Yılbaşlarında ağaç süslemenin bir “Hıristiytan” geleneği olduğunu zannedenler fena halde yanılıyorlar. Noel ağacı bir Hıristiyan geleneği olmadığı gibi batı kültürleri ile de alakası olmayan bir gelenek. Sonradan alıp kullanmış olmaları bu geleneğin onlara ait olduğunu da göstermez.
Aslında ağaç süsleme geleneğinin kökenleri neredeyse M.Ö. dörtbinlere, hatta beşbinlere kadar uzanıyor. Aslında ağaç süslenmiyor, ama üzerine asılan, altına konulan hediyelerle süslü gibi görünüyor.
İşin aslı şu. Herkesin bildiği gibi 21 Aralık gün ile gecenin birbirine eşitlendiği bir tarih.Yani Ekinoks günü. Eski kültürlerde bu tarih günün gecelere galebe çalmasını, ışığın karanlıkları tekrar yenerek dünyaya daha aydınlık günleri muştulamasını ifade ediyor. İşte bu güzel olay Ural Altay Türkleri tarafından “NARGUDAN” adı verilen bir şenlikle kutlanıyor. Bu şenliklerin tam merkezinde ise hayat kaynağı olduğu düşünülen bir Akçam ağacı yer alıyor. Akçam ağacı süsleniyor, püsleniyor ve onun etrafında toplanan insanlar bir sonraki yıl tekrar karanlıklardan kurtulmak dileği ile o ağacın altına tanrılar için hazırladıkları hediyeleri koyuyorlar.
İşte, bazı kendini bilmezlerin Hıristiyanların ibadetleri ile eşleştirdikleri yılbaşı ağacının hikayesi bu.
HIRİSTİYANLIKTAN BİNLERCE YIL ÖNCE BAŞLAMIŞ VE YAYILMIŞ BİR TÜRK GELENEĞİ.
Tarihi kaynaklara bakıldığında, Noel Yortusu’nda kullanılan Noel ağacı ise ilk defa 1521 veya 1605’de Almanya’da ortaya çıktı. Almanlar ilk olarak Ren Nehri kıyılarında Cennet Ağacı’nı temsil eden köknar ağacını ışıklar, meyveler ve parlak süslerle donattılar. Geleneğin Fransız İhtilali’nden sonra Amerika’ya ulaştığı belirtiliyor. 1800’lerin başında İskandinav ülkelerinde yayıldıktan sonra, 1840 tarihinde İngiltere ve Fransa’da da çam süsleme geleneği başladı. Yani Bizden çoook sonra.
Eski Türklerde orta Asyada başlayan bu gelenek aslında Anadoluda da hiç kaybolmadan da devam etmiş. Olur olmaz her şeye kulp takanlar, biraz Anadolu'yu bilseler, biraz okusalar, bolluğu, bereketi ve yardımlaşmayı sembolize eden “NAHIL” geleneğimizle karşılaşacaklar.
Anadolu'nun birçok yerinde hala, düğünlerde derneklerde, çağrılı konukların getirdikleri hediyeleri astıkları yada altına koydukları bir ağacın veya ağaca benzetilen bir objenin olduğunu görecekler.
Nahıl, Osmanlı kültüründe de var. Osmanlı saraylarının içinde, koridorlarda, saray bahçelerinde üzerlerinde rengarenk şekillerin yer aldığı nahılların bulunduğu birçok tarihçi tarafından ifade edilmektedir. Diğer taraftan, yine Osmanlıda birçok müjdeli olay öncesi ve sonrasında devasa nahılların hazırlanarak İstanbul'un çeşitli meydanlarına konulduğu da söylenmektedir.
Arapça'da “Hurma Ağacı“ anlamına gelen nahıllar, birçok kültürde mevsim dönümlerinin, baharın gelişinin, bolluk ve bereketin başlamasının habercisi olarak kullanılırken, Osmanlı'da da özellikle şehzadelerin doğumu, savaşların kazanılması gibi olayların kamuya müjdelenmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Akçamı ile, Nahılı ile bundan sonra bir başka yazıda sizlere yazmayı planladığım Noel Babanın babası Türk toplumlarının Ayaz Ata’sı ile birçok şey aslında bizim. Ağaç süsleyenlere kızmayın, onlar batıyı taklit etmiyor. Bizim olanı tekrarlıyor.
Yılbaşı geliyor. Birkaç gün sonra günler tekrar uzamaya başlayacak. Aydınlıklar, karanlıkları yenecek. Günlerimiz ışıl ışıl olacak, topraklarımıza bolluk, bereket yağacak. Bu güzellikleri, bu müjdeli gündönümünü birbirimize güzel sözler söyleyerek kutlayalım. Hayatın kaynağı olan Akçam ağacının altına birbirimiz için hediyeler koyalım.
Yetmedi mi bir yıldır didiştiğimiz. Yeni yıl geliyor. Kalan onbeşgünde geçtiğimiz yılın bir muhasebesini yapalım. Yeni yılda daha sevecen, daha toleranslı, daha dost canlısı, daha birlikte, daha bütün olalım.