Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) merakla beklenen Haziran 2025 Hizmet Üretim Endeksi verileri, ülke ekonomisinin genel gidişatına dair birbiriyle çelişen, çift yönlü bir tablo ortaya koydu. Takvim etkisinden arındırılmış verilere göre, hizmet sektörü geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla yüzde 3,7'lik bir artış kaydederek, yıllık bazda büyüme patikasında kalmayı sürdürdü. Ancak bu genel artışın detaylarına inildiğinde, tablonun pek de homojen olmadığı ve büyümenin tek bir sektörün omuzlarında yükseldiği gerçeği ortaya çıktı.

Verilerin en çarpıcı noktası, gayrimenkul hizmetlerinde yaşanan olağanüstü patlamaydı. Sektör, yıllık bazda tam yüzde 18,1'lik bir sıçrama yaparak, hizmet üretimindeki genel artışın adeta tek başına lokomotifi oldu. Bu akıl almaz artış, yüksek enflasyon ortamında yatırımcıların ve vatandaşların paranın değerini korumak için "güvenli liman" olarak gördükleri konut ve arsaya olan talebinin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Yıllık bazda yüzleri güldüren diğer sektörler ise yüzde 8,7'lik artışla teknoloji ve dijitalleşmenin itici gücü olan bilgi ve iletişim hizmetleri, yüzde 5,2 ile idari ve destek hizmetleri ve turizm sezonunun da etkisiyle yüzde 4,1'lik bir artış gösteren konaklama ve yiyecek hizmetleri oldu. Ancak bu pozitif tablonun ortasında, ekonominin can damarı sayılan ulaştırma ve depolama hizmetlerinin yıllık bazda yüzde 0,1'lik bir daralma yaşaması, ilk tehlike sinyali olarak kayıtlara geçti.

Aylık veriler alarm veriyor: Frene sert basıldı

Yıllık verilerin yarattığı göreceli iyimserlik, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aylık verilere bakıldığında yerini derin bir endişeye bıraktı. Hizmet Üretim Endeksi, 2025 yılının Haziran ayında, bir önceki ay olan Mayıs'a göre yüzde 0,5 oranında azaldı. Bu daralma, ekonomide çarkların yavaşladığına, iç talepteki soğumanın başladığına ve uygulanan sıkı para politikalarının etkisini hissettirdiğine dair şimdiye kadarki en net işaret oldu.

Aylık bazdaki daralmanın sektörel dağılımı ise endişeleri daha da artırdı. Bilgi ve iletişim hizmetleri, yüzde 2,0'lık artışla bu negatif trende direnen tek sektör olmayı başardı. Geri kalan tüm ana hizmet kolları ise Haziran ayını bir önceki aya göre küçülmeyle kapattı. Ekonominin gidişatını öngörmede kritik bir gösterge olan ulaştırma ve depolama hizmetleri aylık bazda yüzde 1,1'lik sert bir düşüş yaşadı. Onu yüzde 1,0'lık azalmayla idari ve destek hizmetleri ve yüzde 0,8'lik daralmayla mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler takip etti. Yıllık bazın şampiyonu olan gayrimenkul hizmetlerinin bile aylıkta yüzde 0,5 küçülmesi ve turizm sezonunun başlangıcı sayılan Haziran'da konaklama ve yiyecek hizmetlerinin yüzde 0,1 oranında azalması, ekonomideki yavaşlamanın genele yayılan bir eğilim olmaya başladığını gösterdi.

Ulaştırma sektörü kırmızı alarmda: Ekonominin nabzı yavaşlıyor mu?

Ekonomi analizlerinde bir "öncü gösterge" olarak kabul edilen ulaştırma ve depolama sektöründen gelen veriler, mevcut tablodaki en endişe verici sinyalleri barındırıyor. Sektörün hem yıllık bazda (yüzde -0,1) hem de aylık bazda (yüzde -1,1) daralması, fabrikalardan limanlara, tarlalardan marketlere uzanan mal ve hizmet akışında ciddi bir yavaşlama olduğuna işaret ediyor. Daha az nakliye, daha az üretim, daha az ticaret ve nihayetinde daha az tüketim anlamına geldiği için, bu sektördeki negatif görünüm, reel ekonominin geri kalanına dair önemli ipuçları veriyor. Analistler, bu durumu, yüksek faiz oranlarının yatırım ve üretim maliyetlerini artırmasına, kredi kartı ve kredi musluklarının kısılmasının da iç talebi baskılamasına bağlıyor. Ulaştırma sektöründeki bu çift yönlü daralma, ekonomi yönetiminin enflasyonu düşürmek için attığı adımların bir yan etkisi olarak reel sektörde hissedilmeye başlandığının en somut kanıtı olarak yorumlanıyor.

Bitcoin’de tüm zamanların rekoru kırıldı
Bitcoin’de tüm zamanların rekoru kırıldı
İçeriği Görüntüle

Gayrimenkuldeki dev artış: Balon mu, enflasyondan kaçış mı?

Haziran ayı verilerinin şüphesiz en çok tartışılacak başlığı, gayrimenkul sektörünün yıllık bazda yaşadığı yüzde 18,1'lik devasa büyüme. Bu oran, sektörün genel ekonomiden ne kadar ayrıştığını ve kendi dinamikleriyle hareket ettiğini gösteriyor. Uzmanlara göre bu durumun arkasında birkaç temel neden yatıyor. Birincisi ve en önemlisi, kronik yüksek enflasyon. Türk Lirası'nın değer kaybından endişe eden ve finansal piyasalara güveni azalan yerli ve yabancı yatırımcılar, birikimlerini korumak için en geleneksel ve güvenilir yatırım aracı olarak gördükleri gayrimenkule yöneliyor. Bu durum, fiyatları ve dolayısıyla üretim endeksini yukarı çekiyor.

Ancak bu devasa yıllık artışa rağmen, sektörün aylık bazda yüzde 0,5'lik bir küçülme yaşaması da gözden kaçırılmamalı. Bu küçük daralma, rekor seviyelerdeki konut kredisi faiz oranlarının ve genel olarak sıkılaşan kredi koşullarının, artık bu "güvenli limanı" bile etkilemeye başladığının ilk işareti olabilir. Önümüzdeki aylarda bu sektördeki trendin nasıl şekilleneceği, Türkiye'de bir "konut balonu" riskinin olup olmadığını ve enflasyonla mücadelenin bu alandaki yansımalarını görmek açısından kritik olacak.

Karar anı yaklaşıyor: Büyüme mi, istikrar mı?

TÜİK'in açıkladığı Haziran ayı Hizmet Üretim Endeksi verileri, Türkiye ekonomisinin bir yol ayrımında olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bir yanda geçmişin mirası olan ve büyük ölçüde gayrimenkul gibi tek bir sektöre dayanan yıllık büyüme rakamları, diğer yanda ise yüksek faiz ve sıkı para politikasının bir sonucu olarak neredeyse tüm sektörlere yayılan aylık daralma gerçeği duruyor. Bu tablo, ekonomi yönetiminin "soğutma" politikalarının işe yaradığını ancak bu sürecin sancılı geçtiğini ve geçeceğini gösteriyor. 15 Eylül 2025'te açıklanacak olan bir sonraki veri seti, Haziran'daki bu aylık daralmanın geçici bir duraksama mı, yoksa ekonomide daha uzun soluklu bir yavaşlama döneminin başlangıcı mı olduğunu anlamak adına hayati bir önem taşıyacak

Kaynak: HABER MERKEZİ