Rusya-Ukrayna savaşı bizim ve dünyanın unuttuğu bir takım konuları hatırlamamıza, gündeme gelmesine neden oldu. Türkiye bu savaşta taraf değil. Ancak bu nedenle oluşan sorunlardan en çok etkilenen ülkelerden biri. Ambargo ve yaptırımlar, enerji, terör, gelir dağılımındaki adaletsizlik, özgürlük gibi kavramlar toplumumuz için yabancı değil.
Yakın geçmişe baktığımızda bu sorunları aşmak için verilen uğraşıları görmek olası.
5 Ocak 1978'de TBMM'de güven oyu alan Ecevit hükümetinin gündeminde beş ana konu vardı. Kıbrıs harekatı nedeniyle Türkiye'ye uygulanan ambargonun kaldırılması, 1974 yılındaki CHP-MSP hükümeti sırasında, güneydoğu ve doğudaki feodal yapıyı yıkacak, Saim Kendir tarafından hazırlanan "toprak" reformunun hayata geçirilmesi, sağ-sol çatışmaları ile ortaya çıkan can güvenliğinin sağlanması, Doğu Devrim Ocaklar'ında "çay" dağıtan Abdullah Öcalan'ın "ayrılıkçılık" anlayışı ile yeşeren yeni terör odakları, salt deniz ve güneşi değil din ve tarihi de kapsayan bir turizm anlayışı, kooperatifçiliğe dayanan köyden kente göçü önleyecek, üretimi artıracak aracıyı kaldırarak halka ucuz ürün satılmasını sağlayacak Köy-Kent projesi.
Kemer ve Manavgat'ı kapsayan Güney Antalya projesi bugün gelinen noktanın ilk adımıydı. Orman Bakanı Vecdi İlhan'ın danışmanı olarak benim organizasyonumla 46 günde Bolu Taşkesti'de oluşturulan ilk Köy-Kent'in oluşumunda kadınlar ve onların kurdukları kooperatifler ön plandaydılar. (Ne yapıldı? 18 köy alt yapıları tamamlanarak Köy-Kent'e bağlandı. Bir parke fabrikası, tarım araçları onarım atölyesi, Ilıca turizmi, tohum satış bürosu, ilk öğretim öncesi "hayata" yönlendirecek kreş ve ön okullar, ürünleri pazarlama alanı, petrol ofisi istasyonu ve bunları sağlayacak kooperatif platformu.) Hasan Fehmi Güneş, daha sonra Jandarma binbaşı Hüseyin Bildirici'nin başına geçeceği helikopter birliği için İçişleri Bakanlığı'nda bunun alt yapısını atarak teröre karşı önemli bir adım attı. Norveç'ten alınan bir milyon kronla kredi ambargosunu delen Türkiye bugünkü gibi enerji krizi içinde bulunan dünyadan spot petrol alımının yolunu açabildi. Bunların hedefine ulaşmasını kısır siyasi çekişmeler, bunun sonucu olarak yapılan 12 Eylül darbesi önledi.
Bunlar arasında Köy-Kent yapılanmasının savaş sürecinde ne kadar önemli olduğu görüldü. Buğday, ayçiçek gibi tarım ürünleri üretmenin, göç sorununun önlenmesinde kooperatiflerin konumu daha iyi anlaşıldı.
Her gün her alanda özellikle gıda ürünlerine zam üstüne zam yapılırken kooperatifler, gıda ürünlerinin üreticiden tüketiciye direkt akışını sağlayarak bir "ucuz"luk mekanizmasını hayata geçirebilir. Bunun için iktidar olmak gerekmiyor.
İzmir'de Neptün Soyer'in, Aydın'da Özlem Çerçioğlu'nun kooperatifler aracılığı ile okullara ve ihtiyaç sahiplerine sütten yumurtaya, sebzeden meyveye çeşitli ürünleri sağlamalarını örnek alınarak 11 CHP'li büyük şehir belediyesinin Başkan eşlerinin önderlik edeceği girişimler bir kooperatifler zinciri oluşturarak hem çeşitliliği artıracak hem de halka bu ürünlerin ucuza satılmasının önünü açacaktır. Tarımda üretim önemlidir. Ütopik bir yaklaşım olarak görmeyin. Kadın isterse,kadın eli değerse ülke geleceği açısından önemli bir açılım olacaktır. Bu halk bunu hakediyor.