“İyi bir öykücü, akıp giden zamanın ritmine onu durdurmadan kalemini uydurandır” (Onat Kutlar)
Bir Kuzey Macerası
(An Odyssey To The North) adlı öykü,
Jack London’ın 1900’de yayınladığı Kurdun Oğlu (The Son Of The Wolf) kitabındaki hikayelerden birisidir.
Kısa ve öz bir hikayedir.
Kahramanları kabile reisi Naas, eşi Unga ve onu kaçıran Kaptan
okuru oldukça derinden etkiler.
Edebiyat eleştirmenlerine göre de, “Bir Kuzey macerası, bir şeye ömrünü adadığın halde onun karşılıksız kalabileceğini göstermesi, bir aşk uğruna tüm zenginliklerden vazgeçip sefil ve yoksul bir hayata düşürebileceğini, hiç beklemediğin bir insanın tamamen değişebileceğini ve o kuzeyin sert kışını tüm varlığıyla iliklerinde hissettirdiği için ve Jack London’un kendi yaşamında denizci olması ve kuzeyleri çokça gezmesi oralarda bin bir maceraya atılması nedeniyle bu öyküyü kendi tecrübelerini içselleştirerek yansıtabildiği için son derece etkileyici ve gerçekçi bir hikayedir.”
**
Değerli Şair-Yazar Dostum ve Adaşım Atila Er’in
“Hep Kuzeye Gideceksin” isimli yeni kitabını elime alınca aklıma Jack London’un bu öyküsünü anımsadım;
“Kuzeye” sözcüğünü başlıkta görür görmez...
Atila Er pek çok damardan beslenen şair ve yazar...
O hep “yorulsak da unutmak istesek de asla yaşamdan kopmamayı” savunandır...
Elbette şairliği ön plandadır...
“Yaşam şiirleri yazandır, hayata da o şiirinin gözlükleri ile bakandır, içsel dünyasında bir yolculuğa çıkarandır bizi” yayıncısı Önder Birol Bıyık’ın ifadesiyle de.
Er için öykü yazmak da “edebiyatın dinlenme odası”...
**
“Hep Kuzeye Gideceksin” deki kısa öyküler akıcı ve birbirinden sürükleyici...
”Kuşdili”, “Yoksul”, “Sır”, “Öykü”, “Sarımsak”, “Tekir Kedi”, “Aşk Sakallı Adam”, “Siyah Düş”, “Kumru Dayı”, “Ağlayan Kadın”, “Bıçkın”, “Ben Hala Açım”, “Kurban”, “Kopya”, “Giderken”, “Elmas Uçlu Kalem”, “Ormanın Kanı”, “Funda” bazı öyküleri yazarın...
**
Kitabı okumaya başladığım sırada
gözüm bir ara açık tv ekranına gitti...
Osmaniye - Kadirli’de bir barakada yalnız yaşayan 71 yaşındaki Şerife Yılmaz kendisine mikrofon uzatan muhabire;
“Açlıktan susuzluktan ölüyorum.
Ne bulursam onu yiyorum, olmazsa aç yatıyorum.
Odunum yok, donuyorum." diyordu...
Ve bir tesadüf;
17.sayfaya gelmiştim “Hep Kuzeye Gideceksin’'de ve o sayfada da “Yoksul” başlıklı öyküsü vardı
Atila Er’in;
“İki eli de doluydu yaşlı kadının, iki eli de yoksul.
Hava soğuktu, ayaz kesmişti akşam.
Karanlık çökmek üzereydi.
Pazarcılar, pazar tezgahlarını toplamakla meşguldü.
Yer yer büyük öbekler oluşturan sebze ve meyve artıkları, yol vermez sıra dağlar gibiydi; korkunç ve de yenilmez.
O dağları eritmeye çalışan birkaç temizlik görevlisi hem söyleniyor hem de görevlerini yapıyordu.
İşe yarayacağına inandığı sebze ve meyvelerden oluşan torbasını sırtına aldı yaşlı kadın.
Yorgun ayaklarının üzerine basa basa uzaklaştı oradan.
Başına bağladığı tülbendin sarkan bölümüyle yüzünü iyice gizledi.
Soğuktan değildi elbet…
Utan…
Akşamın koyu karanlığında, öylece gözden kayboldu, iki eli de dolu, iki eli de yoksul yaşlı kadın…”
**
Kitabın önsözünde
Özlem Avcı Erakman yazmış;
“Hep Kuzeye Gideceksin, Atila Er’in geniş, renkli öykü evreninde gezintiye çıkarıyor okurunu.
Kitaba koyduğu başlık, onun okura bir iletisidir aynı zamanda.
Bir pusulanın ibresinin hep kuzeyi göstermesi gibi,
öyküler de hep bir yönü, belki de yazarının yaşama bakışını gösterir.
Atila Er, kitabına bu başlığı koyarak, okuruna bir ipucu vermiş.
Biz okurlara da bu ipucunun izinde, okuduklarımızı özümsemek düşüyor. “
**
İzmirli Tiyatro Yazarı ve Yönetmeni Şair Dinçer Sümer’indir şu dizeler.
70 yıl önce çıkardığı “Günebakan” şiir kitabındandır.
Şiirin ismi de
“Şairin Hikayesi”dir;
“Bir şeyler akar gönlümden,
Akar gider,
Meçhullere doğru,
Ve ben yapa yalnız kalırım,
Kainatın ortasında,
Gözlerimde üç damla yaş,
Ağlar ağlarım,
Meramımı anlatamam kimselere,
Elimde kalem,
Önümde birkaç kırık dökük mısra,
Kalakalırım,
Yalnız akşamdan akşama,
Bir sokak feneri yanar derdime,”
Sanki;
hep nadide şiirler yazmış...
Özgün eserler çıkarmış... İmgeleriyle odağına insanı yaşamı almış...
"Yere düşmüş anılarını ayağa kaldırmış"...
Şiirin gücüne hep inanmış...
Kalemin namusuna da sonuna kadar sahip çıkmış Atila Er’i anlatıyor dizeler...
Dünyanın büyüklüğünü güzelliğini, insanın yüceliğini, yaşamın güzelliğini çelişkilerini kim en güzel anlatır?
Şairler, yazarlar…
Atila Er gibi!..