1535 yılından sonra Kanuni Sultan Süleyman tarafından yeniden örgütlenen Erzurum sancağı, Osmanlı-İran ilişkilerinde, ana yol güzergâhı üzerindeki konumu ve bir kaleye sahip olması nedeniyle stratejik bir öneme sahipti
Erzurum kent merkezi ile etraf bölgesi, Osmanlılar devrinde, 1535 yılından sonra, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yeniden örgütlendi. Erzurum, Osmanlı-İran ilişkilerinde, ana yol güzergâhı üzerinde olmasından ve bir kaleye sahip bulunmasından dolayı stratejik bir öneme sahip oldu. 1535’ten sonra Erzurum yeniden iskân edildi. Şehir merkezi imar edildi. Ankara’da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi’nde Erzurum sancağına ait 1591 tarihli bir tahrir defteri zamanımıza ulaşmıştır. Bu deftere göre, Erzurum sancağı, Erzurum, Kara Arz, Geçik, Hınıs, Koraşkulu, Çermelü, Serçeme, Şoğayt, Ovacık, Kemah, Kuzey Kemah, Güney Kemah, Vank Vadisi, Orta İl, Aşağı İl, Kuru Çay, Degrizor, Dikenlü, Orçul ve Gercanis bölgelerinden oluşuyordu. Kısacası Sivas’tan Kemah-Erzurum yoluyla İran ve Gürcistan’a ulaşan tarihi yol üzerindeki yerler, Erzurum sancağını oluştururdu. Bunların hepsi birer idari-coğrafi bölgedir.
ERMENİ KÖYÜ GEÇİK
Geçik, bugünkü Horsan bölgesini; Şogayt, Aşkale’yi; Kara Arz, Karaz köyünün çevresini tanımlar. Hınıs, bugünkü Hınıs’ı; Çermelü, İspir civarını; Serçeme hem bir bölge adı hem de bir nehir adı olarak Aşkale’nin doğu taraflarını kapsar. Koraşkulu’nun nereleri kapsadığı araştırma konusudur. Bazı yayınlarda bu sözcüğün ‘Mürskulu’ şeklinde okunmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Kısacası Erzurum’un Osmanlılar devrindeki tarihi topografyası halâ ortaya çıkarılmış değildir. Gercanis, bugünkü Refahiye ile eşleştirilebilir. Orçul ise Kemah’ın Tepeköyü civarına verilen isimdir. Aşkale’nin tam ismi, Aş Kalesi’dir. Vank Vadisi ise Kemah civarındadır. Malum ki vank, Ermeni din adamlarına tahsis edilen tarım alanlarına, ekip biçtikleri yerlere verilen isimdir. 1591 tarihli Erzurum kanunnamesinde, marhasa veya karabaş denilen Ermeni din adamlarının tasarrufunda olan vanklardan söz edilir. Bayburt merkez ile etrafının nüfusunun çoğunluğunun zimmi (Ermeni) olduğu belirtilir. Gercanis her ne kadar Türkçe isim olmasa da küçük bir İslam köyü idi. Aş Kalesi, İslamlar ile Ermenilerden oluşan nüfusuyla, karma bir köydü. Ovacık nahiyesinin merkezi olan Başkend (Başköy) ise Türkçe isim taşımasına rağmen, bir Ermeni köyüydü. Geçik de bir Ermeni köyü olarak tanımlanır. Serçeme nahiyesi de ismini Serçeme köyünden alır.
NÜFUS YAPISI
Erzurum bölgesinin, on altıncı yüzyıl sonlarındaki nüfus yapısı içinde, İslamlar, Kürtler, Ermeniler, Yörükler, Terakime ve Alpavud (Alpagut) bulunur. Bu tasnif, Osmanlı idaresi tarafından yapılmıştır. Resmi bir tanımlamadır. Terakime (Terekeme) ve Alpavud’lar, kırsal nüfustur, köylerde otururlar. Alpavudlar (Alpagut), Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Safevi oymaklarından arasında zikredilir. Kürtler (Ekrad), bu dönemde Erzurum bölgesinin yerli nüfusundan sayılmazlar. Bunlar Erzurum yaylalarına gelen geçici nüfustur. Hem İslamlar hem de Ermeniler, Erzurum bölgesinin iki asli yerleşik unsurudur. Bazı belgelerde, Erzurum bölgesinde yörüklerin bulunduğundan söz edilir. İslamların bir kısmının mezhebi açıdan ‘Kızılbaş’ olduğu da anlaşılmaktadır. Hınıs’ın kırsal bölgelerinin nüfusu ise, bu yıllarda, İslamlar, Ermeniler ve Kürtlerden ibarettir. Panuki ve Şikaki Kürt aşiretleri, Hınıs yaylalarına çıkmışlardır.
