İzmir Rehberler Odası'nın talebi üzerine, geçtiğimiz günlerde 30'u aşkın rehberle bir Buca turu yaptık.
Yönetim Kurulu Üyesi İsa Soytürk başta olmak üzere bu tur vesilesiyle pek çok dost edindim.
Bunlardan biri de İzmir'in en kıdemli rehberlerinden Serdar Çelenk. Çelenk, aynı zamanda yeni kurulan Ege Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı.
Buca turunda kendisiyle bolca sohbet etme fırsatı buldum.
Serdar Çelenk, İzmir'in keşfedilmeyi bekleyen pek çok yöresinden söz ederken; Karaburun'a da gönderme yapmıştı.
Ve Karaburun'un, giderek ünlenen ve giderek önem kazanan nergis çiçeğinin, bu ilçeye sağladığı yararları konuşmuştu ki, Çelenk, geçtiğimiz hafta sonunda bu ilçeye bir tur düzenledi.Yol boyunca gözüne çarpan sahte tur araçları kendisini çok rahatsız etse de o, sonuçtan memnundu. Ç ünkü nergisin tam vektiydi, ova bu nadide çiçeğin rahiyası ile inanılmaz güzeldi.
Üreticiden çok ucuza alınıp şehirde biraz pahalıya satılan nergisin, aslında akılcı politikalarla bölgenin ciddi ekonomik omurgasını oluşturabileceği gerçeği ortada.
Turizmde yeni destinasyonlar,yeni güzelliklerin de keşfine fırsat hazırlıyor.
Ulaşımın artık nispeten kolaylaştığı Karaburun, buna güzel bir örnek. Serdar Çelenk'in nergis turu ise harika.

***
İzmir Gaz'dan beklentiler


İzmir Gaz'ı pek çok kimse, bir kamu kuruluşu sanır. Oysa, İzmir'de 2017 yılından beri faaliyet gösteren bu şirket, Kolin A.Ş.ile Türkerler A.Ş. ortaklığı.
Doğalgazın, İzmir'in giderek ağırlaşan hava kirliliğini önlemede önemli rol oynadığı ortada. Her geçen gün artan abone sayısı ile İzmir Gaz da giderek büyüyor. Ama bu şirketten şikayetler de bitmek bilmiyor. Abonelik sürecinde müşteriye kök söktüren uygulamalar olduğu konusunda ciddi iddialar var. Önceki Genel Müdürü Burçin Bey ve onun yardımcısı, eski İzmir Emniyet Müdürlerinden Halil Tataş, iyi dostlarımızdı ve bu şikayetlerin giderilmesinde ne kadar çaba sarfettiklerini bilirim.
Ancak insanlar, bu hizmeti kolayca almak istiyor. İzmir Gaz, belediyelerle koordineli çalışmak zorunda ama halkla ilişkiler bölümünün bunu izahta yetersiz kaldığı gözleniyor.Sistem yavaş çalışıyor, abonelik hemen oluşmuyor.
Sızlanmaların yoğunluğu, elbette talebin çokluğundan kaynaklanıyor ama böyle bir şeyi uydurmadığımız da bilinsin.
İzmir Gaz, bir dağıtım şirketi ve İzmir'in ısınmasında önemli rol oynuyor ama çok da şikayet alıyor.
Yeni yönetimin küçük bir anketi bu gerçeği ortaya serecektir inanın.
***

