Osmanlı döneminde Kurban Bayramları oldukça renkli ve eğlenceli geçerdi. Padişah'ın törenle bayram namazına katılmasının ardından bayramlaşmaya geçilir, heyetler karşılanır halk neşe içinde bayramı kutlardı.

Kurban Bayramı, Müslümanların en büyük bayramı olduğu için, halife olarak Osmanlı padişahları,  Kurban Bayramı merasimlerine özel önem verdiler. Bunu hem dini hem de siyasi bir görev olarak gördüler. Özellikle de kendi otoritelerini sağlamlaştırmak amacıyla (biat) kullandılar. Osmanlılarda Kurban Bayramı merasiminin ilk kez ne zaman düzenlendiğine dair açık bir kayıt yoktur, ancak Fatih Sultan Mehmed’in merasim kurallarını yazılı hale getirdiği bilinmektedir. Bayram gününün tespiti önemli bir iştir. Bayram günü şeyhülislam tarafından onaylandıktan sonra, halka ilan edilir (sonradan gazetelerde ilan edilmeye başlandı) ve gerekli bayram hazırlıklara girişilirdi.

WhatsApp Image 2023-06-23 at 17.12.04

NAMAZ SONRASI SARAYA

Padişahın bayram namazını hangi camide kılacağı halka bildirilirdi. Padişah ‘biniş-i hümayun’ denilen bir merasimle, Topkapı Sarayı'ndan çıkar ve törenle namaz kılacağı camiye giderdi. Padişahlar ilk dönemlerde ata binerek camiye giderken, daha sonraları körüklü arabalarla (kaleşin) camiye gitmeye başladılar. Padişahla birlikte onun oturacağı taht da götürülürdü. Padişah, namaz kıldığı camiin imam ve hatiplerine ihsanda bulunurdu. Camiler, arife gününden itibaren aydınlatılırdı. Namazdan sonra padişah resmi merasim için saraya dönerdi. 1335’te (1917) taht, Beşiktaş Sahil Sarayı'na götürüldü.  1337 (1919) yılında kutlama merasimi (muayede-i hümayun resm-i alisi), Dolmabahçe Sarayı'nda yapıldı. Padişah, ilk dönemlerde çoğunlukla Topkapı Sarayı'nda Divanı toplar, başta veziriazam ve vezirler olmak üzere, tüm üst düzey idareciler divana katılır, ‘alay merasimi’ düzenlenir, padişahın eteğini öperler ve peşkeş çekerlerdi. Muayede-i hümayun, rikab resmi, selamlık vs gibi isimlendirilen bu resmi merasimlere Kırım Tatar han ailesinin üyeleri de katılmak zorundaydı. Padişaha biatlerini göstermeleri için en önemli fırsattı bayram. Bunların hepsi (yaklaşık 35 kişi) padişahın elini öperler ve o da, onlara ‘kuşluk hilatı’ hediye ederdi ve ileri gelen Tatarlara ‘tayınat’ verirdi. Sabahın erken saatlerinde giydirildiği için ‘kuşluk hilati’ adını almıştı.

PARA, KUMAŞ, PABUÇ

Hareme içi değerli kumaşlarla dolu bohçalar gönderilir, Gülhane’de herkesin makamına ve statüsüne göre hediyeler dağıtılırdı. Defterdar ve sadrazam, padişaha, değerli kumaşlar, eyer, at örtüleri (bisat) ile nakit para hediye ederdi. Bu bayramda protokole göre herkes birbiriyle hediye teatisinde bulunurdu. Kurban Bayramı'na mahsus olmak üzere asker ve memurlara fazladan bir maaş ödemesi de yapılırdı. Alay merasiminde padişah, din ve devlet için dua edilirdi. Padişahın huzurunda yapılan bayramlaşma töreninde protokolde ilk sıra nakibüleşrafındı. (Hz. Muhammed’in soyundan gelenleri idare etmekle görevli kişi). Padişah, Saray’da en yakınında bulunan görevlilere hediyeler verirdi (genellikle nakit para). Bu kişiler padişahın imamı, hatibi, müezzini, duacısı, dülbend ağası, pişkeş ağası, başkâtip, miftah ağası, ser destari ağa gibi ona hizmet eden en yakın çevresiydi. 1243 (1827) yılında padişahın yakın çevresindeki görevlilerin sayısı 25'ten fazlaydı. Padişah, saray mutfağında çalışanlara da bayram gününde mest pabuç verirdi, atıyye olarak. İstanbul’daki İran sefirinin de padişahı tebrik etmesi beklenirdi. Huzurda, padişah, şeyhülislama hilat ihsan eder; şeyhülislam bu hilati törenle giyerdi.

