Türkiye'nin en önemli tarım merkezlerinden Şanlıurfa, son yılların en kurak dönemini yaşıyor. Hububat rekoltesi konusunda endişelerin arttığı bölgede, sonbahar ve kış aylarındaki yağış yetersizliği çiftçiyi zora soktu. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, "Bu yıl alınan yağmur miktarı, geçmiş yılların çok gerisinde" diyerek durumun ciddiyetini vurguladı.
Yağış miktarı üçte bir seviyesinde kaldı
Prof. Dr. Öztürkmen, ekim ayından bu yana Şanlıurfa'ya düşen toplam yağışın 90 milimetre civarında olduğunu açıkladı. Geçen yılın aynı döneminde bu rakamın 280 milimetre, 2024'te ise 310 milimetre olduğunu hatırlatan Öztürkmen, "Kurak arazilerde panik havası hakim. Hububat üretimi için kritik eşik aşılamadı" ifadelerini kullandı. Özellikle sulama imkânı olmayan bölgelerdeki çiftçilerin zor durumda olduğunu belirten uzman, İç Anadolu ve Doğu Anadolu'da da benzer risklerin baş gösterdiğini ekledi.
"Verim ve kalite düşecek"
Kuru tarım arazilerindeki verim kaybının kaçınılmaz olduğunu söyleyen Öztürkmen, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hububatın ideal gelişimi için en az 200 milimetre yağış gerekiyor. Ancak biz bunun yarısından azını aldık. Bu durum, sadece üretim miktarını değil, ürün kalitesini de olumsuz etkileyecek. Geçen yıl iyi bir rekolte elde etmiştik, ancak bu sene aynı tabloyu göremeyeceğiz."
Çiftçinin çaresizliği: "Tarlada kırmızı toprak görülüyor"
Şanlıurfalı çiftçi Reşat Kaplan, yaşadığı zorlukları anlatırken ses tonundaki endişe dikkat çekiyor:
"100 dönümlük buğday tarlamızda kuraklık her yeri sarstı. Ürünler yeşermedi, gübreleme ve ilaçlama için bile fırsat bulamadık. Mart ayındayız ama tarlalar hâlâ kırmızı toprak renginde. Bu yılki hasat, sadece masrafları karşılasa yeter diye düşünüyorum." Kaplan'ın bu sözleri, bölgedeki birçok çiftçinin ortak çığlığına dönüşmüş durumda.
Ekonomiye domino etkisi uyarısı
Tarım ekonomisi uzmanları, hububat rekoltesindeki düşüşün fiyat artışlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Şanlıurfa'nın Türkiye'deki buğday üretiminin yaklaşık %12'sini karşıladığı düşünüldüğünde, yaşanan kaybın ulusal ölçekte hissedileceği öngörülüyor. Öte yandan, hayvancılık sektörünün de yem bitkilerindeki azalma nedeniyle darbe alabileceği belirtiliyor.
Sulama desteği kritik önem taşıyor
Prof. Dr. Öztürkmen, acil önlem çağrısı yaparak sulama imkânı olan arazilerin şanslı olduğunu vurguladı:
"Son bir ayda düşen 40 milimetrelik yağış, bazı bölgelerde nefes aldırsa da genel tabloyu değiştirmiyor. Devletin damlama sulama sistemlerini yaygınlaştırması ve su tasarrufu politikalarını hızlandırması gerekiyor."
İklim değişikliği tarımı yeniden şekillendiriyor
Uzun vadeli projeksiyonlar, Türkiye'nin tahıl üretim haritasının değişebileceğine işaret ediyor. Meteoroloji verileri, kuraklık riskinin her yıl arttığını gösterirken, çiftçilerin direncini artıracak adaptasyon politikaları öne çıkıyor. Toprak analizine dayalı ekim modelleri ve kuraklığa dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi, acil çözüm önerileri arasında yer alıyor.