Bir gün fareler bir araya gelirler.
Başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar.
Pek çok fikir öne sürülür.
Hiçbiri kabul görmez.
***
En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir.
Böylece kedi kendilerine yaklaşırken, farkına varacak ve kaçabileceklerdir.
Önce tereddütle karşılanır.
Bir süre sonra öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.
Bu arada, bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir.
Sonra susar, başını sağa sola döndürerek, “Fakat” der.
“Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak?”
***
Günün birinde bir doktora, gerginlik ve tedirginlikten şikayetçi olan bir hasta gelir.
Yapması gereken çok işinin bulunduğunu, fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söyler.
Doktor ona sorar:
“Bu işleri başka biri yapamaz mı? Yahut bir başkası size yardımcı olamaz mı?”
***
Adam hiddetle yerinden fırlar.
“Onları yalnız ben yapabilirim. Bütün işler bana bakar” diyerek tepki gösterir.
Doktor durumun vehametini anlayarak eline kalemi alır.
“Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi aynen tatbik edersen kurtulursun” der
Sonra da bir reçete yazıp verir.
Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalır.
***
Reçetede, “Her gün en az 2 saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin” diye yazıyordur.
Adam şaşkınlıkla doktora sorar:
“Yürüyüşü anladık ama neden mezarlık?”
***
Doktor durumu şöyle izah eder:
“Oraya gidip mezarlara bakmanı istiyorum.
Orası kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur.
Sen de onlar gibi mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına imkân olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin…”
***
Kıssadan hisse:
İyi bir plan yapmak ayrı, o planı gerçekleştirmek ayrıdır.
Ayrıca kendilerini vazgeçilmez görenler problem çözmek yerine problem olduğunun farkına varamayan insanlardır.