Türk futbolu her geçen yıl, her geçen sezon, her geçen hafta, her oynanan maç maalesef sürekli kan kaybediyor..
Bunun en büyük sebebi ne derseniz;
Başıbozukluk..
Bu durumun bundan önceki Mehmet Büyükekşi yönetiminden kaynaklandığını sanmıştık ancak değilmiş..
Birilerinin sürekli gündeme getirdiği ama tam olarak ne olduğunu kimsenin anlayamadığı "Yapı" gerçekten de futbolumuzun içine çöreklenmiş galiba..
Ancak benim hissettiğim o "yapı" ne geçen yıl "Şampiyonluğumuz engellenecek" deyip sonra şampiyon olunca "saf"a yatanların "yapı"sı..
Ne de "10 yıldır yapmadılar, yine şampiyonluğumuz engellenecek" diyenlerin "yapı"sı..
Ben "yapı"nın varlığını başka taraflarda hissediyorum..
Bu hafta 3. Ligde zirve mücadelesi veren bir takımın başkanı, kendisine şike teklif edildiğini iddia ediyor;
Gazetelerde doğru dürüst bir haber yok, TFF'nin sitesine giriyorum bir bilgilendirme falan var mı diye, ne gezer..
Yani bu iddia hem ortaya atanı, hem rakibini, hem de hakemi zan altında bırakıyor, kimseden "tık" yok..
Özellikle alt liglerde öyle aman aman anormal sonuçlara rastlanmasa da; daha ilk devre bitmeden birden çok teknik adam değişikleri yaşanıyor, şaşıran ya da "neden?" diye soran yok..
Avrupanın önemli kulüpleri gelir-gider dengesizliği yüzünden küme düşürülüp yıldızlarını elden çıkarırken, bizimkilerin umarsızca saçtığı euroları dikkate alacak bir makam ara ki, bulasın..
Bazı hakemler her hafta acayip kararlarına rağmen yine görev alırken, bazısı ilk hatasında giyotine gidiyor sebebini bilen yok...
İşte bütün bunları alt alta koyunca insanın aklına bu "yapı" konusunda "acaba" sorusu gelmiyor mu?..
* * *
Nadir de olsa futbolumuzda şık hareketler de oluyor elbette.. Tıpkı Fenerbahçe-Başakşehir maçında Ba'nın gördüğü kırmızı kart sonrası yaşananlar gibi.
Öncelikle Dzeko, yediği kafaya, alnında süzülen kana rağmen ayakta kalarak nasıl büyük futbolcu olunduğunu, en küçük harekette yerlerde çırpınan meslektaşlarına adeta ders vererek gösterdi.
Sonrasında da Başakşehirli Ousseynou Ba; maçta biranlık sinirle gördüğü kırmızı kartın ardından hem rakip oyuncudan, hem de kendi camiasından özür dileyerek bir anlamda kendini affettirdi..
Futbolumuzu bir kaç adım da olsa ileri ileri taşımak için bu örnekleri çoğaltmaya o kadar ihtiyacımız var ki...