Adını yaklaşık MÖ 10. yüzyılda o pitoresk adacıklarda yaşayan yaşayan Veneti halkından alan Venedik, tarihi boyunca 'La Dominante', 'Serenissima', 'Adriyatiğin Kraliçesi', 'Sular Şehri', 'Maskelerin Şehri', 'Köprülerin Şehri', 'Yüzen Şehir' ve 'Kanallar Şehri' gibi isimlerle anıldı. Ünlü İngiliz tarihçi Roger Crowley'in Servet Şehri Venedik adlı kitabı, hem bu fiyakalı kadim şehrin tarihini hem de onların yüzlerce yıl boyunca bizimle yürüttüğü ilişkileri anlamak için önemli.

Popüler tarih kitaplarının kendi yazılış amaçlarının ve doğal işlevlerinin yanı sıra okuma şevkini artırdığına inananlardanım.

Bir döneme, bir konuya, bir tarih kesitinin spesifik bilgilerine sahip olmak, o dönemin yazarlarını, kültürünü ve hayat anlayışına dair derli toplu bilgiler kazanmak anlamına da gelir çünkü. Ne siyaset siyasetten ibarettir, ne de edebiyat, müzik ve eğlence de sanatsal beceriden. Hepsi birbiri içinde varolur, gelişir ve biçimlenirler.
İyi yazılmış popüler tarih kitapları da bunu için vardır. Paranteze aldığı dönemi farklı yönleriyle yansıtmak için.
Yalnız bu noktada okura dair bir sıkıntı vardır, kastettiğim türden kitapların iyisi iyidir de, kötüsü de vakit ziyanlığıdır, dahası yalan yanlış bilgiler ve çarpık perspektifler tuzağıdır. Ve kitap dediğin de kelek kavun gibi değildir, "dünya kadar para verdim ziyan olmasın" deyip dişini sıkarak tüketemezsin.

TÜRKİYE GEZGİNİ BİR TARİHÇİ

Roger Crowley'i uzun yıllar İstanbul'da yaşaması, 1453: Son Büyük Kuşatma adlı eserindeki oldukça objektif tutumuyla tanıyoruz. Yazarın yine April markasıyla yayımlanan İmparatorların Denizi Akdeniz'i ve Kronik Kitap'ın yayımladığı Lanetli Kule & Akka Kuşatması ve Haçlı Çağının Sonu kitapları da tarih tutkunları tarafından ilgiyle karşılanmıştı.
Denizcilik ve Akdeniz tarihi uzmanı İngiliz tarihçi ve yazar Roger Crowley, Malta'da yaşayan bir denizci ailenin evladı olması nedeniyle Akdeniz'e ve Akdeniz tarihine daima özel bir ilgi duydu.
Yunanca konuşulan coğrafyadaki sayısız geziler yapmış, bir dönem İstanbul'da İngilizce öğretmiştir. Türkiye'nin batısını yürüyerek kat etmiş, Batı Anadolu'nun tarihsel mirasını gözlemlemiştir. Kendini tamamen kitaplarına adamadan önce uzun yıllar boyunca yayıncılık yaptı.

Manset2 Internet

ÜÇLEME TAMAMLANDI

Yazarı hakkında bu bilgileri verdikten sonra meraklı okur için bir önemli bilgiyi daha paylaşayım. Servet Şehri Venedik, 1453: Son Büyük Kuşatma ve bir diğer kitabı İmparatorluğun Denizi Akdeniz adlı çalışmasıyla üçlemeyi tamamlıyor. Tarih meraklılarının çapraz okumalar için bu kitapları da göz önünde bulundurmasında yarar var.
Öte yandan bütün Crowley kitaplarında keyifle şahit olduğumuz ortak bir özelliğe de dikkat çekmek isterim; o da her bir Roger Crowley kitabının kurgusu ve üslubuyla bir roman tadında okunabilmeleri.
Bir ayrıntıdan daha söz etmiliyim.

Şu sıralar, içinde bulunduğumuz durum ortada. Güzelim Ege'mizin yüreğine düşen yangınlar, artık yeni normal olan türlü siyasi, sosyal ve ekonomik baskı ve zorbalıkları Allahın her günü göğüsleyip normal nefes düzenine dönmek çok zor. Bu yüzden Servet Şehri Venedik ve benzeri kitaplar, bu depresif ortamda akıl sağlığımızı korumak için bir anlığına da olsa önemli birer kaçış noktası olabilir.

