19 Şubat akşamı, Adnan Saygun Konser Salonunu dolduran İzmirli sanatseverler, müzik dinleme zevklerini ve heyecanlarını doruğa çıkaran Signum Quartet!i izlemenin mutluluğunu yaşadılar. Bu sene 35. yılını kutlayan Festspiele Mecklenburg Vorpommern, Almanya'nın en önemli festivallerinden birisidir ve bu grup, festivalde 'en iyi grup' ödülünü almıştı.
Grup, 2006 yılında Köln'de,Blaz Kemperle,Jacopo Taddei,Alan Luzar ve Aram Poghasyan tarafından kurulmuş.Üyeler Köln dahil Paris ve Viyana'da eğitimlerini tamamlamışlar ve ilham aldıkları grup ve sanatçılar olarak Artemis Quartet,Quatuar Ebene ve Takacs-Nagy'yi anıyorlar. Asıl çıkışlarını 2013 yılında New York'un ünlü konser salonu Carnegie Hall'daki performansları ile gerçekleştirmişler. Ardından Berlin ve Lugano'da hayran kitlelerini arttırmışlar. O dönemde, Avrupa Konser Organizasyonları Birliğinin (ECHO) yükselen yıldızlar (rising stars) ödülünü almaları da kimseyi şaşırtmamış. Her sene Elbphilharmonie Hamburg'dan Barbican Centre London'a, Konzerthaus Vienna'dan Gulbenkian Lizbon'a dünyanın en ünlü ve prestijli salon ve festivallerinde yoğun bir programa sahipler. Onların sırları ve belki de dinleyicilerini cezbeden müzik anlayışları, hiç sıkılmadıkları deneysel arayışları. Bir yandan klasik müzik notalarına demir atarken, bir diğer bölümde daha önce hiç duyulmamış mecraların seslerinin ilginç tınılarına kulak misafiri olabiliyorsuınuz. Bu da tüm izleyicide merakla karışık bir tükenmeyen ilgiye yol açıyor.
İzmirliler, bu grubu,Olten Sanat Vakfının 2024-2025 Konser Sezonu kapsamında dinleme imkanı buldu.Vakıf, Fatma ve Ceyhan Olten tarafından 2013 yılında kuruldu.Kendilerini sıradan bir müzik dinleyicisi ve sanatsever olarak niteleyen Olten'leri, bir orkestra kurmaya iten motivasyon,yaşadıkları toplum olan İzmir'e en büyük katkının sanata destek olmak ile gerçekleşebileceğine dair inançları olmuş.
Öncelik olarak da genç ve yetenekli sanatçılar için bir yandan iş agorası yaratılırken diğer yandan onları, yurtdışı dahil bir eğitim ekosisteminin içine alarak, müziğin evrensel olduğu kadar yüksek entelektüel standartlarının kalibresi içinde meslek yaşamlarına devam etme imkanı içinde olmalarını sağlamayı hedeflemişler ..Elbette bu amaçlar gerçekleşirken, bu projenin hayat bulduğu kent olan İzmir'e, Olten Fiarmoni Orkestrasının konserleri, sanatsal çıktılar ve performanslar olarak biz izleyiciler için bulunmaz nimet olarak ruhlarımızı besliyor.
Olten Filarmoni'nin ilk resmi sezonu 2014-2015 yılında idi. Günümüze kadar aralıksız sürmekte. Ünlü Alman BR Klassik Televizyonu dahil pek çok müzik programlarında, kuruluş öyküsü ve felsefesi yayınlanmış olan Olten Flarmoni,artık sadece ülkemizde değil dünyada da bilinen bir orkestra kimliğine kavuşmuş durumda. Nitekim, iki yıl önce İspanya'da yedincisi düzenlenen Fuerteventura Opera Festivali ve geçen yıl da Amsterdam Het Consertgebouw gibi dünyanın en saygın konser salonlarından davet almış ve İzmir'in yeteneklerini İspanyol ve Hollandalı müzikseverlere göstermişti.
2013 yılından bu yana pek çok virtüözü ve grubu İzmir'de ağırlayarak sanatseverlerle buluşturan Olten Sanat Vakfının, bu sezonda Signum Quartete dışında konuk ettiği solist ve şeflerden bazıları şunlar;
Şef İbrahim Yazıcı,Şef Jurjen Hembel,Şef Dario Magellari ,Şef Cem Mansur,Olga Scheps(solist,piyano),Hyung Ki Joo(solist,piyano),Julien Beaudiment(solist,flüt), Bomsori Kim(solist,keman) ve Nils Landgren(solist,trambon).Ayrıca,bu ayın 24'ünde Kemal ve Latife isimli danslı gösteri yapıldı.Şef Tolga Taviş'in yönetiminde, Burcu Sürmeli Borovalı tarafından koreografisi yapılan eserde İzmir Devlet Opera ve Bale sanatçıları rol aldı. Devlet Opera ve Bale Genel Müdürü Tan Sağtürk de sanatçıları destek için salonda idi. Cemal Necip Gürel'e ait metni Hakan Gerçek seslendirdi.
İzmirli sanatseverler olarak, bu muazzam yetenekleri bizlerle buluşturan Fatma ve Ceyhun Olten'e teşekkürlerimizi iletirken, yazımızı Sayın Ceyhun Olten'in 'eğer hayatımızda sanat olmasa idi ne eksik olurdu?' sorusuna verdiği yanıt ile noktalayalım;
''Picasso'nun resimlerini izlemek, Dostoyevski'yi okumak, Mozart ya da Chopin'i dinlemek ne işimize yaradı? Sanat, basitçe soylu ruhun devinimi ve derin felsefi bilginin sentezidir. Bir yandan somut toplumsal olaylar için ayna görevi görürken, diğer taraftan da ruhumuzun ve duyularımızın anlamlandıramadığı soyut perspektifi somutlaştırabilmemize yardım eder. Böylece insanlık, tanrılara isyankar Prometheus ile akılı, William Shakespeare'in Hamlet karakteri ile iradeyi, Rodrigo'nun unutulmaz gitar konçertosu ile kardeşlik, sevgi ve özgürlüğü, Mozart'ın sihirli flütü ile hoşgörüyü ve Dimitri Shostakovich'in Leningrad Senfonisi ile umudu kadim bilincine nakşeder''....
Olten Filarmoni'nin bu sezonki programı 19 Mart,16 Nisan ve 21 Mayıs konserleri ile sona erecek. Müzik tutkunu okuyucularım için programı paylaşıyorum:
19 Mart.Şef Cem Mansur,Solist Julien Beaudiment;16 Nisan Şef Jurien Hembel,Solist Bomsori Kim;21 Mayıs Şef Jurjen Hembel, Solist Nils Landgren.. Bu arada ünlü Hollandalı şef Jurjen Hembel'in bu sene Olten Filarmoni'nin müzik direktörü olduğunu da ilave edelim.