BOĞDAN'DAN KÜRK

18'inci yüzyılda saraydaki pek görevliye Kurban Bayramı'nda hilat verilmesi âdeti, sonradan terkedildi. Bayramlaşmayla ilgili devlet gelenekleri, dönem dönem farklılık gösterir. Bunların ilk kez ne zaman uygulandığı veya kaldırıldığı ayrıca bir araştırma konusudur. Mesela 18'inci yüzyılın ikinci yarısında hassa bostancıbaşı ya da padişah tarafından hilat ihsan edilirdi. Şehzadelere ‘bayram harçlığı’ verilir; bayram döneminde siyasi görüşmeler kesilirdi. Boğdan Voyvodası, ‘adet gereğince, ıydiyye-i hümayun’ adı altında Kurban Bayramı için padişaha para ve kürk gönderirdi. Sarayda yapılan bu resmi törenlerin küçük çapta bir benzeri de taşra da önemli vilayetlerde yapılırdı. ‘Selamlık resm-i alisi’ denilen bu resmi törenlere, protokole göre, valiliklerde icra edilirdi. Filibe’de Şihabeddin Paşa Camiinde, bayramda, cami personeline mes pabuç hediye edilirdi. Kurban Bayramı için ‘ilahi bestelemek’ ve ‘yazılı bayram mesajı’ yayımlamak âdeti Cumhuriyet devrinde ortaya çıkmıştır. Bayram süresince olay çıkması istenmez, asayişle ilgili gerekli tedbirler alınırdı.

WhatsApp Image 2023-06-23 at 17.12.03

SON GÜN 'SÜNNET'

Bayramın dördüncü günü sarayda sünnet töreni yapılırdı. Gayrimüslimlerin dini liderleri ile tarikatların önde gelen kişileri saraydaki bu kutlamalara katılabilirlerdi. Bayram hatırası olarak altın ve para da basılmıştır. Kurban bayramı bir ‘uzlaşma, merhamet, dayanışma ve yardım günü’ olarak da algılandı. Cezalarının üçte birini çeken Müslüman mahkûmlar genellikle hapisten bayram günü salıverilirlerdi. Yurtdışında esir olan Müslümanların kurtarılması için teşebbüste bulunulurdu. Yetimlere ve emekli askerlere et ve maaş verilirdi. Yurtdışında yapılan kurban bayramı merasimlerinden padişahlar son derecede memnun olurlardı. 1878’de Adakale’de yapılan Kurban Bayramı merasimine padişah çok sevindi. 1328’de (1910) Güney Afrika’da Durban’da İslam ahalinin yaptığı Kurban Bayramı tebrikatına padişah çok sevindi. 1315’te (1898) İngiltere Liverpool’da Cemaat-i İslamiye’nin düzenlediği tebrik töreni padişahın hoşuna gitti. Yurtdışındaki elçiliklerde bayram merasimi yapılmasına dikkat edildi. Kıbrıs ve Girit’te bayram merasiminin yapılıp yapılmadığına dikkat edilirdi. Padişah, saraydaki tören bittikten sonra genellikle Sultan Ahmed Camiine gider, orada halkın bayram tebriklerini kabul ederdi. Merasime bizatihi katılamayan üst düzey idarecilerin kutlama telgraflarına özenle cevap yazılırdı. Enver Paşa, 1330 (1911) yılında padişaha Bingazi’den bayram için kutlama telgrafı çekince, ona uygun bir cevap verilmesi emredilmişti.

CİRİT, GÜREŞ, ŞARKI

Kurban Bayramı boyunca hem saraylarda hem de umuma açık yerlerde, eğlenceler düzenlenirdi. Saraydaki koğuşlarda Hayalî’ler Karagöz ve Hacıvat oyunlarını oynatırlar, sazendeler şarkılar söylerdi. Sultan, cirit oyununu izlemeye gider, yabancı elçiler de cirit oyunlarına davet edilirdi. Oyun esnasında 12 koyun kesilirdi. Etleri oyunculara ikram edilirdi. Güreş müsabakaları düzenlenir, pehlivanlara iane verilirdi. Tophane önünde ve Boğazkesen kalesinden de toplar atılırdı. Eğer kara barut bolsa, bayram boyunca, İstanbul’un belli yerlerinden 5 vakit top atışı yapılırdı.

