İnsanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Hatay, klasik söylemle “çan, ezan ve hazan” seslerinin bir arada yaşadığı kadim bir kent. Şifalı bitkileriyle yüz yıllar önce Lokman Hekim'i ölümsüzlük bitkisini aramaya getirecek kadar bitki çeşitliliği olan kent, aynı zamanda 13 medeniyetin hüküm sürdüğü, İpekyolu'nun Akdeniz'e açılan kapısı olmuş. Türkiye'nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan kent kültürü, farklı turizm olanakları, mozaik sanatının eşsiz örnekleri, UNESCO Gastronomi ağına girmesini sağlayan lezzetleriyle de "görülmesi gereken yerler" listesinin başındaki iller arasında.
Kentte normalde bu yıl Aralık ayında yapılması planlanan EXPO’21 Hatay etkinliği pandemi nedeniyle 2022 yılı Nisan ayına ertelemiş. Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde “Medeniyetler Bahçesi” temasıyla düzenlenecek etkinlik bir botanik EXPO’su. Sürdürülebilir kalkınma ve organik tarım, iyi bir hayat için iyi gıda, sağlık için tıbbi ve aromatik bitkiler, kültürel kardeşlikte kreatif yollar EXPO'nun alt temaları olarak belirlenmiş.
13 FARKLI KÜLTÜRÜN İZİ VAR
2026 yılında yapılacak Botanik EXPO’sunu kazanan İzmir de, Hatay’da bin metrekarelik alanda kendi botanik kültürünü sergileyecek katılımcı illerden biri. Bu yıl 15. Travel Turkey Fuarı'na büyük bir stantla katılan Hatay Büyükşehir Belediyesi, İzmirlilere bu etkinliği tanıtmayı amaçlamış. EXPO’21 Hatay’ın Genel Sekreter Yardımcısı Musa Eskiocak, Hatay’ın bu EXPO’yu almasının bir rastlantı olmadığını belirtirken, kentte tarihi boyunca iz bırakan 13 farklı kültürün bulunduğunu anımsatıyor.
Hoşgörüyle bu kültürleri harmanlayan kentin aynı zamanda UNESCO tescilli mutfağıyla da öne çıktığını söyleyen Eskiocak, “Afyon ve Gaziantep ile beraber UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı'nda (UCCN) bulunan Türkiye’deki üç kentten biriyiz” diyor. Musa Eskiocak, Botanik EXPO’nun Antalya Kisecik’te 200 bin metrekarelik, İskenderun’da ise 100 bin metrekarelik alanda düzenleneceğini belirtiyor.
Nisan ayında başlayıp altı ay sürecek etkinliğe Türkiye’den 13, Avrupa’dan 30 şehir katılacak. Botanik EXPO'suna iki milyon ziyaretçi beklenirken bu ziyaretçilerin yüzde 30’unun yabancı olacağı öngörülüyor. Pandemi hala hepimiz için en önemli sorun olsa da Nisan ayında bu önemli etkinlik için tüm hazırlıkları tamamlamış Hatay.
NERGİS HATAY'DA DA VAR
Musa Eskiocak, Hatay’da bitki yetiştirme bilimi ve sanatı olarak da anılan hortikültür sera alanı kurduklarını, bunun iki bin metrekaresinin sergi ve satış alanı olduğunu anlatıyor. “Bu alanda yurtiçinden ve yurtdışından gelen firmalar karantina süresi sonrası ürünlerini sergileyip satışlarını gerçekleştirecek” diyor. Eskiocak’la konuşurken bizim “nergis” çiçeğimizin Hatay’ın da endemik bitkilerinden biri olduğunu öğreniyorum.
Pandemide öne çıkan ve kullanımı yaygınlaşan tıbbi aromatik bitkilerin bu EXPO’da yer alacak Tıbbi ve Aromatik Bitki Parkı’nda sergileneceğini anlatıyor Musa Eskiocak. Burada insan şeklinde bir bahçenin tasarlandığını, insanın farklı organlarına iyi gelen bitkileri ziyaretçilerin bu tasarımda izlerken, kare kod sistemiyle de bitkinin adını ve faydalarını öğrenilebileceğini söylüyor.
Botanik EXPO’yu ziyaret için kente gelen konuklar, oluşturulan fuar alanındaki Gastronomi Köyü’nü ziyaret edebilecek ve Hatay’ın dünya mirası listesine giren eşsiz yemekleriyle de burada buluşabilecek.
