Huzur, varlığı sırasında tıpkı hava gibi, kimsenin  çok fazla dikkatini çekmeyen ve fazlaca değer atfedilmeyen  ama kaybı halinde bir anda işyerinin bütün dengelerinin altüst olmasına yol açan en önemli unsurlardan birisidir.

İşyerinde barış ve huzurun kaybına yol açan pek çok farklı etmenden bahsetmek mümkünse de bunların başında şüphesiz ki yöneticilerin çalışanlar arasında ayırım yapmaksızın adil bir biçimde davranması gelmektedir.

Şayet bir organizasyonda  benim,  senin  ve o’nun adamları varsa o işyerinde adaletten sözetmek mümkün olamayacağı gibi bu işyerinde huzurun varlığından da söz etmek olanaksızdır. Böylesi ayrımlar yönetimin temel unsurları içinde yer alan “ödül ve ceza” mekanizmasının kişiye özel uygulamalar şeklinde gerçekleştirilmesine neden olacağı gibi, bu ayrımın alt kademelere kadar sirayet etmesine yol açarak sonuçta  kayırılan insanlarca oluşturulan bölünmüş bir yapıyı ortaya çıkaracaktır.

Aynı işi yaptığı ve aynı kıdemde olduğu halde farklı ücretlendirilen, aynı hatayı yaptığı halde farklı bir biçimde müeyyide uygulanan, yada aynı başarıyı elde ettiğinde farklı bir biçimde ödüllendirilen personelin bir ekip havası içinde huzurla ve güven içinde çalışmasını beklemek hayalden öte bir şey olmayacaktır.

İşyeri huzurunu olumsuz yönde etkileyen bir başka nokta da  yönetimde çok başlılığın  ortaya çıkmasıdır. Daha ziyade henüz profesyonel yönetime geçememiş küçük işletmelerde ve aile işletmelerinde rastlanılan yönetimde çok başlılık olgusu zaman zaman profesyonel organizasyonlarda da görülmekte ve çalışanların hangi konuda kimin emrini dinleyeceklerine dair  yaratılan bilinmezlik nedeni ile bir kaos ortamının oluşmasını tetikleyecektir.

Bu ekstrem örneklerin dışında, uygulamalardan doğan bazı unsurlar da işyeri huzurunun bozulmasına neden olmaktadır. Bunların önde gelenlerinden birisi de  alınan kararların net bir biçimde alt kademeye aktarılmamasından kaynaklanmaktadır.  Emir ve talimatların,  kötü bir dille, üzerinde tartışmaya yol açacak ifadelerle aktarıldığı ortamlarda, çalışanlarca aynı konuda farklı uygulamaların tercih edilebileceği ve bundan dolayı, bir taraftan iş kayıpları yaşanırken diğer taraftan da yaşanan belirsizliğin işyeri huzurunu olumsuz etkileyeceği gözden uzak tutulmamalıdır.

Bu konuda çok önemsediğim bir başka husus da özellikle yönetim kademelerinde yer alanların, alt kadrolarla yaptıkları görüşmelerde, kendi eşdeğerleri ile ilgili olumsuz tavırlar sergilemeleridir. Birbirini çekiştiren kişilerce yönetilen işgörenlerin, çalıştıkları kuruma karşı güven duygularını  hızla  kaybedecekleri ve bu ortamın huzur adına herhangi bir katkı sağlamayacağı açıktır.

Sonuçta çalışanların verimliliğinin azalmasından tutun, potansiyel istihdamın kalitesinin düşmesine kadar çok yönlü etkisi olan bu unsurun var edilmesi, sürdürülmesi ve kaybının önlenmesi için gereken tedbirlerin alınması,  bir yöneticinin öncelikli hedefleri içinde yer almalıdır.