oy kullanamayacak seçmen kitlesinde olmama rağmen, alınan karara saygı duymaktan öte yapabileceğim bir şey yok.

Artık söz İstanbul seçmeninde...

***

İstanbul'da yaşananlar ile ilgili uzun uzun analiz yapmanın alemi yok.

Ortada gasp edilen, doğru yazılımı ile yargı eliyle seçimlere yapılan darbe var.

Bu darbenin sesi, Diyarbakır başka olmak üzere özellikle HDP'nin adaylarının belediye başkanı seçildiği yerlerde, KHK'lı adaylar gerekçe gösterilerek başkanlıklarının iptal edilmesiyle gelmişti.

Madem demokraside sandık tek çözüm idi, öyleyse sandıktan yüzde 70'dan fazla oy alarak çıkmış birinin, sırf KHK'lı diye başkanlığının iptal edilmesi ve başkanlık mührünün yüzde 20 oy almış seçimin ikinci gelenine vermek de neyin nesiydi?

31 Mart 2019 yerel seçimlerinin ilk sandık darbesi buydu.

***

İktidar bu yolla yokladı.

Bu yolla sabırları ölçü, tepkileri not etti.

Sonra da “Bir şey olmuş ama ne olmuş” mantığını bir adım ileri taşıyarak İstanbul'da hamle yaptı.

Herkesin aklının arkasındaki sonucu verdi.

***

Bu sonuçlar, iktidarın 23 Haziran seçimlerine giden süreçte her türlü anti demokratik tavrı göstereceğinin açık ispatıdır.

Yine de umutsuz olmaya hiç gerek yok.

Umudu yitirmeden ancak yapabileceklerini de öngörerek yeniden vatandaşı sandığa götürmek mümkündür.

***

İktidarın İstanbul için oyuna süreceği en büyük kozunun HDP olduğu yazılıp çiziliyor.

İmralı'dan getirilen açıklamalar da buna örnek gösteriliyor.

Dolayısıyla HDP'nin İstanbul seçmeni üzerinde baskı kurulmaya çalışılıyor.

Bu bir oyundur, bu iktidarın yeni bir seçim hilesidir.

Seçimi HDP'yi İstanbul'da bölerek kazanmaya çalışmak iktidarın düşüncesi olabilir ancak HDP seçmeninin bu oyuna geleceğini sanmak da saflıktır.

***

Bir önceki dönem kazandığı belediyeleri kayyuma devretmek zorunda kalan, bu yerel seçimlerde kazandıkları da KHK gerekçe gösterilerek elinden alınan HDP, İstanbul'da mağdur gösterilen CHP ve onun adayı Ekrem İmamoğlu'ndan daha mı az mağdurdur ki gidip celladının bıçağının altına yatsın?

Bu kadar mı siyaset aymazıdır?

Elbette hayır...

***

23 Haziran'a kadar iktidarın aklındaki tilkilikleri tam olarak örgörmek mümkün değil.

Yine de geçmiş olaylar az çok fikir sahibi olmamızı sağlıyor.

Tehdit var, muhtemelen çok zorluk var.

Bu yüzden HDP'yi suçlamak, iktidarın ekmeğine yağ sürmektir.

Bu yüzden işi gücü bırakıp daha çok kucaklaşmaya, daha çok yakınlaşmaya ihtiyacımız var.

Her şey çok güzel olacak...