Türkiye ekonomisinin uzun süredir en temel ve en yıpratıcı sorunu olan enflasyon, ekonomi yönetiminin kararlı adımlarıyla mücadele edilen birincil alan olmaya devam ediyor. Bu mücadelenin en önemli boyutlarından biri de, piyasa aktörlerinin ve hanehalkının geleceğe dair enflasyon beklentileridir. Çünkü beklentiler, firmaların fiyatlama davranışlarını ve tüketicilerin harcama alışkanlıklarını doğrudan etkileyerek, enflasyonun kendi kendini besleyen bir sarmal haline gelmesine neden olabilir.
İşte tam da bu noktada, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten, enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerlemeye dair önemli bir işaret geldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan "Sektörel Enflasyon Beklentileri" anketini X hesabından değerlendiren Bakan Şimşek, Haziran ayında enflasyon beklentilerinin tüm kesimlerde gerilediğine dikkat çekti. Bu, uygulanan politikaların beklentiler üzerinde olumlu bir etki yaratmaya başladığının en somut göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor.
Hanehalkının umudu yeşeriyor: 6 yılın en düşük farkı
Bakan Şimşek'in açıklamasında özellikle vurguladığı nokta, hanehalkı ile piyasa beklentileri arasındaki farkın kapanması oldu. Şimşek, bu farkın yaklaşık son 6 yılın en düşük seviyesine inmesinin, "enflasyon ataletinin kırılması açısından önemli bir gelişme" olduğunu belirtti.
Bu ifade, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele stratejisinin merkezinde yer alan "beklentileri çıpalama" hedefinin başarıya ulaştığının güçlü bir sinyali olarak yorumlandı. Geçmişte, piyasa profesyonellerinin ve hanehalkının enflasyon beklentileri arasında önemli bir makas vardı; yani vatandaşlar, resmi beklentilerden çok daha yüksek bir enflasyon bekliyordu. Bu durum, fiyatlama davranışlarında bir direnç yaratıyor ve enflasyonla mücadeleyi zorlaştırıyordu. Şimdi bu makasın kapanmaya başlaması, hükümetin kararlılığına ve uygulanan programın başarısına olan güvenin arttığını gösteriyor.
Şimşek'in paylaştığı verilere göre:
-
Hanehalkının 12 ay sonrası enflasyon beklentisi, bir önceki aya göre 7 puan, geçen yılın aynı dönemine göre ise tam 19 puan azaldı. Bu, vatandaşın, gelecekte fiyat artışlarının yavaşlayacağına dair umudunun belirgin bir şekilde arttığını gösteriyor.
-
Reel sektör ve piyasa katılımcılarının enflasyon beklentilerinde de düşüş devam etti. Bu, hem üreticilerin hem de finans sektöründeki aktörlerin, gelecek dönemde enflasyonun kontrol altına alınacağına dair inançlarının güçlendiğini ortaya koyuyor.
Bu veriler, enflasyonla mücadelede psikolojik eşiğin aşılmaya başladığı ve beklentilerin doğru yönde şekillendiği anlamına gelebilir.
Jeopolitik sakinlik ve petrol fiyatları: Enflasyona doping etkisi
Mehmet Şimşek'in açıklamalarında, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin sadece iç dinamiklerden kaynaklanmadığı, aynı zamanda dış faktörlerin de olumlu katkı sağladığı vurgulandı. Bakan, "Jeopolitik gerginliklerin azalmasıyla petrol fiyatları geriliyor" diyerek, küresel piyasalardaki gelişmelerin Türkiye'deki enflasyon üzerinde olumlu bir etki yarattığına işaret etti.
İran-İsrail geriliminde sağlanan ateşkes ve bölgesel çatışma riskinin azalması, uluslararası petrol fiyatlarında düşüşe neden oldu. Türkiye gibi enerji ithalatçısı bir ülke için petrol fiyatlarındaki gerileme, maliyet enflasyonunu doğrudan düşürücü bir etki yaratır. Akaryakıt fiyatları başta olmak üzere, enerji maliyetleri birçok ürün ve hizmetin fiyatına yansır. Dolayısıyla, petrol fiyatlarının düşüş eğilimine girmesi, Türkiye'deki genel enflasyonist baskıyı hafifleten önemli bir dışsal faktör olarak değerlendiriliyor. Bu durum, enflasyonla mücadelede hükümetin elini güçlendiriyor ve uygulanan sıkı politikaların daha hızlı sonuç vermesine yardımcı olabilir.
Reel sektöre destek geliyor: Finansal koşullar iyileşecek
Bakan Şimşek, enflasyondaki düşüşün devam etmesiyle birlikte, yurtiçi finansal koşulların reel sektör için daha destekleyici hale geleceği öngörüsünde bulundu. Bu mesaj, özellikle yüksek faiz oranları ve kredi maliyetleri nedeniyle son dönemde zorlanan reel sektör için önemli bir umut ışığı niteliği taşıyor.
Enflasyonun kontrol altına alınması ve enflasyon beklentilerinin gerilemesi, Merkez Bankası'na gelecekte faiz indirimleri için alan açabilir. Faizlerin düşmesiyle birlikte, işletmelerin kredi maliyetleri azalacak, yatırım iştahı artacak ve bu da ekonomik aktiviteyi canlandıracaktır. Ayrıca, finansal piyasalardaki belirsizliğin azalması, işletmelerin daha uzun vadeli planlar yapmasına ve risk almasına olanak tanıyacaktır. Bakan Şimşek'in bu öngörüsü, enflasyonla mücadelenin sadece fiyat istikrarını değil, aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyümeyi de hedeflediğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in enflasyon beklentilerine ilişkin açıklamaları, Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerlemeye dair olumlu bir tablo çiziyor. Hanehalkı ile piyasa beklentileri arasındaki farkın kapanması, jeopolitik gerginliklerin azalması ve petrol fiyatlarındaki düşüş, bu iyimserliği destekleyen temel unsurlar olarak öne çıkıyor. Ancak enflasyonla mücadelenin uzun ve kararlı bir süreç gerektirdiği unutulmamalıdır. Beklentilerdeki bu iyileşmenin kalıcı olması ve vatandaşın refahına gerçek anlamda yansıması, uygulanan politikaların tavizsiz bir şekilde sürdürülmesine bağlı olacaktır.