EXPO’NUN KALICI ESERİ
EXPO’nun simge eserleri düşünüldüğünde akla ilk gelen eser Fransız Devrimi’nin 100. yılı nedeniyle düzenlenen EXPO 1889 Paris Fuarı’nın simgesi Eyfel Kulesi oluyor. EXPO düzenleyen her kent geleceğe görkemli ve unutulmaz bir miras bırakmak istiyor. Hatay’da düzenlenecek EXPO’nun kalıcı eserinin 1600 metrekarelik bir taban mozaiği olduğunu öğreniyoruz. “Ortak Varoluş / Co-Existence” adı verilen mozaik, kentin simgelerinden ve bugün dünyada 30'a yakın müze ve özel koleksiyona dağılmış Hatay'ın görkemli mozaik sanatına da bir gönderme olacak. Musa Eskiocak bu mozaik çalışmasında Hatay’da iz bırakan tüm medeniyetlere ait bir simgenin bulunacağını ve Anadolu’nun doğal taş envanterinin kullanılacağını söylüyor. Mozaik taban çalışmasının tescillenmesi için Guiness'e başvuru yaptıklarını ve bu mozaiğin Hatay'ın geleceğe mirası olduğunu belirtiyor.
GÖRMEDEN DÖNME
EXPO’daki katılımcı kentlerin birer hafta boyunca kendilerini tanıtacağı etkinliklerden biri de İzmir Haftası olacak. Bu hafta boyunca kentimizin değerleri öne çıkacak. İzmirliler’i Hatay’a ve birbirinden güzel bahçelerin, bitkilerin yer alacağı EXPO'ya davet eden Musa Eskiocak, Hatay’ın “görmeden dönme” listesini şöyle sıralıyor:
“Hataya gelen konuklarımızın dünyanın sayılı arkeoloji müzeleri arasında yer alan ve yine dünyanın en büyük mozaiklerinin sergilendiği Hatay Arkeoloji Müzesi'ni mutlaka görmesini öneriyoruz. Yine mitolojide sıkça söz edilen Apollon ve Daphne aşkının geçtiği ünlü Harbiye Şelaleleri, Hazreti Hızır’ın makamı, Anadolu’daki ilk cami olarak bilinen Habib-i Neccar Camisi, Hristiyanlığın ilk hac yeri olarak kabul edilen Saint Pierre Kilisesi etkileyici mekanlar. Hatay'ın bir başka kültürel mirası da dünyada sokak aydınlatmasının ilk kez uygulandığı Kurtuluş (Herod) Caddesi. Öte yandan Hatay'ın geleneksel lezzetlerini görebileceğiniz UNESCO Hatay Gastronomi Evi mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden.”
EXPO’22 Hatay’ın simgesi ise Zeytin ve Defne adını taşıyan ve nesli tükenmekte olan bir tür dağ ceylanı; Gazella Gazella. Bu sevimli figürlerle çocuklarda da bir farkındalık oluşturmaya çalışılıyor. Nisan ayında gerçekleşecek etkinliğin ayrıntılarına internette www.expo2021hatay.com alan adlı web sitesi üzerinden ulaşılabiliyor.
'Dört Mevsim Hatay Yemekleri' kitabı
UNESCO’ya 600 yemek çeşidi ile “Gastronomi Şehri” olarak kabul edilen Hatay, fuarda kentin yemeklerini içeren bir de kitap tanıtıyordu. Musa Eskiocak’ın armağan ettiği “Dört Mevsim Hatay Yemekleri” adını taşıyan kitap UNESCO Hatay Gastronomi Evi şeflerinin elinden çıkmış. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ve eşi Prof. Dr. Nazan Savaş’ın desteği ve emeğiyle hazırlanan kitap, bu yemekleri hazırlayan şeflerin görev yaptığı Aslanlı Konak'a ilişkin detaylı bilgiler de veriyor.
Doç. Dr. Lütfü Savaş kitabın ön sözünde kentin 2017 Kasım ayından beri UNESCO tescilli bir gastronomi kenti olduğunu belirtmiş. Belediyenin bünyesinde kente kazandırılan Hatay Gastronomi Evi’nin Aslanlı Konak olarak bilinen yaklaşık 250 yıllık bir eski Antakya konağı olduğuna dikkat çekmiş. Aslanlı Konak Hatay’ın lezzetleriyle birlikte konağın günlük yaşam kültürüne özgü değerlerin de görülebildiği bir mekan. Kitaptaki bilgileri okuyunca İzmir’de de böylesi mekanların olmasını istediğimizi düşünmeden edemiyorum.
Aslanlı Konak’ta yöresel yemekleri yiyebilen konuklar, bu yemeklerin nasıl yapıldığını atölye çalışmalarında da izleyebiliyor. Antakya’nın tarihi kent merkezi içindeki konakta bulunan beş oda Roma, Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet ve modern dönem temalarıyla tasarlanmış. Ayrıca konakta Fransızların kentte hüküm sürdüğü dönemde yurdumuzdan kaçırılan M.S. 5. yüzyıla ait Aslanlı Mozaiğin reprodüksiyonu da yer almış. Konağın kahve odası ise Antakyalıların yöreye özgü çifte kavrulmuş kahveyi içebildikleri bir oda olarak hazırlanmış.
Kitapta kentin kadim kültürünü anlatan 60 tarife yer verilmiş. Mezeler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemekler ve tatlıların yer aldığı kitapta Ege Mutfağına tanıdık gelen birbirinden lezzetli ve yapımı pratik çok sayıda tarif de yer alıyor.