Yaşarken, sahici ile kurmaca, sanal ile gerçek artık birbirine karışmaya başladı. Ortada bir kamera var diye mi böyleyiz, yoksa her an gözlemleniyoruz diye mi öyle davranıyoruz? Her hareketimiz birileri tarafından ölçülüyor, kategorize ediliyor ve bir yerlere kaydediliyor. Hatta 2020'den sonra Çin'de bir puanlamaya tabi olacak. Evet yanlış okumadınız, Çin Hükumeti, Black Mirror bölümü gibi bir yasal uygulama ile vatandaşlarına puanlama yapacak. Puanlama, vatandaşların hayatlarının birçok farklı noktasında yapılan incelemelere göre oluşacak. Yüksek puana sahip olmanın avantajları çok da fazla değilken düşük puana sahip vatandaşlar, çalışacakları iş, çocuklarının okuyacakları okul ve yaşayacakları ev konusunda bile cezalandırılabilecek. Ne garip ki bizler de bizleri etiketlemek isteyenlere yardımcı olmak için nefes alıyor gibiyiz... Sizce attığımız her adımı kaydetmiyor muyuz?
***
Peki davranışlarımız nasıl ölçülüyor? Arama motorlarında yaptığınız aramalar, tıkladığınız reklamlar, beğendiğiniz fotoğraflar, satın aldığınız ürünler, sosyal medyada yaptığınız paylaşımlarla... Tüm bunlar kimler için önem taşıyor? Bize farklı ürün satmak isteyen kişiler, iş için başvuru yaptığımız firmalar, anketörler, bilim insanları, hayallerimizi ve fikirlerimizi kullanmak isteyenler ya da bize uzaktan hayranlık veya öfke duyan birileri tarafından. Son olarak CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun attığı ya da atmadığı tweetler ile karşı karşıya kaldığı durumu hepimiz biliyoruz.
Sadece bu kadar mı? Elbette değil... iPhone X'in yüz tanıma teknolojisi kullandığını duymuşsunuzdur... Bu teknoloji çok yakında hayatımızı derinden etkileyecek. Yüzümüz kimliğimiz olacak. Önce akıllı telefonumuzu açmaya yarayacak, sonra banka hesaplarına girmemize, restoranlarda hesap ödememize, taksi çağırmamıza vs vs... Bunun arkasındaki teknoloji bizi sokakta bile takip edebilecek. Yüzünüzü bu kadar iyi tanıyabilen bir teknoloji sizin sokaktaki hareketlerinizi de tanıyacak. Davranışlarınıza göre sizi yine kategorize edecek. “The Economist”in hazırladığı rapora göre 2018’den itibaren pek çok alanda kimlik beyanı için yüzümüzü kullanmaya zorlanmaya başlayacağız. Hükumetler bunun için veritabanları oluşturmaya başladı bile... Sahi siz kimliğinizi yenilemiş miydiniz?
Ama yine de aklım karışık... Bugün verdiğiniz kararlarla 5 yıl önce verdikleriniz ne kadar aynı olabilir?
***
Bu yıl gösterime giren Avustralya yapımı “Other Life / Diğer Hayat” adlı film, yaşamın bize sunduğu seçenekleri teknoloji sayesinde artırdığımızda nelerle karşılaşabileceğimiz konusuna mercek tutuyor. Kelley Eskridge’nin SOLITAIRE isimli kitabına göre uyarlanan filmde, bir biyolojik yazılım ile farklı deneyimler kazanılması sağlanıyor. Diyelim ki Alplerde kayak yapmak istiyorsunuz. Gözünüze damlatılan bir damla ile bu deneyimi gerçekmiş gibi yaşıyorsunuz. Bu tecrübe böylece anılarınız arasına katılıyor. Gerçek olmayan bir durum yaşandığı için “-miş” eki kulandım. Aynı birçoğumuzun yaşadığı gibi, -miş gibi...
Sanki savaş kapımızda değilmiş gibi...
İşsizlik yokmuş gibi...
Ekonomide, eğitimde, sağlıkta her geçen gün kötüye gitmiyormuşuz gibi...
Yediğimiz birçok üründe domuz eti ve GDO yokmuş gibi...
Yaşıyoruz ya bize ne yapsalar müstahak... Belki bir gün “Diğer Hayat” filminde olduğu gibi kendi zihnimizdeki hücreden çıkar ve verdiğimiz kararları yeniden gözden geçiririz.