BATAKLIKLARIN SAKİNLERİ

Alperen Soysaldı'nın çevirisiyle yayımlanan Servet Şehri Venedik / Haçlı Seferleri ve Osmanlı Tehdidi Arasında Bir Ticaret İmparatorluğu adlı kitap daha önce belirttiğim gibi ünlü tarihçinin Akdeniz'e olan sevgi ve ilgisinin ürünü.
Yüzden fazla adacığın üzerinde yüzlerce yıl hüküm süren Venedik'in tarihi, bu ülkeyle yüzlerce yıl sürdürdüğümüz ilişkiler nedeniyle kendi tarihimizi anlamak için de bir perspektif sunuyor.
Kitap, "Bataklıkların sakinleri Venedikliler nasıl oldu da Akdeniz’in süper gücü haline gelmişti?..", "Venedik Haçlı Seferleri’nde nasıl bir rol oynadı ve tarihin akışını değiştirdi?..", "Venedikliler uluslararası ticarette ne gibi yenilikler getirdi?.." gibi soruların cevaplarını ararken Akdeniz'in beş yüzyıllık geçmişine dair önemli bilgiler de veriyor.
Servet Şehri Venedik / Roger Crowley / April Yayıncılık

İtalyan Modeli Internet

'Siyaset yenildiğinde kültür kazanır'

Venedikliler'in geçmişi üzerinden Akdeniz'e yoğunlaşmışken, ünlü Akdeniz tarihçisi Fernand Braudel'in İtalya'nın en şaşaalı çağına dair yazdığı kitabından da söz etmek gerek.
Hep söylüyorum, Akdeniz'i tanımak bizim geçmişimizi de tanımaktır. Neleri başarıp neleri başaramadığımızı, tam nerede neden uygarlık yarışında geride kaldığımızı anlamaktır.
Fransız tarihçi Fernand Braudel'in İtalya'ya hayatı boyunca beslediği özel ilginin ürünü olan İtalyan Modeli, Rönesans'ın vatanı olan bu ülkenin 1450 - 1650 tarihleri arasındaki inanılmaz yükselişini ve peşi sıra çöküşünü gözler önüne seriyor.
Braudel'in İtalyan Modeli'nin son bölümündeki ifadeleri çok önemli:
"Doğru ya da yanlış ama bana öyle geliyor ki her kültürel büyüklüğü belirli bir karanlığın çökmesi öncelemekte ve belirlemektedir. Kültürel başarıları tetikleyen siyasi başarısızlıklardır... Ve bu anlamda, gece, belirli bir gece, İtalya üzerine en az iki kere çökmüştür... Ve gecenin çöküşüyle tüm Avrupa'nın seması aydınlanmıştır."
Bu dönem aslında bizim de Fatih ile birlikte ciddi bir ivme yakalayıp daha sonra farklı nedenlerle durgunluğa ve ardından çöküşe geçtiğimiz yıllarla ciddi benzerlikler taşıyor.
İtalya'nın söz konusu yıllar boyunca Avrupa ve Akdeniz üzerinde muazzam etkileri oldu. Kültürel, ekonomik ve politik hakimiyetle dönemin sanat anlayışını, yönetim sistemini ve toplumsal yapılarını etkiledi. Bu iki yüzyıl boyunca İtalya, sanat tarihindeki üç büyük akıma öncülük etti: Rönesans, Maniyerizm ve Barok. İtalya'nın bu benzersiz altın çağını bugünün merceğinden incelemek; etkileri günümüzde de devam eden sanat, bilim, politika ve ticaret arasındaki karmaşık etkileşimi de anlamak demektir.
İtalyan Modeli / Fernand Braudel / Alfa Yayınları

Sait Maden Internet

Gün günden uzun, gün günden deli!

Sait Maden'i çok ünlü şairlerden seçtiği ünlü şiirlerine yaptığı çevirilerle tanıyıp sevmiştim. Tasarladığı harika kitap kapaklarıyla da benim kitap sevgimin tarihinde derin izler bırakmıştı. Aynı zamanda bir ressam ve yayıncıydı Sait Maden. Türk şiirine önemli şiirler bıraktı. Hâlâ da sesini, sözünü yitirmeyen şairimizin Uçurtma'sı en sevdiklerimdendir..
Göğün ipini tutmuş koşuyor çocuk
savura savura denizi, al yeşil mor, kıyı boyunca.
Kapılardan içeri yaz doluyor döne döne
keskin bir adaçayı, reçine, kekik
kokusuyla, başdöndürücü
bir çingene çergisi çığrışmasıyla, gün günden uzun,
gün günden deli.
Dilimizde zaman av etleri tadında.
Haydar Ergülen’in “Bir şiir dervişi” diyerek taltif ettiği şairin bütün şiirlerini, onun hatırasına yakışır şık kapağıyla tek bir kitapta toplanması, şu günlerin nadir güzelliklerinden biri oldu.
Bütün Şiirleri / Sait Maden / Everest Yayınları

