Vakıf, Budapeşte Radyosu’nda çalıştığı yıllarda “Nâzım Hikmet’in şiirlerinin kendi sesinden kayıtlarının alınmasını sağlayanlar arasında yer alması ve ölümünün ardından da yazdığı kitaplarla Dünya Şairimizin anısının yaşatılmasına büyük katkıları olduğu” gerekçesiyle ödülü Gün Benderli’ye layık gördü.
Vakıf Başkanı Ali Galip Savaşır, Budapeşte’ye giderek ödül beratını Benderli’ye takdim etti. Benderli de, Nâzım,’ın
“Ne güzel şey hatırlamak seni; ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken…” dizelerini okuyarak teşekkür etti.
TKP’li Gün Benderli, 1940’lı yılların sonunda sol hareketlere, 28 yıla mahkum Nâzım Hikmet’in hapisten kurtarılması için yapılan gösteri ve faaliyetlere de aktif olarak katıldığı için Türkiye’den ayrılır.
Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde okurken de gittiği Berlin Gençlk Festivali’nde Nazım Hikmet ile tanışır. Nazım kendisine bir fotoğraf makinası hediye eder.
O günden sonra “Nazım Abisi” olur Benderli’nin.
Kendi ifadesiyle de, “Ömrünün sonuna kadar da öyle kalır”.
Viyana Barış Konferansı’nda da bir araya gelirler.
Nazım, Budapeşte ziyaretinde de “Seçilmiş Şiirler” kitabını “Her yerde, ince, yeşil bir selvi gibi karşıma çıkıp İstanbulumu gözümün önüne getiren kızım ve yoldaşım Gün’e. Nazım 1955, Budapeşte” yazıp imzalar.
Hukuk öğrenimi sürerken de -yine Nâzım Hikmet’in önerisiyle- Budapeşte Radyosu’nun yeni başlayan Türkçe yayınlarında editör-sunucu olarak çalışmak için Macaristan’a gelir Gün Benderli.
O zamandan beri araya giren kısa kesintilerin dışında Macaristan’da yaşamaktadır. Şöyle anlatır o günleri; “1953 yılının ilk haftalarında bir gün kendimi Budapeşte’de, Bródy Sándor sokağı 5-7 numaralı binanın kocaman ve ağır cümle kapısını içeriye doğru iterken görüyorum. Hiçbir zaman hayalini kurmadığım, belki de en az yetenekli olduğum alanda, Radyo Yayınlarında çalışmaya başlamışım. Otuz altı yıl sürdü bu iş. Macaristan’da rejim değişikliğinin gerçekleştiği 1989 yılının üstünden bir yıl geçtikten sonra, o zamanki yönetimin kepenkleri indirme kararını verdiği güne kadar…”
Eşi Necil Togay ve meslektaşı Yılmaz Gülen ile birlikte gerçekleştirdikleri çalışmalar sayesinde, Nâzım Hikmet’in kendi sesiyle okuduğu şiirlerin bugün hâlâ ulaşılabilen kayıtları arşivlendi. Kayıtlar, hem Türk hem dünya edebiyatının sesli mirası açısından paha biçilmezdir.
Radyodansonra Macar edebiyatının önemli isimlerinin eserlerini çevirir Benderli. Anılarını kaleme aldığı “Su Başında Durmuşuz” 2013’te, “Giderayak-Anılarımdaki Nazım Hikmet” de 2020’de yayımlanır. Kitapları; yalnızca kişisel anı değil, aynı zamanda -dönemsel tanıklık bakımından- kaynaktır.
xxxx
Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı,
29 Kasım 2019’da Rusya
Federasyonu’nun başkenti Moskova’da kuruldu.
Başkanlığını yakın dostumuz Ali Galip Savaşır’ın yaptığı vakıf, "Dünya Şairimiz" Nâzım Hikmet’i -yeni kuşaklara tanıtmak ve anısını yaşatmak- adına çeşitli faaliyetler
ve etkinlikler düzenlemekte, tüm dünya halklarının ortak ve evrensel bir değeri olan Nâzım’ın mirasını her zaman canlı tutmayı hedeflemekte.
Vakıf, her yıl Nâzım’ın ölüm yılında anma etkinlikleri düzenler ve adına da ‘’Dostluk Ödülü’’ vermekte.
Bugüne dek ödül alanları paylaşırsak;
Svetlana Uturgauri (2014), Ataol Behramoğlu (2015), Mihail Meyer (2015), Zülfü Livaneli (2016), Natalya Ulçenko (2016), Marina Karlova (2017), Rutkay Aziz (2017),
Genco Erkal (2018), Arif Melikov (2018), Dmitriy Vasilyev (2019), Edip Akbayram (2019), Hıfzı Topuz (2020), Kazan Tatar Devlet Genç İzleyiciler Tiyatrosu (2020), Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü (2021), Maria Repenkova (2022), Zeynep Oral ve Anna Stepanova (2023), Aleksandra Valeryevna İlyina (2024)
**
Bu yıl, Moskova Nâzım Hikmet Vakfı Dostluk Ödülü’nün sahibi, Budapeşte Radyosu’nda çalıştığı yıllarda Nâzım Hikmet’in şiirlerinin kendi sesinden kayıtlarının alınmasını sağlayanlar arasında yer alan ve ölümünün ardından yazdığı kitaplarla Nâzım Hikmet’in anısının yaşatılmasına büyük katkıları olan Gün Benderli oldu.
Vakıf Başkanı Ali Galip Savaşır, Budapeşte’ye gitti, Gün Benderli ile bir araya
geldi ve kendisine ödül beratını takdim etti.
Birlikte 62 yıl önce 3 Haziran’da (bugün) aramızdan ayrılan Nâzım’a dair uzun sohbet gerçekleştirdikleri bu buluşma, Benderli’nin kendi anlatımından anılar ve merak edilenlerin yanıtlandığı bir röportaj olarak da kayıt altına alındı.
(Benderli, buluşma sırasında bana da “Giderayak’’ı imzalayıp Başkan Savaşır aracılığıyla göndermiş, sağ olsun.)
“Nâzım Abi hakkında çok şey söylendi, söyleniyor.
Birçokları onun hayatında, kendi siyasi görüşlerine destek olabilecek bir duruş, bir söz, bir ses arıyor ve bunları tartışma konusu yapmaya çalışıyor ve yapıyor.
Kimileri Atatürkçü Nâzım Hikmet, kimileri için komünist Nâzım Hikmet.
Kimileri için Stalinist Nâzım Hikmet, kimileri için Leninist Nâzım.
Ben ‘İnsan Nâzım Hikmet’ diyorum.
Yanlışlarıyla, doğrularıyla, inançlarıyla,
tutkularıyla, gücüyle, zayıflığıyla İnsan.
Şair, yazar, devrimci, cesur, korkak, işçi, paşa torunu.
Hepsi birden…”
(Gün Benderli-Giderayak, İletişim Yayınları-2020)
POSTACI
Çocukken postacı olmak isterdim.
Muradıma, Macaristan'da erdim, ellisinde.
Çantamda bahar.
Çantamda Tuna'nın pırıltısıyla, kuş cıvıltısıyla
taze çimen kokusuyla dolu mektuplar.
Moskova'ya Budapeşte'den, çocukların çocuklara mektupları.
"Moskova'da mektupları birer birer
kendim dağıtırım adreslerine.
Yalnız Memedimin mektubunu götüremem yerine,
hattâ yollıyamam.
Nâzım'ın oğlu, haramiler kesmiş yolu, mektubumu vermezler."
(Budapeşte, 1954)
GİDERAYAK
Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak,
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak.
(Haziran, 1959)