Kocaoğlu'nun gücü


Ortalık hala durulmuş değil. CHP İzmir İl Kongresi sonrası başkanlığa Deniz Yücel'in getirilmesi bazı çevreleri rahatsız etti.
Sebep malum: Deniz Yüzel, Aziz Kocaoğlu'nun desteklediği bir adaydı ve kimilerine göre il kongresi adilane geçmemişti.
Kırılmalar, sitemler ve istifalar birbirini kovaladı. Mesela Buca delegesi Oktay Gökdemir istifayı bastı, nice kidemli CHP'liler bile sosyal medyada partilerini ne hale geldiğinle suçladılar açık açık.
Aziz Kocaoğlu, üç dönemdir başkan ve onun başkanlığı döneminde de CHP İzmir'de dörde yakın il başkanı değiştirdi. Yani o, hep hancı konumunda oldu.
Gücünün oluşması doğaldır. Üstelik bana göre Aziz Kocaoğlu,bu gücünü durduk yere niye başka amaçlara yönlendirsin ki...
Geçmiş yılları hatırlıyorum. İzmir belediye Başkanı İhsan Alyanak, Genel Başkan ve Başbakan Bülent Ecevit'e isyan bayrağını çekmiş, Turan Güneş'in yanında yer almıştı ki,İl Başkanı Dr. Sedat Akman, kendisini ikna etmekte hayli zorlanmıştı.
Alyanak, "İzmir'de benim borum öter" diyordu ama teşkilata da sırtını çevirmişti.
12 Eylül İhtilali olmasaydı ve Alyanak, yeniden seçime girseydi belki kazanamazdı.
Bunun göstergesi, 12 Eylül'den sonra belediyenin Burhan Özfatura başkanlığındaki sağ tandanslı bir partiye geçmesiydi.
...
Kocaoğlu, bu örnekten bağımsız farkli bir tablo çiziyor.
İzmir'de partisinin bölünmesine izin vermemek istiyor.
İl başkanlığı seçiminde Utku Gümrükçü kazanmış olsaydı acaba ne diyeceklerdi ya da Utmu Gümrükç ü'ye destek veren güçlere karşı öbür cepheden ne gibi serzenişler duyulacaktı, doğrusu tartışılır.
Azuz Kocaoğlu'nun anladığını bilsek ya da bildiğini anlasak, mesele çözülecek.
Ama görünen o ki, hak ettiği bir gücü, CHP'yi iyi tanıyan birisi sıfatıyla kullanmıştır ve ötesi laf-ı güzardan ibarettir.
***

Kentsel dönüşüm


Hemen her gün İZBAN treni ile Şirinyer'den Alsancak'a yolculuk yapıyorum. Gürçeşme, Ballıkuyu ve Kadifekale sırtlarının o yürek burkan manzaralarını adeta ezberledim.
Yoksulluğun, ama o yaşanırken, o yoksula göz yuman adamsendeciliğin ortaya çıkardığı acı gerçek, bütün canlılığı ile karşınıza çıkıyor bu yolculukta.
Tek oda evler, yamuk yumuk sokaklar, altyapıdan eser olmayan bir muhit.
Böyle bir yerde mutluluk, böyle bir yerde sağlık ne gezer.
Evetü zamanında yapılmış. Ama göz yumularak yapılmış ve o derme çatma evlerin içine sokulan insanlar, medeniyetten asla nasiplenmeden ,modernliği ,kent kültürünü, konforunu es geçerek ömür tüketmişler.
Bunun adı "gecekondu"
Hiç bir kuralı yok. Hiç bir elle tutulur yanı yok. Ama yapılmış.
Ve yerel yönetimlerin gözü önünde.
Siyasal, ideolojik tercihler, buna zemin hazırlamışlar, ortaya çıkmış bir ucube yerleşim modeli(!)
İzmir'de ilk mimarlık yüksek okulu 1960'lı yılların sonlarında Buca'da açılmıştı. 70'li yıllarda başlayan sağ-sol olayları sırasında burada okuyan öğrenciler, hemen diplerinde; Kuruçeşme'de Doğu'dan göç eden yurttaşlarımız tarafından yapılan gecekonduları yıkmaya gelmiş belediye ekiplerine taşla sopayla saldırıyorlardı.
Ve onlar, gecekonduları belediyenin acımasız(!) ellerinden kurtarmayı başardılar.
Kuruçeşme, bir gecekmondu cenneti oldu.
Bunun yaratılmasında katkısı olan gençler, gün geldi okulu bitirip mimar çıktıklarında o muhitten geçmeye bile cesaret edemediler. "Ne yapmışız biz?" dememek için.
Bu da bir kader işte.
İzmir'de kentsel dönüşümün ağırdan gitmesi bu girift sorunların çözülememesine bağlanmalıdır.
Aksi halde kentsel dönüşümü en çok hak eden kent İzmir. Bunun aciliyeti,ameliyat olacak hastaya kan aranması gibi gibi bir şey.