“Bugün sana ya bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın!”
Kızkardeşi Angelita’ya böyle der El Cordebes “Yasımı Tutacaksın’’da…
Arenaya ilk çıkışında kardeşine verdiği sözü yerine getirememenin karşıtı ancak ölümdür El Cordebes’e göre…
Ezilmişliğe karşı başkaldırışın arenalarda bir simgesidir El Cordebes…
Başlangıçla sonuç arasında kazanmak veya ölmekten başka sonuç yoktur arenaların tanrısı olacak genç boğa güreşçisi için…
Ve kazanmıştır El Cordebes!
Direnci, onuru ile,dövüşçülüğü ile kazanmıştır.
Ezilmişliğe başkaldırışın güzelliği ile kazanmıştır.

***

Kazanmak ile yitirmek arasında umutsuzluğa, karamsarlığa, hem de ölümü göze alarak,hiçbir zaman düşmemiştir arenaların bu yiğit korkusuz insanı..
Ve eğer ki, yüreğinin bir yerinde bir şeyler çarpıyorsa doğruluk, iyilik güzellik adına…
Ve eğer ki, omuzlarının üzerindeki kafatası adı verilen kemik kutusunun içinde beyin taşıyor, umutsuzluğa düşmüyor,bayrağı yere düşürmüyorsa, kavgada safından kopmuyorsa insan, ben onu bilir onu söylerim; o insanlar birer El Cordebes’tir!
Üstelik Ahmed Arif'in dizelerindeki gibi dört yanımız puşt zulası iken ve de Nazım Baba’nın dediği gibi “bir ağaç gibi tek ve hür” yaşama bilincindeysek, her bir sorunda olduğu gibi, sporda da ister sporcu, ister spor yöneticisi, ister spor izleyicisi, ister spor yazarı olarak yaşamak, insan gibi yaşamak boynumuza borçtur.
xxx
Öyle Şeytan’lar mış, Bayrampaşalılarmış, Adanalılarmış, Karagümrüklülermiş…
Yok “onurlu kavgaymış...” Tehditmiş... Ucuzundan mahalle kabadayılığı, mafyözlükmüş...
“Daha güçlü Türkiye için Evet” diyenlermiş…
Vız gelir bize vız…
Biz bomba yemişiz, sokak ortasında vurulmuşuz. İşkence görmüşüz de yılmamışız.
Bunlar ve bunlarla aynı zihniyettekilerle kavgamız sürer…
Asla kopmayız kavgada safımızdan…