Ağustos ayının gelmesiyle birlikte, Türkiye'deki yaklaşık 4 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin gözü kulağı Ankara'dan gelecek haberlere çevrilmiş durumda. Hükümet ile memur konfederasyonları arasında iki yılda bir yapılan ve milyonlarca hanenin bütçesini doğrudan etkileyen 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, tüm hızıyla devam ediyor. Taraflar arasındaki pazarlıkların en kritik aşamalarından biri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda gerçekleşti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, kamu görevlilerinin en kalabalık kollarından birini oluşturan "Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu" temsilcileriyle kritik bir toplantı gerçekleştirdi. Bu görüşme, sadece öğretmenleri değil, tüm kamu çalışanlarını ilgilendiren zam pazarlığının seyrine ilişkin önemli ipuçları barındırıyor.
Bakan Işıkhan'dan uzlaşı ve çözüm mesajı
Görüşmenin ardından kamuoyunun merakla beklediği ilk açıklama, Bakan Vedat Işıkhan'dan geldi. Bakan Işıkhan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, sürecin olumlu bir atmosferde ilerlediğine dair önemli sinyaller verdi. Kamu görevlileri konfederasyonu ve yetkili sendika Memur-Sen'in Genel Başkanı Ali Yalçın ve diğer sendika temsilcileriyle son çalışmaları ele aldıklarını belirten Işıkhan, "Hizmet kollarının müzakere süreçlerinde gündeme gelen ihtiyaç ve talepleri değerlendirdik. Bu taleplere ilişkin çalışmaları da en kısa süre içerisinde gerçekleştireceğiz," ifadelerini kullandı. Bakan'ın açıklamasındaki en dikkat çekici vurgu ise uzlaşıya yönelikti: "Süreç boyunca uzlaşı zeminini koruyacağımıza gönülden inanıyorum." Hükümet kanadından gelen bu ılımlı ve çözüm odaklı mesaj, sendikaların talepleri ile hükümetin ilk teklifi arasındaki makasın oldukça açık olduğu bir dönemde, diyalog kapısının sonuna kadar açık tutulacağı şeklinde yorumlandı.
Masadaki teklifler arasında devasa bir uçurum var
Bakan Işıkhan'ın diplomatik ve yapıcı açıklamalarına rağmen, masanın iki tarafındaki rakamlar arasında adeta bir uçurum bulunuyor. Milyonlarca memur, özellikle son yıllarda yüksek enflasyon karşısında eriyen alım güçlerinin telafi edilmesini ve ekonomik büyümeden pay almayı talep ediyor. Yetkili konfederasyon olan Memur-Sen, 2026 yılı için üçer aylık dönemler halinde refah payı dahil yüzde 70, 2027 yılı için ise altı aylık dönemlerde refah payı dahil yüzde 30 oranında kümülatif bir artış istiyor. Türkiye Kamu-Sen ise 2026'da refah payı dahil yüzde 100'ü aşan bir zam talep ederken, 2027 için de benzer şekilde yüksek bir oran talep ediyor. Hükümetin ise bu talepler karşısında sunduğu ilk teklifin, 2026'nın ilk altı ayı için yüzde 15, ikinci altı ayı için yüzde 10; 2027'nin ilk altı ayı için yüzde 6 ve ikinci altı ayı için yüzde 5 olduğu biliniyor. Sendikalar, bu teklifi "kabul edilemez" olarak nitelendirerek müzakerelerin bu rakamlar üzerinden yürütülemeyeceğini sert bir dille ifade etmişti. İşte bu gergin ortamda, hizmet kollarıyla yapılan teknik görüşmeler ve Bakan Işıkhan'ın uzlaşı mesajı, yeni ve revize edilmiş bir teklifin masaya gelip gelmeyeceği yönündeki beklentileri artırdı.
Bir milyonluk eğitim ordusunun özel talepleri
Bakan Işıkhan'ın görüştüğü Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu, bir milyonu aşkın çalışanıyla toplu sözleşme masasının en güçlü ve en beklentili kollarından birini oluşturuyor. Öğretmenler ve diğer eğitim çalışanları, genel maaş zammının yanı sıra kendi mesleklerine özgü birçok sorunun da bu sözleşmeyle çözüme kavuşturulmasını bekliyor. Sendikaların masaya taşıdığı talepler arasında, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin artırılması, her eğitim-öğretim yılı başında ödenen "eğitime hazırlık ödeneğinin" tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde ve bir maaş tutarında ödenmesi gibi maddeler öne çıkıyor. Ayrıca, kariyer basamakları sınavının kaldırılarak, hizmet yılına dayalı olarak uzman ve başöğretmen unvanlarının verilmesi, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilerek tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanması ve okullarda artan şiddet olaylarına karşı caydırıcı yasal düzenlemelerin yapılması da eğitimcilerin öncelikli beklentileri arasında yer alıyor. Bu özel talepler, genel zam pazarlığının yanı sıra hizmet kolu bazındaki müzakerelerin de ne kadar çetin geçtiğini gösteriyor.
Gözler refah payı ve seyyanen zamda
Memurların bu toplu sözleşmeden en büyük beklentilerinden biri de sadece enflasyon farkını telafi eden bir artış değil, aynı zamanda refah payı uygulamasının kalıcı hale getirilmesi. Refah payı, ülkenin ekonomik büyümesinden kamu çalışanlarının da pay alması anlamına geliyor ve alım gücünü reel olarak artıran en önemli unsur olarak görülüyor. Sendikalar, hükümetin teklifinin refah payını içermemesini en büyük eksiklik olarak eleştiriyor. Bir diğer önemli gündem maddesi ise geçen yıl yapılan seyyanen zam konusunun akıbeti. Taban aylığa yansıtılmayan ve bu nedenle emekliliğe etki etmeyen seyyanen zammın, emekli maaşı hesaplamalarına dahil edilmesi ve taban aylığa eklenmesi, masadaki en kritik başlıklardan biri. Bu talebin kabul edilmemesi halinde, bugün çalışan memurların gelecekte alacakları emekli maaşlarının çok düşük kalacağı endişesi hakim.
Uzlaşı olmazsa adres hakem heyeti
Toplu sözleşme görüşmeleri için yasal takvim hızla işliyor. Müzakere sürecinin Ağustos ayının sonuna kadar tamamlanması gerekiyor. Eğer bu süre zarfında hükümet ile yetkili konfederasyon arasında bir anlaşma sağlanamazsa, süreç zorunlu olarak Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na taşınacak. Çoğunluğu hükümet tarafından atanan üyelerden oluşan Hakem Kurulu'nun vereceği karar nihai ve bağlayıcı olacak. Ancak sendikalar, Kurul'un yapısı nedeniyle kararların genellikle hükümetin teklifine yakın çıktığını belirterek, sorunun masada, tarafların ortak iradesiyle çözülmesini tercih ediyor. Bu nedenle önümüzdeki günler, hükümetin yeni bir teklifle masaya gelip gelmeyeceği ve sendikaların bu teklife nasıl bir yanıt vereceği açısından büyük bir önem taşıyor. Milyonlarca memur ve emekli, Bakan Işıkhan'ın dile getirdiği "uzlaşı zemininin" somut bir teklife dönüşmesini umutla bekliyor.