Yılbaşından bu yana İzmir'de alışmış olduğumuzun dışında bir kış geçiriyoruz. Çarşamba gecesi İzmir'in merkezinde hava sıcaklığı -7 dereceye kadar düştü. Son 51 yılın en soğuk gecesini yaşadık. Genelde kış mevsimini 0 dereceyi bile görmeden atlatan İzimirliler olarak bir parça soğuk şoku yaşadık sayılır.
Haftalardır evden çıkarken -lahana misali- kat kat giyiniyorum. Genelde kışa girerken çıkardığım ancak pek de kullanmadığım bere, atkı ve hatta deri eldivenler 10 gündür olmazsa olmazlarım. Önceki gün sabah işe giderken her zaman geçtiğim sokakta gördüğüm manzara bugünkü yazıya ilham verdi. Bodur, yapraklarını dökmüş, iki tane ince dalı olan küçük bir ağacın çıplak dalına tünemiş tombulca bir kedicik gördüm. Manzara ilk bakışta komikti. Ancak sonra anladım ki sokağın beton zemini öylesine soğuktuki kedi çareyi ağaç dalına tünemekte bulmuştu.


* * *



Çoğu insan kedi ve köpeklerin üşümediğini sanır. Hayvanlar doğada yaşamaya, hayatta kalmaya uygun yaratılmışlardır. Kışın çoğu hayvanın derialtı yağ dokusu kalınlaşır, kürkleri sıklaşır. Ancak bu hayvanların asla üşümediği anlamına gelmiyor. Karlı bölgelerde bir köpeğin 17 saat, bir kedinin ise 6 saat aç kalması halinde donarak öldüğünü biliyor muydunuz?
Mesela kedileri ele alalım. Kedilerin üşümeye başladıkları sıcaklık 20-22 derecedir. Bu sıcaklığın altında uzun süre kalan kedi, tıpkı insanlar gibi üşütüp hastalanabilir. Sokak kedileri, kendilerine kısmen korunaklı bir yer bularak, soğuk zeminlere direkt temas etmekten kaçınarak veya birbirlerine sokularak vücut ısılarını korumaya çalışırlar. Kedilerin araba motorlarına ya da kaputların içine girdikleri de sık sık görülür. Ancak sokaktaki hayvanlar soğuktan korunmak için en başta enerjiye ihtiyaç duyarlar. Yani, yeterli ve iyi beslenmek zorundadırlar. Yeterli beslenmeyen ve korunaklı bir yer bulamayan sokak kedileri, hipotermi sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Vücut ısısının normal değerlerin altına düşmesi olarak özetlenebilecek hipotermi ölümle bile sonuçlanabilir.
Köpekler kedilere göre soğuğa daha dayanıklı yaratılmışlardır. Ancak şöyle bir düşünün; Kat kat giyindiniz, sarındınız ve dışarı çıktınız. Üstünüzde en kalın paltonuz, içinizde birkaç kat kazak olsun. Altınızda en kalın ve korunaklı kumaştan Pantolon ve içlik. Eldiven, bere, atkı. En kalın tabanlı ayakkabılarınızı da giydiniz. Şimdi 24 saati sokakta geçirdiğinizi hayal etmeye çalışın. Yağmur yağsa da dışarıdasınız, kar yağsa da dışarıdasınız. İçerisi diye bir kavram yok. Hava karardığında dışarıdasınız. Geceyarısı, sabaha karşı hep dışarıdasınız. Üstelik karnınızı da yeterince doyuramadınız.
Evet köpeklerin kalın bir kürkü, farklı bir metabolizması ve vücut sıcaklığı var ama iyi beslenmemiş, ıslanmış ve kendine korunaklı bir yer bulamamışsa, köpekler de üşür. Hasta olur. Ölür.


* * *



Sokak hayvanları için özellikle kış aylarında korunaklı yerler bulmak da git gide zorlaşıyor. Mesela toprak sıcak havada serin, soğuk havada sıcak tutar. Ama şehirlerde toprak zemin bulabilmek kolay değil. Her yer beton. Ağaç ve ağaç altı deseniz, mumla aranacak hale geldi. Güvenlikli site bahçelerinden başka neredeyse yeşillik kalmadı. Sitelerin de çoğu sokak hayvanlarına karşı!
Yani şehirde sokak hayvanı olmak zor. Hele kış aylarında daha da zor. Peki biz ne yapabiliriz? Yeterli ve iyi beslendiklerinden emin olabiliriz. En azından kendi sokağımızdaki hayvanların. İyi beslenirlerse soğuğa karşı da daha dayanıklı olabilirler.
Son olarak herkes için iyi bir haber; bugünden itibaren havalar biraz da olsa ısınıyor.