Ortaokulda kimya derslerinde çok sevdiğimiz bir deney vardı. Doğada serbest olarak bulunmayan iyot elementi kendini saklar, ancak ısıtılınca ya da suda açığa çıkardı. Diğer elementler serbestçe yoluna devam ederken zavallı iyot, rengi değişmiş bir halde ortada kalıverirdi.

Hoş bir benzerlik değil ama maalesef Musul konusundaki politikamız biraz iyotun ortada kalmasıyla benzeşiyor.

Tayyip Erdoğan Uluslararası Hukuk Kongresi'nde esip gürlüyor;

Ne diyorlar. 'Türkiye Musul'a girmesin.' Yahu nasıl girmeyelim? 350 kilometre sınırım var benim. Hiç ilgisi olmayanlar giriyor. Biz operasyonda da, masada da olacağız.”

İyi güzel de hangi operasyonda olacağız? Operasyon üçüncü gününde. Bir yanda Irak güçleri, bir yanda Peşmergeler, diğer yanda Bizim Başika'da eğittiğimiz Ninova Muhafızları operasyonun içinde.

Amerika'nın başını çektiği koalisyon güçleri hava saldırıları, topçu ateşleri ve istihbarat güçleriyle operasyonun içinde. Peki Türkiye nerede? Henüz Uluslararası Hukuk Kongresinde...

Pentagon topu Irak'a atmış. Savunma Bakanlığı Sözcüsü diyor ki;

"Bu konuyu Irak ve Türk Hükümetlerine bırakıyoruz. Ortak düşman IŞİD'dir."

Daha önce Amerika'nın yaptığı “Türkiye Operasyonda yer alamaz” şeklindeki açıklamayı alan Irak'ın Amerikan kuklası Başbakanı Haydar El Ibadi bu topu değerlendirirken küstahlaşıyor;

Türklerin Irak'a yönelik tutumları ve özellikle olayları tırmandırması konusunda iyimser değilim. Irak'ın egemenliğini inkar etmeleri konusunda da ileri gitmemeleri için uyarıyoruz.”

Saldırganlığını sürdürüyor;

Türkiye iç sorunlarını dışarıya taşımak için Saddam Hüseyin'in politikasını benimsemiştir. Türk askerinin Irak topraklarında bulunmasına resmi olarak izin vermedik. Irak'ın egemenliğine saygı göstermelerini ve ülkenin kuzeyinden askerlerini derhal çekmelerini talep ettik.”

Bu küstah açıklamalara karşı ne diyoruz? “Bizim B ve C planlarımız var.” İyi de nedir onlar?Hükumet sözcümüz “Bırakın da onlar bize kalsın” diyor da, eğer bu planlar Barzani'nin veya Eski Musul Valisi ve Ninova Muhafızları Komutanı Esil Nuceyfi''nin Türkiye'yi operasyona davet etmesini beklemekse bu da beyhude bir plan. Zira ne Barzan'nin ne de Nuceyfi'nin böyle bir yetkileri ve gücü var.

Operasyona katılım büyük bir olasılıkla hayal. Ancak asıl önemli olan masada yer alabilmek. Kanımca operasyonlarda yer alarak bir de Musul'dan şehit haberlerini beklemek yerine masada bir sandalye bulabilmek Türkiye'nin çıkarlarına ve “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” politikalarına daha uygun.

Operasyon sonrası masada diğer güçlerle birlikte yer alarak, özellikle Musul'un önceki demografik yapısına dönmesini sağlamak ülkemizin çıkarlarına da uygun düşecektir.

Ancak bunun için de istikrarlı bir dış politika ve maalesef Amerika'nın izni gerekmekte.

Dünyada “kabadayı devlet” olmak için hem askeri alanda, hem ekonomik alanda çok güçlü olmak gerekiyor. Amerika yıllardır dünya jandarmalığını bu sayede sürdürüyor. Aksi durumlarda sağlıklı bir dış politikanız yoksa, içeride çalkantılar içerisindeyseniz, ekonominiz sürekli alarm veriyorsa, uluslararası platformda her türlü yaptırımı hak etmiş olarak görülüyorsunuz. Dünya sizi uluslararası barışa uymadığınız gerekçesiyle barışa bir tehdit olarak görüyor. İyot gibi ortada kalıyorsunuz.