Alaçatı Ot Festivali yine izdiham şeklinde geçti. Sokaklar yürünmeyecek kadar kalabalıktı.
Trafik otobandan itibaren felçti.
Ama kimse halinden şikayetçi görünmüyordu.
Hava da şahane olunca, özellikle kadınlar ortamı gökkuşağına çevirdi.
Kafasına sarı papatyalardan taç takıp sosyal medyada paylaşmayanlar ayıplandı.
Restoranlar, barlar, oteller doldu; esnafın yüzü güldü.
Akşam havanın soğuk ve bir ara yağmurlu olmasına rağmen Ege rutini bozulmadı ve çoğunluk yemeğini yerken üzerinde çatı yerine yıldızlar olsun istedi.
Bu arada şehir dışından gelen ne zamandır görmediğimiz dostlarımızla da buluşmuş olduk.
Gerçi ben o nefes bile alınmayacak cumartesi-pazar günlerini kendimi eve kapatarak geçirdim.
Ama festivalin ilk iki günü ve gecesi etrafı şöyle bir dolaşma imkanım olabildi çünkü otobüsler henüz sefere çıkmamıştı!
***
oncel-ilk-bolume-(2)Bahanesi ne olursa olsun kutlamaları, festivalleri, şenlikli ortamları seviyorum.
Genel olarak kalabalık bazılarını biraz bunaltsa da; etrafta halinden memnun olmayan, mutsuz, öfkeli, gergin insanlar olmadığı için o pozitif enerji havada asılı kalıyor sanki ve herkesin yüzüne yansıyor.
Son dönemde özellikle öyle gergin günler geçiriyoruz ki ki bu festival hepimize ilaç gibi geldi doğrusu...
Kısacası ot bahane makara şahaneydi.
Bir de müthiş girişimci kadınlar vardı ki vallahi kendilerini tebrik etmek lazım.
Bir tanesi bahçesindeki limon selvi ağacının yere düşen yapraklarından taç yapmış, satıyordu.
Onu bile alan vardı!
Esnafın, otelcilerin, tezgah açan ev hanımlarının yüzü güldü.
Yalnız o izdihamı göze alıp uzak il ve ilçelerden gelenlere bir hatırlatma; bu kadar kapsamlı olmasa da Alaçatı'da her cumartesi zaten otun, enginarın en tazesinin satıldığı bir pazar kuruluyor.
Hani birbirinizi ezmeyi beklemeyin diyorum. Her zaman gelin, sakin sakin gelin.

***

"Fi" çok iyi

İnternette Puhu TV'de yayınlanan Fİ isimli diziyi sonunda izledim.
Çok kaliteli, çok başarılı bir iş çıkmış.
Oyunculuk ayrı reji ayrı özenli.
Özellikle Ozan Güven oyunculuk kariyerinin en unutulmayacak karakterini yaratmış.
Bir de küfürler biplenmiyor, sigara, içki buzlanmıyor, öpüşme sahneleri kesilmiyor vs.
Normalde bunların hiçbiri ekranda gösterilmediği için bizim namusumuz, ahlakımız korunuyordu malum.
Bunca çocuğa hallenen sapıklar dururken ekrandaki şarap bardağı, öpüşme sahnesiyle uğraşıyoruz ya hani...
Neyse, onun dışında Fİ yeni bir medya düzeninin de habercisi oldu.
Bunun ardı arkası çok kısa zamanda gelecektir. Gelsin de zaten... Yaşasın sansürsüz hayat!

***

Oy vermeyen selam da vermesin

Bakın açık açık söylüyorum, tanıdıklarım içinde pazar günü zahmet buyurup oy vermeyen olursa bana selam da vermesin.
İlk oyumu 18 yaşında kullandım ve ondan sonraki hiçbir seçimde kullanmazlık etmedim.
'Ben bu ortamda oy kullanmam yeaa' diye gevşek gevşek konuşan sözde cool, özde boş kimselere ise her zaman hayret ettim.
Bir kere bu kendi kendine hakaret.
Memleket yönetimi için sana fikrin soruluyor ve sen kendi kendini adamdan saymayıp cevap vermiyorsun.
'Ben fikirsizim' diyorsun. 'Benim aklım ermez böyle işlere' diyorsun. 'Zekam böyle konularda fikir üretmeye yetmiyor, bir oyun ne kadar önemli olduğunu anlamayacak kadar safım' diyorsun.
Kısacası canım kardeşim, sen o kıymetli poponu kaldırıp oy sandığının başına gitmediğin için hem kendine, hem de vatanına ihanet ediyorsun.
Etme.