Geçen yazımda, İzmir’in sanat etkinlikleri açısından olmasa da, sanat mekanları açısından İstanbul ile boy ölçüşebilecek bir konumda olduğunu söylemiştim. Ne var ki, tablo nicelik açısından yeterli görünse de, nitelik açısından pek iç açıcı değil. Büyükşehir’e bağlı Kültürpark’taki İsmet İnönü Kültür Merkezi, 9 Eylül Üniversitesi Sabancı Kültür Merkezi, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi, Sahne Tozu Tiyatrosu Haldun Dormen Sahnesi, Tepekule Kongre Merkezi’ndeki sahne, Bostanlı’daki Suat Taşer Sahnesi, Karşıyaka Belediyesi’nin Deniz Baykal ve Çarşı Kültür Merkezleri, Konak Belediyesi’nin Türkan Saylan ve Selahattin Akçiçek Kültür Merkezleri, Güzelyalı Nazım Hikmet Sahnesi, Narlıdere Belediyesi’nin Atatürk Kültür Merkezi… Hiçbirinin çağdaş tiyatronun gereksinimlerine, olanaklarına sahip olduğu söylenemez.
Devlet Tiyatrosu’nun tek bir sahnesi var, koca İzmir’de. Elbette çok yetersiz. Ayda bir kez yetişkin oyunu sergilenen Urla Sahnesi'ni saymıyorum bile. İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin mekanı Elhamra Sahnesi İzmir’in tarihsel değeri olan mekanlarından, ama o da günümüzün teknik olanaklarından yoksun. Karşıyaka Belediyesi’nin Hikmet Şimşek Sanat Merkezi, A. Adnan Saygun Sanat Merkezi kadar donanımlı olmamakla birlikte, İzmirli müzikseverlerin severek gittikleri bir mekan. Karşıyaka’da Büyükşehir’in yapacağı Opera binası İzmir’e önemli bir değer katacak. Ama, saydığım sanat mekanlarının İzmir gibi aydın bir izleyici kitlesine sahip, Türkiye’nin üçüncü büyük kenti için yeterli olmadığı açık.
Tabii, fiziki mekanlar kadar önemli bir husus da, bu kültür mekanlarının nasıl ve kimler tarafından yönetildiği…Bir kentin ‘Kültür Kenti’ olarak anılabilmesi için, sanat mekanları kadar, sanat etkinliklerinin nicelik ve niteliği de hayati öneme sahiptir. İzmir, bu açıdan hak ettiği düzeyin oldukça gerisinde. Bir şehir tiyatrosuna, bir çağdaş sanat müzesine, (Kısa Film Festivali dışında) ciddi bir film festivaline, bir çağdaş dans festivaline sahip olmayan İzmir ölçeğinde bir kent olabilir mi? Hele, bu kent CHP’li bir belediyenin elindeyken…
Neyse ki, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları bu açığı kapatmak için elinden geleni yapıyor. İKSEV’in Müzik ve Caz Festivalleri, TAKSAV’ın ve AYSA’nın Tiyatro Festivalleri, TÜYAP’ın Kitap Fuarı kentte önemli bir ihtiyaca cevap veriyor. ARKAS, OLTEN, FOLKART gibi kuruluşlar kurdukları sanat toplulukları, galeri ve müzelerin yanı sıra gerçekleştirdikleri sanat etkinlikleri ile İzmir’in sanat yaşamına katkıda bulunuyorlar (yeterli düzeyde mi, sorusu baki kalarak)…İstanbul’dan bir girişimci TOY İzmir’i kurdu, Bayraklı’da Ege Perla’da. Küçük ama çağdaş tiyatro anlayışına uygun, sıcacık bir mekanda İstanbul’un nitelikli bağımsız topluluklarını izleme şansına kavuştu İzmirli tiyatroseverler.
İzmir’in yerel yönetimleri içinde tiyatro sanatına özel bir ilgi duyanlar var. Bornova, ciddi, geleneği olan bir Şehir Tiyatrosu’na sahip tek belediye. Karşıyaka, Narlıdere, Bergama’da da belediye tiyatroları var. Genellikle, amatör topluluklar bunlar. Üniversitelerden mezun genç tiyatrocuların kurduğu bağımsız toplulukların sayısı ise her geçen gün artıyor. Öteki Beriki Tiyatro’dan “Ay Carmela”yı, Tiyatro Motto’nun “Ophelia’nın Hamlet’i”ni beğeni ile izledim. Henüz izleyemediğim pek çok grup var. Bunlardan bir kısmını, Tiyatro Terminal’in Cumhuriyet Meydanı’nın hemen kıyısındaki bir apartman katında açtığı Sahne Terminal’de izleme olanağı var. Tabii, topluluğun kendi oyunları “Ferhad ile Şirin” ve “Altın Ejderha”yı, Edip Cansever’in “Ben Ruhi Bey Nasılım”ını, Turgut Uyar’ın “Akçaburgazlı Yekta”sını da... Son olarak, İzmir’in kültür yaşamına önemli bir katkı sunacağına inandığım bir mekandan söz etmek istiyorum. İzmir Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Kemeraltı’ndaki tarihi Konak Sineması’nı yeniden yaşama kavuşturuyor. Bu cumartesi açılacak olan ‘Konak Halk Sahnesi’nin, sinemadan edebiyata, müzikten tiyatroya tüm sanat dallarını kucaklayacak bir kültür-sanat odağı olacağına inanıyorum. Yolları açık olsun…