Türkiye’de halk plajı tarifi: Vıcık vıcık insan. Çöpler mutlaka küçük bir tepe kıvamını almış, mısır ve midye kabukları dört bir yana saçılmış.
Tuvaletleri kullanman neredeyse imkansız. Kuvvetle ihtimal, soyunma kabinlerinin bir bölümü kırık.
Rahatsız olan yan tarafta özel işletme var, kıysın paraya oraya gitsin.
Günümüzde halk plajı denildiğinde yüzde 90 algı bu.
Özel plajlara gitmek ise cesaret işi.
En insaflı yere daha girişte 30 TL otopark parası ödeyerek kesilmeye başlıyorsunuz.
Sezon 2.5 ay, ne alırsam kar gözüyle size bakan işletme sahipleri kaç kişi olduğunuza göre değer veriyor. İki kişiysen en arka masa. Yüzerken denizi görürsün nasıl olsa.
Yurtdışında farklı mı diyorsanız evet farklı.
Euro cebimizi yaktıkça dizimizi kırıp oturduğumuz Yunan adalarında da durum farklı. Çoğu Güney Avrupa kıyılarında da farklı. Hollanda Zandvoort’ta muhteşem kuzey denizi manzarasına karşı küçük bir birayı her yerde aynı fiyata içerek saatlerce güneşlenebiliyor, suya girebiliyorsunuz. Amalfi kıyıları dahi ona keza. Çok örnek var.
Neden Yunan adalarına gitmeye o kadar meraklıydık mesala?
Çünkü makul fiyatlarla denizi kullanma imkanınız var. Hatta birçok sahil kenarı boş ve rahatlıkla denize girebiliyorsunuz. Çirkin yapılaşmalardan uzak duruyorlar. Ucuz rakamlara temiz oteller bulabiliyorsunuz.
Bizim sevgili ülkemiz ise bir karış boş koy bırakmamaya kararlı. İşletmeler için hijyen ve hizmet standardı yok. Daha makul olsun diye mütevazı bir aile işletmesine gidiyorsunuz, bir tabak kızartmaya 80 TL isteyebiliyor. Nedenini sorduğunuzda burada her yer böyle diyen bir turizm anlayışı var.

BAKMAYAN BAKAN!
Sorunlara girdiğimizde bitmez. Turizm sezonunun yarısına geldik ya…
Size bölgenin en turistik yerleri Şifne-Ilıca yolunu görün desem yeterli. Olmaz böyle bir şey! Yollar delik deşik.
Dile getirdiğimiz cepheden bakmaya devam edecek olursak. Tüm kıyı belediyelerinin günümüz koşullarına uygun, şık, hizmet standartları yüksek, iyi işletmelerle yarışacak halk plajları açmak durumunda. Görevleri arasında böyle bir tanım yoksa da koysunlar!
Aksi halde her koyu kapatmak için gözleri fıldır fıldır dönen, deniz kenarlarına yaptıkları heyyula yapıları ballandıra ballandıra satanlardan tek fırsat kalmayacak.
Turizm Bakanlığı’ndan da hayır yok bizlere. Yarın koltuğunu devredeceğine kesin gözüyle bakılan Turizm Bakanı Numan Kurtuluş bir kez dahi bölgeye, İzmir’e resmi ziyaret yapmadı.
Yani iş başa düşüyor.
Son kalan yeşilin maviyle buluştuğu kıyılara belediyeler eliyle örnek plajlar isteyin. Yerel yönetimleri zorlayınız. Hakkınız, buyrunuz alınız.
Ha tabiii fark yaratacağız diye uzay üssüne çevrilen, ‘denize sıfır’ konumlarıyla suitlerden alabilecek gücünüz varsa, o başka!...

Tatbikat alanı da imara açılıyor
Turizmden söz etmişken, İzmir için önemli bir konuya değinelim. Seferihisar-Doğanbey arasındaki askeri tatbikat alanı imara açılıyor. Tatbikat alanının askeri statüden kurtarılmasının eli kulağında. 4 milyon metrekarelik alanın Milli Park ilan edilmesini de isteyenler var ancak bu çağrıyı dinleyen pek olmayacak gibi. Keşke Milli Park olabilse. Ya da hiç değilse termal potansiyelden de yararlanmak için alan planlanarak termal tesislere açılsa.
Ama eğer böyle olmaz, imara açılarak konutlarla doldurulursa işte bu Seferihisar bölgesine yapılacak en büyük kötülüklerden biri olur