Tanrı, Bozcaada’yı (Tenedos) insanlar uzun ömürlü olsun diye yaratmış. (HEREDOT)

Yazarlık, akademisyenlik, araştırmacı- soruşturmacı gazetecilik ve ozanlıkta bir namus erbabı o! TRT, Politika, Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet, Nokta, Kanal D, Radikal, Yurt’ta emek vermiş, vicdanlara hitap etmiş, 'Prof.Dr' unvanlı kutup yıldızıdır.
Bir yazı sevdalısıdır. Güzel ve Yaşayan Türkçe ile yakın dosttur.

Yıllardır hayranlıkla takibimde meslek büyüğümdür Haluk Şahin!..

Yaşamı; üretmek için harcamaktır. Güzellikleri de -çok iyi- görendir!

Onun yazılarında bilgi vardır. İnsanoğlunu güçlü kılan bilgi!

Shakespeare, VI.Henry'de, 'Bence cehalet Tanrı'nın lanetidir, bilgi ise bizi bizleri cennete taşıyacak kanattır” dememiş miydi?

***

Bozcaada aşığıdır Haluk Hoca. Ben ona, “Tenedos Şövalyesi” derim.

Kitaplarının, şiirlerinin esin kaynağı adadır. Kuzey Ege’dir kendi ifadesi ile.

Şunu da ekler hemen; “Şiirlerim de; bizim denizimizin poyrazıyla serinlemiştir!”

Tenedos (Bozcaada) aşkına gelince!

33 yıl önce prestijli bir otel zincirinin İngilizce dergisi için Tenedos'u yazmak için gelmiş adaya. Geliş o geliş!

Maviyi, denizi, o denizin yaramaz çocukları martıları…

Bağları, şarabı, gülümseyen insanları, kargaları…

Zeytini, akşamsefalarını çok sevmiş; özdeşleşmiştir artık adayla Haluk Hocam.

***

Burada soluklanalım, Haluk Hocam’ın 'Ada’da Bir Yaz Günü' şiirine yer verelim:

“ada’ya iner inmez / her şey geride kaldı / yüzümüzü sıvazladı poyraz / içimize doldu ot kokusu / mavi kristal bir bardaktan / kana kana içilen berrak ve soğuk pınar suyu gibi / geçti boğazımızdan yaz günü.”

Bozcaada (Tenedos) üzerine yazılmış tek kitaptır 'Haluk Şahin’in Bozcaada Kitabı'. Sonradan İngilizce’ye de çevrilmiştir. Haluk Şahin’e göre ada, büyüleyen masumiyetini son zamanlarda kaybetmiştir kitle turizmiyle tanışınca!

Dolayısıyla, kitap Masumiyet Çağı’nın kitabıdır.

Bakın nasıl tanıtıyor kitabını Haluk Şahin;

"Bozcaada’yı herkesten ve her şeyden önce adalılardan öğrendim. Büyük küçük hepsine içten teşekkür borçluyum. Rüzgarına, kuşuna, kurduna, çiçeklerine de.

Ama Bozcaada’yı tanımamda özel bir yeri olan birkaç kişiden söz etmem gerekirse; Simyon Salto’yu, İrfan Aral’ı, Antula ve Foti Arvanitoğlu’nu, Mehmet Boruzan’ı, Lütfiye Isıktaç’ı, Nejat ve Ümit Hamlacıbaşı’nı, Muhtar Mehmet’i, Yakar Kaptan’ı, Mehmet Dalgıç’ı, Hayati ve Mehmet Talay’ı, Haşim Yunatçılar’ı, Ali Kutluer’i ve belediye başkanı Mustafa Mutay’ı anmalıyım. Adayı son 12 yıldır iyi ve kötü günümde benimle paylaşan eşim Belgin Şahin’e göre, Bozcaada’nın oyunbaz kedileri ve güzel çocukları listenin en başında anılmalıdır.

(…) Bozcaada kimisi için Homeros'un Tenedos'udur. Tam 500 yıllık Fatih yadigarıdır kimisi için. Hem ona, hem ondan kaçılan yer. Fırtına ve liman, tuzak ve sığınak, menfa ve sıla Bozcaada... Herkesin Bozcaada'sı farklıdır. Herkes bakma becerisine ve beynindeki gözün donatımına göre daha fazla ya da daha az şeyler görür bu küçük adanın taşında, toprağında, otunda, kuşunda... Rüzgârının yorulmayan soluğunda.... Herkes bir resim yapar gibi kendi Bozcaadası'nı yaratır. Benim Bozcaadam'ı anlatan bu kitap, Bozcaada'ya severek 'bakmak' isteyenler için yazılmıştır. (…) Adanın ruhu hala duruyor ve onu keşfetmeye çalışacakları bekliyor. Onlar bu kitabı sevecekler.”

***

Meslekte bir ömür Üstad Hıfzı Topuz’un 'Tuhaf'ta çıkan son yazısını okurken şu tümcesini not almışım; “Can Kıraç iki kitabını göndermiş, şu notu eklemiş:

'Hayat denen macera dolu yolculuğu yaşayanlar, yolun sonunda hep hatırlamak ve hatırlanmak isterler.' Çok hoş bir söz!”

Hatırlamak ve hatırlanmak!

Yaşamının incecik ayrıntılarıyla çağının tanığı olmuş 'Tenedos Şövalyesi' Haluk Şahin Hoca, hep hatırlanacaktır!

Troya’nın tam karşısındaki Tenedos ile, Smyrnalı Homeros ile, Poyrazaltı, Adaiku ile...

Basın ve ifade özgürlüğü sorunlarının gittikçe ağırlaştığı bir 'otoriterleşme' döneminde 'yalakalık batağına' batmadan dik duruşuyla!

Şadan Gökovalı’nın dediği gibi; “Sımsıcak duygularıyla, onurla yazının / yazmanın kutsal olduğunu bilen / kanıtlayandır!” Haluk Şahin!

Esenlikle. Yaşlanmadan iyiliklerle yaşayın Hocam! Sizi çok seviyoruz...