Makioka Internet

Dört kız kardeşin hikayesi üzerinden Japon modernleşmesi

Diyelim ki şu sıralar okuma ritminiz bozuldu ve bir yandan da ne okuyacağınıza bir türlü karar veremiyorsunuz. Japon yazarları, özellikle Tanizaki ve Soseki gibi yazarlar böylesi dönemler için bire birdir. Onların kitaplarından birine alıp okumaya başladığınızda o aşkın ve temponun aniden yerine geldiğini göreceksiniz.
Cuniçiro Tanizaki, Murakami, Kavabata ve Mişima ile birlikte çağdaş Japon edebiyatının 'büyük dörtlüsü'nden biridir.
Yazarın Asahi Ödülü alan başyapıtı Makioka Kızları, savaş öncesi Japonya’sında gelenekle modernite arasında sıkışmış bir aileye odaklanıyor. Yazar, bu romanında Osakalı Makioka ailesinin dört kız kardeşinin geçmişin ihtişamını korumaya çalışırken, değişimlerle de yüzleşmesini, geleneksel değerlerin nasıl hayatın değişyimine yavaşça boyun eğdiğini etkili bir dille anlatıyor.
Makioka Kızları / Cuniçiro Tanizaki / İthaki Yayınları

Klytaimestra Internet

Kötülük kraliçesi ağını örüyor

Klytaimestra, benliğinde sürekli zıt duyguların çarpışmasını yaşayan, kötülükle anılan / yaşayan ne kadar eylem varsa, onunla özdeşleşmiş, Yunan mitolojisine ait bir kahramandır. Edebiyatta, başta adam öldürmek üzere ne kadar cürüm varsa Klytaimestra daima o işleri sembolize etmek üzere hikayelere dahil edilmiştir.
Özellikle Ben, Kirke romanını sevenleri özellikle memnun edecek bu tarihi fantastiği, kahramanının ağzından tanıyalım:
Bir kralın kızı olan ben bir zorbayla evlendirildim. Tanrıları yatıştırmak adına çocuğum kurban edilirken çaresizdim.
Kocamın uzak diyarlarda savaşmasına sabretmek zoruydayken içimde büyüyen şiddet dolu düşüncelerle avundum. Asla hak etmediğim bu yaşam beni yıkamayacak. Yavaşça yapıyorum kendi planlarımı. Kocam döndüğünde önümde bir seçim var. Kaderimi kabul mü edeceğim yoksa intikam mı alacağım? Ama sabırla zamanımı bekliyorum. İntikam oyununda tanrıların elini zorlayacağım.
Klytaimestra / Costanza Casati / İthaki Yayınları

Saat Yönünün Tersi

Saat Yönünün Tersine...
tenis topunun peşine!

Bir ilk kitapta farklı bir üslubu ve anlatım biçimini denemek gerçekten cesurca bir hareket. Dahası bunun başarıyla üzerinden kalkmak da ayrıca takdire şayan.
İrem Üreten Saat Yönünün Tersine adlı ilk öykü kitabındake
resimler, heykeller hikâye anlatıcısına dönüşüyor, hayatın estetik yüzü bir öykü kahramanı gibi okurun karşısına çıkıyor. Öte yandan yazarın ince dikkatini hayatın minicik ayrıntılarına yöneltmesi dikkatimizi tenis topunun peşi sıra gezen kameraya, bir huzur evinin yalnızlığına, belleğin yitişine, köklenme meselesine ve insan ilişkilerine çekiyor. Üstelik bu atmosfere polisiye unsurlar da dahil oluyor.
Saat Yönünün Tersine / İrem Üreten / Bilgi Yayınevi

Camondoya Mektuplar

Mektuplarla geçmişe
sanat dolu yolculuk

Bankalar Caddesi'nin ortalarından Galata Kulesi'ne doğru çıkmak istediğinizde sizi zarif bir sarmal merdiven karşılar. Oradan Banker Sokağı'na peşi sıra Pera'nın dik sokaklarına ulaşabilirsiniz. Art Noveau üslubunda 19. yüzyılın ortalarında bu merdivenleri yaptıran ünlü aile, Galata semtine derin izler bırakmıştır.
Edmund de Waal’ın Camondo’ya Mektuplar'ı, Camondo Ailesi’nin fertlerinden Moïse de Camondo’ya yazılan elli sekiz mektuptan oluşuyor. Yazar, 1869’da İstanbul’dan Paris’e taşınan, ilk dünya savaşında oğlu Nissim’i kaybeden Moïse de Camondo’nun, yaşadıkları evi bağışlayarak onun anısına kurulmasını sağladığı, geniş bir 18. yüzyıl Fransız sanatı koleksiyonu barındıran Nissim de Camondo Müzesi’nin odalarında geziniyor.
Bu ilginç kitap, nesneler, mobilyalar ve sanat eserleri vasıtasıyla bize estetik bir pencere aralıyor.
Camondo’ya Mektuplar / Edmund de Waal / Everest Yayınları