Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazıda Alman bilim insanı bakteriyolog Paul Ehrlich’in bir sözüne denk geldim. Şöyle diyor Ehrlich:
“Doğa insan olmadan da yaşar; ama insan doğa yok olduktan sonra yaşayamaz.”
Bir süre durup düşününce bu sözün ağırlığını ve derinliğini daha iyi algılıyorsunuz…
Bitkisiyle, hayvanıyla, böceğiyle, taşıyla, toprağıyla her varlığın bir varoluş sebebi var. Karıncadan arıya, aslandan kurbağaya, planktondan balinaya, gereksiz sanıp yolduğumuz otlardan ağaca, her şey doğanın eşsiz bir dengede devamlılığını sağlamak için var.
Bu nedenle de bir türün yok oluşu başka türleri de olumsuz etkileyerek domino etkisi yaratıyor. Denge bozuluyor.
***
Peki, modern dünyayı yaratan ve yapay ama kendince konforlu bir yaşam kuran insan olmasa ne olurdu?
Dünya dönmeye devam ederdi.
Doğa varlığını sürdürürdü.
Bozduğumuz, kirlettiğimiz, değiştirdiğimiz ekosistem biz gittikten bir süre sonra yeniden dengeye otururdu.
Beton kırıklarının arasından bitkiler filizlenir, nesli tükendi sandığımız türler yeniden ürerdi.
Hava zamanla temizlenirdi.
Bu liste uzar da gider…
Özetle, insan olmasa doğa yaşamaya devam ederdi. Hem de harika bir yaşam sürerdi.
Ya biz? Doğa olmadan teknoloji bizi nereye kadar götürebilir?
***
Mesela bilim-kurgu filmlerdeki gibi atmosferimiz tamamen kirlendiği için fanusların içinde mi yaşamımızı sürdüreceğiz?
Yemek yerine haplarla mı besleneceğiz?
Gelecekte hayvanlar bir zamanlar var olmuş mitler gibi mi algılanacak?
Küresel ısınmayı engelleyemediğimiz için doğa öldüğünde, kendi neslimizin yavaş ama acılı bir şekilde tükenişini mi izleyeceğiz?
Denizler arıtılamayacak kadar kirlendiğinde, göller tamamen çekildiğinde, toprak kuruduğunda ve biz bir damla suya muhtaç kaldığımızda ne yapacağız?
Rayından çıkarttığımız doğa bize savaş açtığında, modern silahlarımız, duvarlarımız, kalkanlarımız yetecek mi?
Doğanın tükendiği bir dünyada insan ne kadar süre daha varlığını sürdürebilir ki?
***
“Böyle bir gelecek asla gelmez” diyerek kendimizi avutabiliriz. Ya da bencilce “ben ve benim çocuğum nasıl olsa o günleri görmeyiz” diye düşünebiliriz.
Ya daha sonraki nesiller?
İnsan, Sanayi Devrimi’nden bu yana hızlandırılmış şekilde dünyanın korkunç geleceğini hazırlıyor. Bu durumda ama az ama çok hepimizin katkısı var!
İyi haber; geri döndürülemeyecek noktaya henüz gelmedik.
Kötü haber; uykumuz çok ağır ve şimdilik rahatımız yerinde!
***
Sosyal Medyadan İnciler: Plastik tüketirken iki kere düşünün!
Sosyal medyada severek takip ettiğim İrlandalı gezgin ve doğasever Allan Dixon’ın son paylaşımı Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyada yaşanan bir soruna dikkat çekmiş. Genelde gülümseten paylaşımları ile bilinen Dixon bu kez plastik kirliliğinin bir sonucu olarak ölen deniz kamplumbağalarını gündeme getirerek 500 binin üzerinde takipçisine çağrı yapmış. İşte Dixon’un çağrısı:
“Plastik sorununu acilen çözmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir bir ekonomi için buna uygun ürünler üretip, tüketmeliyiz.
Bu yeşil deniz kaplumbağasını ve diğer iki kaplumbağayı Avustralya'da bir kumsalda bulmak yürek parçalayıcı... Plastikler okyanuslara atılıyor ve deniz hayvanları da bunları yiyecek zannediyor. Fazla plastik yediklerinde veya bağırsaklarında biriken plastikten zehirlenerek ölüyorlar.
Tek bir plastik parçası bile bir kaplumbağayı öldürebilir! 40 yıl önce bu, duyulmamış bir şeydi. Şimdi ise her yıl binlerce kaplumbağa veya deniz hayvanı bizim attığımız plastikleri yedikleri için ölüyor.
Günümüzde karaya vuran deniz hayvanlarında eğer herhangi bir kesik veya darbe yoksa, ölüm nedeni plastik yutma veya plastik parçalarına (balıkçı ağları) dolanarak boğulma oluyor.
Lütfen tüketici olarak plastik içeren ürünleri satın alırken doğru tercihler yapın ve plastikleri doğru şekilde imha ettiğinizden emin olun. Kaplumbağalar ve her bir deniz hayvanı size güveniyor.”
***
Kimi Takip Etsek?
Quokka ya da Türkçesiyle “kısakuyruklu kanguru” Avustralya’ya özgü dünya tatlısı bir hayvan. Bu hafta size takip önerim de birbirinden sevimli Quokka fotoğraflarını ve videolarını bulabileceğiniz bir hesap. 112 bin kişinin takip ettiği Quokkahub, kısakuyruklu kanguruların dünyanın en mutlu hayvanları olduğunu iddia ediyor. Bu iddianın doğruluğunu öğrenmek isterseniz siz de Instagram’dan bu hesabı takibe alabilirsiniz.
***
Haftanın Karesi
Haftanın Karesi’nde karne zamanı:
Poz verme: 100
Zamanlama: 100
Sevimlilik: 1000
Fotoğraf: @hajime7212/Instagram