Tuhaf şeyler oluyor ana muhalefet partisinde. Hafta sonunda kurultayları var. Genel Başkan değişikliği beklenmiyor. Bütün kapışma Parti Meclisi için. Ne değişecek ki? Partiyi iktidara taşıyabilecek nitelikteki kişileri kadrolarda görebilecek miyiz?

Partide emperyalizm karşıtı Atatürk milliyetçiliğini yerden yere vuran kişiler hala cirit atıyor. Atatürk'ün resmini odasından kaldırıp “Yeni bir şeyler söylemek lazım” diyen milletvekilinin kimliği hala açıklanmadı. Bu konuda herhangi bir işlem yapılmaması da ilgi çekici bir ayrıntı. Anayasa mahkemesi ve diğer yargı kararlarına karşın Cuma Genelgesi'ne bir tepki gösterilmemesi de parti tabanının gözünden kaçmıyor. Ayrıca “Olmasaydı da olurduk”, “Zulüm bitti”, “Rahmetle anamıyoruz seni Paşam” gibi söylemleri olan Atatürk düşmanı bir kişinin, ölümünden sonra taziye amacıyla da olsa CHP Genel Başkanınca aranması, Atatürk'ün kurduğu partinin geldiği yeri ortaya koyuyor.

Hala Kaçaksaray'ın gündeminin peşinden gidiyorlar. Halkla ilişkilerini koparmışlar. Demokratikleşme, terörün önlenmesi , temel hak ve özgürlükler, perişan ekonomi, yoksulluk, dış politikadaki yanlışlıkları halka anlatamıyorlar. Türkiye'nin nasıl bir kafa tarafından yönetildiğini izah edemiyorlar. Parti tabanını, sivil toplum örgütlerini yanlarına alıp her türlü demokratik hak ve yöntemlerle meydanları doldurarak, halkın tepkisini yurt sathına yaymak akıllarına gelmiyor.

Yeni bir şeyler söylemek lazım” diyen milletvekiline sormak lazım. Partinin kimliğini, varlığını ve hatta tarihini mi inkar etmek istiyorsunuz? Sol kimlikten ne kadar uzaklaştığınızın, AKP'nin oylarını artırmaya ne kadar katkı sağladığınızın bilincinde misiniz? Türkiye'ye demokrasiyi getiren, ancak bugün iktidar hedefinden uzaklaşan, etkin bir muhalefet bile yapamayan bir partiye dönüştüğünüzün farkında mısınız?

Neyi değiştireceksiniz Kurultay'da. İçinizden yeni bir Ecevit çıkaramadıktan sonra, dağlara taşlara “Karaoğlan” yazdıramadıktan sonra, meydanlarda, köylerde, fabrikalarda halkla buluşamadıktan sonra neyi değiştireceksiniz?

***

Yazımı yazarken İstanbul Sultanahmet'deki patlamayla kahrolduk. Sultanahmet İstanbul'un misafir odası, Türkiye turizminin de kalbi olarak bilinir. Orada birisi hapşırsa, Türk turizmi nezle olur. Rus uçağının düşürülmesinden sonra Rus turistlerin boykotu, Suriye olayları, IŞİD ve PKK terörü turizmi böylesine olumsuz etkilerken, Sultanahmet'de 10 kişinin ölümüne yol açan bu patlama, turizmin, dolayısıyla ekonominin sırtına saplanan bir hançerdir.

Aslında o bölge, güvenlik önlemlerinin en üst düzeyde alındığı, hem sivil hem de resmi güvenlik görevlilerince 24 saat koruma altında olan bir alandır. Umarız herhangi bir güvenlik zaafı yaşanmamıştır.