Süleyman Yağız, hem yazar ve şairdir hem de Bülent Ecevit zamanındaki DSP’nin Genel Sekreterliğini yapmış bir aydın!
Yazdığı kitaplardan biri de Komünizm ve Sol Korkusu! İlk baskısı 2019’da (Urzeni Yayıncılık)
Türkiye’de her ‘sol’un komünizmle özdeşleştirildiğini, onun milliyetçilikten/yurtseverlikten ve dinsel değerlerden uzakmış gibi sunulduğunu, bunun sonucu olarak da sağ siyasetçilerin solu, din düşmanı olarak göstermede çok başarılı olduklarını anlatıyor. Gelinen noktayı ise şöyle özetliyor;
“Toplumumuzda genel olarak ‘sağ’ ile ‘sol’ arasında artık bir husumet artık yoktur. Geçmişte yaşananlar; önyargıları, küskünlükleri, kavgaları geri bıraktırmıştır. Bu çok sevindiricidir! Artık Nazım Hikmet’i sevenler Necip Fazıl’ı, Necip Fazıl’ı sevenler de Nazım Hikmet’i okuyabilmektedirler!
“Ama ‘İslamcılar’ ile ‘Laikler’ arasında hala ciddi bir sorun var! ‘Çok geniş tabanlı uzlaşma’ özellikle bu iki kesim arasında mutlaka sağlanmalıdır. Aksi halde birbirimizi yiyip dururuz!
Çözüm ‘kin’de, ‘nefret’te, ‘inatlaşma’da değildir. Çözüm ‘büyük uzlaşma’dadır!
Bu uzlaşmanın anahtarı, ‘İnançlara Saygılı Laiklik’ ve ‘Tam Demokrasi’dir!...”
“HELALLEŞME”NİN TEMELİNDEKİ “ECEVİT HOŞGÖRÜSÜ”
İşte bu noktada Süleyman Yağız, sözü dolaylı olarak DSP’nin kurucusu rahmetli Bülent Ecevit’e getirmiş oluyor. Çünkü
Bülent Ecevit, 1980 sonrası CHP’den ayrılarak DSP’yi kurarken hazırladığı parti tüzüğüne temel ilkelerden biri olarak inançlara saygılı laikliği koymuştu. Elbette bunun nedeni, o zamanki CHP’de gördüğü -ve belki de ayrılmasına neden olan- eksikliklerdi.
Nitekim onun inanç konusunda ne denli hoşgörülü olduğunu görenler, politik uğraşlarını ödüllendirmiş ve 1999 seçimlerinde iktidarı kazanmasında ona yardımcı olmuşlardır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ecevit ilkelerinin geçerliliğini en iyi gözleyen liderlerden biri olarak bilinir. Onun, “Helalleşme” adıyla başlattığı ve CHP’ye karşı kırgın olan kesimlerle buluşmayı öncelediği hareketin temelinde de, ‘tüm inançlara saygı’ duyulmasını isteyen Ecevit’in izleri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Ecevit gibi Kılıçdaroğlu’nun yola çıkışında da insanları dünya görüşleri ve inançları nedeniyle ayrıştırmak yerine, tüm farklılıklarıyla onları kucaklamak ve ülkeyi bir barış toplumu haline getirme düşüncesi var!
Altılı Masa zaten başlı başına bu düşüncenin ete kemiğe bürünmüş hali! Her tür inancı ve siyasal düşünceyi kucaklayan böyle bir hareketin başarısız olması düşünülemez.
İnançlar ve etnik aidiyetler üzerinden oynanan oyunlar bozulduğunda, bu alanlardan beslenen AKP’ye soluk alanı kalmayacaktır.