Toplu sözleşme masasından uzlaşma çıkmamasının ardından 6,5 milyon kamu görevlisi ve emeklisinin kaderini belirleyen Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun açıkladığı zam oranlarının yankıları sürüyor. Kararın, sendikaların beklentilerinin çok uzağında kalmasının ardından, masadaki yetkili konfederasyon olan Memur-Sen'in Genel Başkanı Ali Yalçın, düzenlediği basın toplantısıyla hem süreci değerlendirdi hem de kurulun kararına ateş püskürdü. Yalçın, gelinen noktanın sadece bir ücret anlaşmazlığı olmadığını, Türkiye'deki sendikal haklar ve toplu pazarlık sisteminin iflas ettiğinin en net kanıtı olduğunu vurgulayarak, "Bu sendika yasasıyla devam etmek artık mümkün değil," sözleriyle yeni bir mücadelenin fitilini ateşledi.
Hakem adil karar yerine topu ekonomi yönetimine attı
Ali Yalçın, konuşmasının merkezine Kamu Hakem Kurulu'nun rolünü ve aldığı kararın niteliğini koydu. Kurulun, bağımsız bir hakem gibi davranmak yerine, hükümetin ekonomi programının bir uygulayıcısına dönüştüğünü iddia eden Yalçın, "Ne yazık ki hakem kurulu adil bir karar vermek yerine, yetkinin kendilerinde olmadığını göstererek topu ekonomi yönetimine attı. Gelinen noktada hakem kurulu, dünkü kararıyla kamu görevlilerinin hakem kurulu değil, kamu işvereninin hakem kurulu olduğunu bir kez daha göstermiştir," dedi. Bu sert ifadelerle Yalçın, kurulun milyonlarca çalışanın geçim derdini, piyasadaki gerçek enflasyonu ve hayat pahalılığını göz ardı ettiğini; bunun yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın bütçe disiplini ve enflasyonla mücadele hedeflerini öncelediğini savundu. Bu durumun, kurulun varlık nedenini ortadan kaldırdığını ve onu bir "noter" konumuna düşürdüğünü belirtti.
Müzakere masası değil, noter masası
Sürecin en başından beri kamu işveren heyetinin masaya "müzakereye kapalı" ve "makul olmaktan uzak" tekliflerle geldiğini hatırlatan Yalçın, "Toplu sözleşme masasına makul tekliflerle gittik. Ancak Kamu İşveren Heyeti'nin teklifini yetersiz bulduk ve müzakereye uygun görmedik," ifadelerini kullandı. Memur-Sen, oransal zam, taban aylık artışı, refah payı, tüm kamu görevlilerine ilave 1 derece verilmesi, gelir vergisinin yüzde 15'e sabitlenmesi ve kamuda ücret adaletinin sağlanması gibi temel taleplerinin masada karşılık bulmadığını belirtti. Yalçın, "Kamuda ücret dengesi ve gelirde adalet çağrımız maalesef karşılık bulmadı ve uzlaşma sağlayamadık," diyerek, hükümetin diyalog kanallarını kapattığını ve süreci bilinçli olarak Hakem Kurulu'na taşıdığını ima etti. Kuruldan çıkan kararın da hükümetin son teklifinin bir-iki puan üzerinde olması, sendikanın "noter" eleştirisini güçlendiren en önemli kanıt oldu.
58 kazanımı korumak için girdik, noterliğe ortak olmamak için çıktık
Basın toplantısının en dikkat çekici bölümlerinden biri de, Yalçın'ın Memur-Sen'in Hakem Kurulu sürecindeki stratejisini açıkladığı kısımdı. Kamuoyunda, "Madem sonuçtan memnun kalmayacaktınız, neden kurula üye gönderdiniz ve son ana kadar beklediniz?" şeklindeki eleştirilere yanıt veren Yalçın, bu durumun mevcut sendika yasasının bir dayatması olduğunu belirtti. Yalçın, "İstişareler sonucunda masada uzlaşmazlık tutanağına aldığımız 58 maddelik kazanımı korumanın tek yolunun, hakeme üye göndermek olduğunu gördük ve bu yönde karar aldık. Yasanın eksikliği nedeniyle, tarafların üzerinde anlaştığı maddeler bile, Hakem Kurulu'ndan geçmedikçe karara dönüşmüyor. Mecburen hakeme gitmek durumunda kalınıyor. Biz toplantı tutanağındaki 58 maddeyi boşluğa bırakamaz, 19 günlük emeğimizi ve kamu görevlilerinin kazanımlarının halı altına süpürülmesine müsaade edemezdik," dedi. Bu 58 maddenin, maaş zammı dışındaki sosyal ve mali hakları içerdiğini belirten Yalçın, bu kazanımları güvence altına aldıktan sonra, adil bulmadıkları zam kararına meşruiyet kazandırmamak için kuruldan çekildiklerini vurguladı. "Böylelikle hem kazanımlarımızı koruduk hem de hakemin, işvereninin noterine dönüşmüş yapısına ortak olmadık," sözleriyle stratejilerinin arkasındaki mantığı açıkladı.
Bu sendika yasasıyla devam etmek artık mümkün değil
Ali Yalçın, konuşmasının sonunda mücadelenin artık yeni bir evreye geçtiğini net bir şekilde ortaya koydu. "Bu toplu sözleşme süreci bitmiş olsa bile mücadelemiz bitmeyecek," diyen Yalçın, asıl sorunun mevcut 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu olduğunu belirtti. Yalçın, "Bu süreç, sendika yasasıyla ilgili bugüne kadar her platformda dile getirdiğimiz itirazlarımızda ne kadar haklı olduğumuzu net olarak ortaya koymuştur. Bu sendika yasasıyla devam etmek artık mümkün değil. Köklü değişikliklerin yapılması artık bir zarurettir," diyerek, topyekûn bir sistem değişikliği çağrısı yaptı. Hakem Kurulu'nun 11 üyesinden 7'sinin hükümet tarafından belirlendiği, grev hakkının bulunmadığı ve kurul kararlarının kesin olduğu mevcut yapının, adil bir pazarlık ortamı sunmadığını vurguladı. Yalçın, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) normlarına uygun, grev hakkını da içeren, adil ve etkin bir toplu sözleşmeye imkan verecek yeni bir sendika yasasının bir an önce hayata geçirilmesi için mücadele edeceklerini söyledi.