ERZURUM MAHALLELERİ
Erzurum, Kanuni Süleyman devrinde imar ve iskân edildi. Bab-ı Kan, Debbagan, Kırk Çeşme, Hasan-ı Basri, Melik Saltık Gazi isimli mahalleler, şehrin en eski değişmeyen mahalleleri olarak kaldılar. Hâlbuki on altıncı yüzyıl sonlarına doğru, Ermenilerin bir kısmı yeniden Erzurum şehir merkezine geldiler ve yeni mahalleler kurdular. 1591 tarihli nüfus sayımında, Erzurum kent merkezinin, 19 mahalleden oluştuğu anlaşılıyor: Bunların bir kısmı karma mahalleler (İslam ve Ermeni) iken, bir kısmı sadece İslam, bir kısmı da sadece Ermeni mahallesiydi. Bunlar; Bab-ı Kan, Hoca İskender, Boyahane, Debbağan, Hammam, Cüllah Ahmed, Kırk Çeşme, Haçaris Haddad, Anbar, Karakilise, Ağaç Minare, Bedendili, Ali Bey, Hasan Basri, Köşe Şeyh, Esiri, Darağacı, Melik Saltık Gazi ve Kâtip Nimet isimlerini taşır. Haddad (Demirci) Haçaris Mahallesi halkının bir kısmı Bayburt’tan gelmişlerdi.
BAZILARI ORTADAN KALKTI
Cevdet Küçük’ün tespitlerine göre, Osmanlı idaresine geçmesinden az sonra yapılan tahririne göre, Erzurum kent merkezi 12 mahalleden ibaretti. Kent, harap ve boş durumdaydı. Tebriz Kapısı, Erzincan Kapısı, Gez Kapısı, Melik Saltuk, Ahî Pîr Mehmed, Haydarîhâne, Edhem Şeyh, Babakulu, Kılıçoğlu, Hasan Basri, Ziyadoğlu ve Hasan Şeyh isimli mahallelere sahipti. 1540 yılında ise 27 mahalle bulunuyordu. Bunlardan kale içinde olanlar, Kân Kapısı, Mirza Mehmed Mescidi, Kırk Çeşme, Sergerdan Tepesi, Erzincan Kapısı, Ahî Ayvad, Debbağan, Yâkutiye, Karakilise, Tebriz Kapısı, Haydarîhane, Câmi-i Kebir, Mekeçoğlu, Hasan Şeyh Zaviyesi; kale dışındakiler de Melik Saltuk Zâviyesi, Edhem Şeyh, Şeyh Süle (Bula), Alacakilise, Mansure, Süluk, Babakulu Zaviyesi, Kalemoğlu Zaviyesi, Hasan Basri Zaviyesi, Kılıç Derviş Zaviyesi, Abbas Derviş Zaviyesi, Mehdî Zaviyesi, Ak Şeyh Zaviyesi mahalleleriydi. Demek ki, 1540 ila 1591 yılları arasında bazı mahalleler tamamen ortadan kalktı. Yeni mahalleler kuruldu. Bir kısmı ise isim değiştirdi. Hasan-ı Basri, Basralı âlim ve zahit bir Müslüman olup 728 yılında vefat etmişti. Onun adına Erzurum’da bir zaviye ve mahalle inşa edilmiştir.
İSLAM ESERLERİ
Osmanlı idaresi, on altıncı yüzyıl sonlarına doğru Erzurum’u imar etmeye devam etti. Eski vakıfların (Selçuklu, Saltuklu vs.) geçerliliğini onadı. Cami-i Kebir, Keyhüsrev oğlu Keykubad kızı Hond Hatun Medresesi (Sultan Alaeddin Medresesi), Yakutiye Medresesi, Ahmediye (Sultaniye) Medresesi, Sultan Melik Gazi zaviyesi, Hasan-ı Basri zaviyesi, Ebu İshak Kazeruni zaviyesi, Seyyid Abdurrrahman (Hz. Muhammed’in bayraktarı olarak biliniyor), Kılıç Derviş, Abbas Şeyh, Mehdi Şeyh ve Ak Şeyh zaviyelerinin vakıflara sahip olduğu görülür. Erzurum’da Kazeruni tarikatı (kurucusu olan Ebu İshak 1035 yılında vefat etmiştir) adına kurulan bu zaviyenin 1534 yılından önce mevcut olduğu anlaşılmaktadır.