'Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az önceki andır.' Böyle demiş ünlü Fransız edebiyatçısı Victor Hugo yaklaşık yüzelli yıl önce.
104 yıl önce de yurdumuz gecenin en karanlık anını yaşarken, şafağın çok yakın olduğunu gören bir kahramanı vardı bu güzel ülkenin.
Karanlıklar içindeydik. Çanakkale'den Kars'a, Afyon'dan Maraş'a, İzmir'den İstanbul'a yurdun dört bir yanı emperyalist çizmelerinin altında inim-inim inlemekte. Yetmedi padişah destekli ayaklanıcılar her türlü ihanetin peşinde. Şeyhülislam Dürizade'nin fetvaları etrafa yayılırken İngiliz ajanların altınlarını yutan hainler Bolu'da, Adapazarı’nda, Düzce'de, Hendek'te, Gerede'de yalanlarla, iftiralarla ayaklanıp halkı etkilemekte.
21 Nisan 1920'de Gerede'deki ayaklanıcıların top sesleri Ankara'dan duyulmakta...
Çanakkale'de, Sina çöllerinde, Kafkas cephesinde ağır kayıplar veren ordu bitkin durumda.
***
Bu karanlık ortamda Ankara'ya gelen gazeteci Yunus Nadi, Mustafa Kemal'le görüşmekte;
-Paşam ülke işgal altında, halk perişan. Her şeyden önce orduyu kurmamız lazım. Meclis'i kurmakla zaman kaybetmeyin. Meclis'i daha sonra kurabiliriz.
Paşa'nın kaşları çatılır. Yerinden doğrulur, sesini yükseltir;
-Olmaz efendim, olmaz! Her iş yasal olmalıdır. Ulus işlerinde yasallık ancak ulusal kararlara dayanmakla, ulusun genel eğilimine tercüman olmakla olanaklıdır. Öncelikle Meclis, sonra Ordu... Orduyu yapacak olan ulus ve ona vekaleten Meclis'tir. Çünkü ordu demek yüzbinlerce insan ve milyonlarca servet demektir. Buna iki-üç kişi karar veremez. Bunu ancak ulusun karar ve kabulü meydana çıkarabilir...
***
Mustafa Kemal şafağın ilk ışıklarının Meclis'in oluşturulmasında olduğunu görmüştü. 23 Nisan 1920'de açılan Meclis şafağın habercisi olacaktı. Meclisin en yaşlı üyesi Sinop Mebusu Şerif Bey'in açış konuşması kurtuluşun bir müjdecisiydi;
''-Bu yüksek meclisin başkanı olarak ve Tanrının yardımıyla ulusumuzun iç ve dış bağımsızlığı içinde kaderini kendi eline alarak yönetmeye başladığını bütün dünyaya bidirerek Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum.''
En karanlık dönemlerde ışığı görme umudunu hiç yitirmeyen büyük kurtarıcı Mustafa Kemal de Meclis'in açılmasından sonra yaptığı açıklamada tarihe not düşmekteydi;
''-Artık yurdun alın yazısına yüksek meclisimiz el koymuştur.Bundan sonra bu yolda yapılacak işleri ancak yüce meclisimizin vereceği kararlar yerine getirecektir.''
Aradan 104 yıl geçti. Hatırlayın son yıllardaki Meclis çalışmalarını; muhalefetin reddedilen, kabul edilmeyen araştırma önergelerini, yasa tekliflerini, Meclis'in çalıştırılmama çabalarını. Ayrıca bakın son bir yılın Resmi Gazetesi'ne; çıkarılan yasaların kararnamelerdeki ibretlik oranını göreceksiniz...