Padişah, celep ve kasapbaşısı vasıtasıyla, İstanbul’daki önemli cami, tekke, medrese ve önemli kişiler ile Yeniçeri Ocağı’na, kurbanlık koyun gönderirdi. 1178 (1764) yılında padişah, İstanbul’daki önemli yer ve kişilere 1681 adet koyun gönderdi. Fatih Camiine 40 koyun, Ayasofya-yı Kebir Camiine 5, Sultan Selim Camiine 25, Sultan Ahmed Camiine 40, Üsküdarî Mahmud Efendiye 25, Haseki Sultan Camiine 15, Yeniçeri Ocağına 350, Enderun gulamlarına 45, Abdülkadir Geylanî tekkesine 24 ve Valide Sultan Camiine 20 adet koyun gönderildi. 1235 (1820) yılında Anadolu ve Rumeli’den İstanbul’a 179 bin kurbanlık koyun geldi. Padişah tarafından İstanbul’daki Mevlevihanelere, Rufai, Halveti ve Nakşi dergâhlarına koyunlar gönderilirdi. Sarayın kasapbaşısı, bu koyunları yerine teslim ederdi. Koç, nadiren dağıtılırdı. 1212 (1797) yılında 116 adet kurbanlık koç dağıtılmıştı.

WhatsApp Image 2023-06-23 at 17.12.02

BAYRAMDA VERGİ YOK

Koyun eti, tüm İstanbul saraylarına dağıtılırdı. Padişahın şahsına da 5 adet koyun verilirdi. Kurbanlık koyunların çoğu Bulgaristan ile Doğu Rumeli’den sağlanırdı. Padişahlar, talebelere, müderrislere, cami personeline her zaman koyun gönderemedi. Koyun dağıtılamadı. Böyle durumlarda ‘hak sahipleri’, padişahtan talepte bulunurlardı. 1290 (1874) yılında padişahın bu âdeti yeniden canlandırmasından dolayı kendisine teşekkür edildi. Bayram boyunca çiçekler, meyveler, şekerlemeler ile koyun-koçlarla ilgili vergiler kaldırılırdı. Celep ve kasapların, İstanbul’a kurbanlık koyun temin etme işini ciddiyetle yapmaları istenirdi. Saray’da da kurban kesilirdi. 1255 (1839) tarihli bir belgeye göre, Hz. Muhammed için 3 koyun, 4 halife için 4 koyun, 4 imam için 4 koyun, Hz. Hatice için 2 koyun, Hz. Ayşe için 2 koyun, Hz. Fatma için 2 koyun, Hz. Hasan ve Hüseyn için 2 koyun, Muhammed Bahaeddin Nakşibend için 2 koyun ve padişah için de 3 adet koyun kesildi.

Kurban Bayramı münasebetiyle saray mutfaklarına şeker, pirinç, kahve, bal ve badem alınır. Tatlılar yapılarak saray personeline ikram edilirdi. Ziyafetlerde et (kavurma) ve zerde pilavı verilirdi. Devletin mali durumu bozulmaya başlayınca, pilav üstü kavurma ve daha sonra da özellikle askerlere peynirli pide ile limonata verilmeye başlandı.

PADİŞAHA KASİDE OKUNURDU

İslam dünyasının çeşitli yerlerinden İstanbul’a gelen kişilerin kurban bayramında padişaha Farsça kaside sunması da adettendi. Özellikle İran ve Hindistan’dan gelen Müslümanlar farsça kaside yazarlar ve bunu padişaha iletilerdi. Padişah bundan memnun olurdu. Bunun karşılığında onlara ya bir koyun gönderilir ya da bayramlaşma törenine davet edilirdi. 1309 (1891) yılında Hindistan ulemasından Şibli Numan, padişaha farsça bir kaside sundu ve bayram merasimlerine katıldı.

WhatsApp Image 2023-06-23 at 17.12.03 (1)

Padişahın huzuruna bizzat çıkma imkânını bulamayan Mekke emiri, Konya’daki Mevlevihanenin şeyhi, gayrimüslim cemaatlerin dini liderleri, Mıdır hıdivi, İran Şahı, Kıbrıs valisi, Cebeli Lübnan mutasarrıfı, Kudüs ve İskenderiye Rum patrikleri, Şam valisi, Keldani ve Karayilerin dini liderleri ile İstanbul’daki İran sefirinin, padişahı tebrik etmesi beklenirdi. Padişah, Osmanlı sınırları dışındaki müslümanlardan tebrik aldığı zaman çok sevinirdi. Kıbrıs kadısı, doğrudan padişahı tebrik etmez; sadrazamı tebrik ederdi. 1307’de (1889) Bulgaristan prensi, padişaha bir tebrik telgrafı gönderince, gayet memnun kalınmıştı. Cumhuriyet döneminde, Osmanlılar döneminde uygulanan bu adetlerin çoğu kaldırıldı. Bir kısmı da basitleştirildi.