Zaten o, mensubu olduğu dinin felsefesinden bile bihaber.
Hurafelerle, dayatmalarla, korkuyla, baskıyla oluşan inancının sakatlığından haberi yok ama kendine göre orucunu sakatlayacak herkese saldırmayı kendine hak görüyor.
Yok kardeşim böyle bir hakkın yok!
Yüzünün rabbiyesi silinmiş adamların, dondurma yiyor diye çocukları azarlamaya, bağırıp çağırmaya hakkı yok!
Şort giydiği için bir genç kızı minibüste darp etmeye hakkınız yok!
Sosyal medyada yediğini içtiğini paylaşanları 'bize saygınız yok mu?' diye linç etmeye hakkınız yok.
Sen bak kendi ibadetine... Ne güzel işte, orucunu tut, dilini tut, nefsini (her zaman) tut...
Hoşgörülü ol, sakin ol... O aç kaldığın saatleri duayla, namazla, kendi içine dönerek geçir.
El alemin cehenneme gitmesini (sana göre) neden bu kadar dert ediyorsun kendine?
Sen cennetliksin ya (sana göre), o yeter işte!
***
Ama işte amaçları üzüm yemek değil ki bağcı dövmek.
Bu kadar hassas bir insansan o zaman Kuran kurslarında tecavüze uğrayan onlarca çocuk için de sesini çıkaracaksın.
Dondurma yiyen çocuklarla uğraşmak daha mı kolay geliyor yoksa?
Ya da şort giyen kızı minibüste 'nefsimi gıcıkladı' deyip darp etmeden önce vergi kaçırmayacaksın. (Öyle bir dosyası varmış bu sapığın.)
Ama size ve arkanızdaki destekçilerinize göre, çocuğa tecavüz, kadına şiddet, hayvana eziyet, talan, hırsızlık, yalan dolan insanın fıtratında var değil mi? Bunlara ceza yok. Bu konular açılınca diliniz bağlanıyor.
Ya da yüzlerce sapık bir salona doluşup, kadını hangi teknikle dövmek gerektiğini, annelerinizin diz kapaklarından nasıl tahrik olduğunuzu, 7 yaşındaki çocuklarla evliliğin gayet doğal olduğunu sırıta sırıta tartışıyorsunuz.
Sapıksınız, sapkınsınız.
***
Bu güzel ülkeyi bu zehir zıkkım zihniyetlerinize teslim etmeyeceğiz.
Kendi nefsine hakim olamayan uçkur düşkünü insanlar, kıyafetini vs. bahane edip kadına, çocuğa saldırılmasına sessiz kalacağımızı, bu zihniyetten korkacağımızı sanmasınlar.
Kimsenin kimsenin inancına da yediği içtiği, giydiğine de karışmadığı, hoşgörünün, adaletin, barışın yüceltildiği, huzur dolu bir ülke hayal ediyoruz biz.
Genç nesli soğuttunuz, şiddet, uçkur merakınız, korkutma ve dayatmalarınızla yanlış tanıttığınız İslam dinini tekelinizde sanıyorsunuz ya, fena halde yanılıyorsunuz.
İyiler sadece filmlerde kazanmaz, bizler buna canı gönülden inanıyoruz.
Görecek güneşli günlerimiz var biliyoruz.
Biraz tedirginiz belki ama yine de inancımız sağlam, bekliyoruz.
***
Çeşme'de sıkı güvenlik
Bu yaz Çeşme'de gece gündüz demeden pek çok noktada polis kontrolü var.
Gerek asayiş, gerek trafik kontrolleri.
Öyle böyle değil mama... Eğitimli köpeklerle falan aranıyor araçlar ve insanlar.
Ilıca sahilinde yol kenarlarına plastiklerin yerine çelik bariyerler konuldu.
Aynı zamanda yol şu anda trafiğe tamamen kapalı. Öyle de kalacağı söyleniyor.
Terör saldırılarının ne zaman nereden geleceği belli olmayan bir ülkede yaşarken bu sıkı denetim bir yandan insanın içini rahatlatırken bir yandan da burukluk yaşatmıyor değil.
Tüm bunlara ihtiyaç duyulmayan huzur dolu bir ülkede yaşayamamanın verdiği burukluk bu.
Sürekli tehdit altındayız. Tehlikenin hangi hain ellerden geleceği belli değil.
Altı üstü insanların tatil yaptığı, yüzdüğü eğlendiği bir sahil beldesinde değil de savaş ortamındayız sanki. Nasıl bu noktaya geldik, insan olan üzülüyor.