TRT'nin siyah beyaz yıllarının
en güçlü haber spikerlerindendi
Mesut Mertcan...
Unutulmayacak bir ses tonuyla diksiyona sahipti.
Spikerlik öyküsü çok ilginçtir, aktaralım hemen;
Adana Radyosu'nda müstahdemlik yapan Mesut Mertcan, arada boşluktan faydalanarak gelen reklamları seslendirmiş ve bir süre sonra bu seslendirmeler de Radyo müdürünün ilgisini çekmiştir.
Mertcan'a yarıda bıraktığı üniversite eğitimini mutlaka tamamlamasını, ardından da TRT'ye başvurmasını önerir.
Mertcan, kalan 33 dersten 32'sini verir.
Tek dersten kalınca da TRT şansını kaybeder ama pes etmez. Müstahdemlik yaptığı yıllarda TRT tarafından kendisine verilen "Reklamlarda konuşabilir" belgesini TRT'ye yollar.
Başvurusu, kurum tarafından kabul görmüştür sonunda.
İlk Erzurum Radyosu'nda çalışır. Ardından Ankara'ya çağrılır. TRT Haber Merkezi spikeridir artık o...
***
En son vefatından 5 ay önceydi.
Halk Arenası için gittiğimiz memleketi Adana'da kaldığı huzurevinde Uğur Dündar Usta ile ziyaret etmiştik.
Yanımızda o günlerde HalkTV Genel Müdür Yardımcısı
Kadir Çankaya ve günümüzün Adana Büyükşehir Belediye Başkanı(O zaman Seyhan Belediye Başkanı'ydı) Zeydan Karalar da vardı.
Ziyaret edeceğimizden haberi yoktu!
Uğur Dündar sürpriz yapmak istemişti eski dostuna.
Tekerlekli sandalye ile getirdiler yanımıza.
Dündar’ı görünce -hani derler ya- gülleri açtı.
Ayağa kalkmak istedi; kalkamadı.
Uzun uzun sohbet ettik o gün.
Sohbetten aklımda kalan sıkça kullandığı
"Bu da benim kaderimmiş Uğur!" cümlesiydi.
***
Zafer Cilasun, Jülide Gülizar,
Can Akbel,
Tuna Huş,
Aytaç Kardüz,
Ülkü Kuranel,
Çetin Çeki,
Şengül Karaca, Ülkü İmset gibi ekran ustaları arasında
Mesut Mertcan da bir efsaneydi.
17 yılını vermişti TRT'ye...
***
12 Eylül 1980 sabahı tok sesiyle eşsiz vurgusuyla okuduğu faşist darbe bildirisi, hiç peşini bırakmayacaktı.
Sonra bir gün sahne teklifi aldı, bastı istifayı TRT’ye.
Işıklı neonlarda onun da ismi vardı.
Sunuculuk yapıyor gazinolarda, şiirler de okuyordu.
Kendi ifadesi ile; TRT’den 17 bin lira maaş alırken, gazinoda bir gecede 50 bin lira kazanıyordu.
Gazino günlerinden ilginç anekdottur.
Bir gece yanına yaklaşan bir kadın tokat atar kendisine .
"Neden" der Mesut Mertcan.
Aldığı yanıt şudur:
"Seni ekranda görmeye alıştık. Hayallerimizi yıkma!"
Hala sevildiğini düşünür, gazinoları bırakır.
***
Tatlı hayat..
Alkol düşkünlüğü.. Düzensiz aile yaşamı..
Bir gün deniz bitecektir.
Kısa süreli özel Tv’lerde çalışsa da aradığını bir türlü bulamaz.(Star, Kanal 6, Kanal 9, Ulusal Kanal)
Ötelenir, dışlanır ve unutulur!
Artık huzurevindedir.
Vefasızlıklarla da karşı karşıyadır!
Tek ve son arzusu da TRT'de -bir kez de olsa- haber sunmaktır.
Şiir dizesindeki ‘’Küle gizlenen köz gibi’’dir bu arzusu!
Her gece ekran karşısına geçer, kendini hayâl eder orada.
Nihayet onu da gerçekleştirir Ankara’dakiler…
Çok sevinmiştir çok!
***
Vefat haberini aldığımda çok üzülmüştüm.
Bilge der ki;
Hayatla ölüm arasına yalnızca "insan" vardır.
Yaşarken hak etmek, giderken "iyi ki yaşadı" dedirtmektir mesele.
Mesele "insan" olabilmektir.
İyi "insanlar" dandı Mesut Mertcan.
Ve asla "sesi unutulmayacaklardan!"
Bugün tam 4 yıl olmuş sonsuzluğa gidişi.
Anısına, bıraktığı izlere saygıyla.
Mekânı; cennet, gönüller olsun!..