Seçimlere kaldı üç gün. Geldik son viraja. Bu yerel seçim ile birlikte birçok denge değişecek. Ama artık bitsin bu seçim kaosu.
Zaten yeterince zor hayatlarımızda kimin nereyi kazanacağının kaosundan bıktık.
Günlük dertlerimiz bize yetip artıyor bile. Mesela geçen günlerde önümüze çıkan o mide bulandıran haberler, başka bir yerde şahit olduğumuz hayvana uygulanan şiddet dolu görüntüler, bir kadının sokak ortasında darp edilmesi ya da öldürülmesi. Basit bir futbol maçında bile birbirine öldüresiye zarar veren insanlar. Neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyor ülke. Siyasetinden sosyal hayatına tam bir çürümüşlük. Bu kadar umutsuz olma diyor çevremdekiler. Yazıyı başladığımda görmemiştim sosyal medyaya düşen görüntüleri. Sokak ortasında kendisinden boşanmak isteyen karısını vurup, başında bekliyor ölene kadar. Ve etrafından geçenleri tehdit ediyor. Bu ülke tam olarak böyle bir yoldu işte. Herhangi bir anda, hiçbir sebep yokken ölebilirsin. Sonra o katil pişmanım der, takım elbise giyer ve serbest kalır.
Mümkün mü?
Bu ülkenin eski günlerini bilip, bugünlere kahrolmamak mümkün mü?
Oy kullanmayacaklar doğru mu yapıyor?
Seçime kalan son günlerin bir diğer konusu ise oy kullanmayacak olanlar. Evet bu yerel seçimde yılların biriken hayal kırıklığı sonucu sandığa gitmeyecek birçok kişi var.
Bir kesim sandığa gidilip her kime olursa olsun oy kullanılmasından yana, diğer bir kısım ise vatandaşlık görevini bugüne kadar yapmış olmaktan ve sonuçlarından mutsuz, oy kullanmamakta kararlı. Birçok dengenin değişeceği bu seçimde bakalım neler olacak. Ve oy kullanmamanın sonuçları neler doğuracak hep birlikte göreceğiz.
Şiddeti meşrulaştırıyorlar
Bir diğer sıkıntılı konumuz ise hayatımızın her yerini kaplamış olan diziler. Öyle çok yerli dizi çekiliyor ve yayımlanıyor ki, seçenekler uçsuz bucaksız. Ama hepsi şiddet dolu. Sürekli ihanet, yasak ilişki, şiddet, sevgisizliğin ya da her türlü yalanın pompalandığı bu diziler evet hepimize örnek oluyor. Yeni gelen nesile, çocuklara, içinde bu duyguları barındıran herkese örnek oluyor, cesaret veriyor. Tam olarak istenilen düzeye geldik aslında. Okumayan, araştırmayan, bilmeyen, gezemeyen, mutsuz insanlar olduk. Gün geçtikçe artarak devam ediyor bu çürüme.
Tam da bu yüzden alıp başımı gidesim var, kimsenin olmadığı bir yere. Kendimi güvende hissedip, tüm bu kaostan uzak kalmak tek isteğim.
Neresinden nasıl düzeltilebiliriz bilmiyorum. Ama seçim vaatleri içinde öncelikle bu olmalı. Öncelikle hepimizin akıl sağlığını iyileştirip, güvenle yaşayabileceğimiz bir alan yaratılacağının sözünü vermeli ve uygulamalı tüm siyasiler.