Son bir aydır U11 maçlarını canlı gözlerle takip ediyorum. On ve on bir yaşlarındaki çocuklarımızın mücadeleleri izlemeye değer doğrusu! Çok iyi olanlarda var, vasat olanlarda… Takım olarak oyunu sahaya iyi yansıtanlar da var, karmakarışık olanlar da… İyi, kötü önemli değil! Önemli olan spor kültürünü almaları ve özümsemeleri! Sporla yaşamayı öğrenmeleri! Yenmek ya da yenilmek önemli olmamalı bu yaş gruplarındaki müsabakalarda… Düşünsenize, daha on bir yaşındasınız. Resmi bir müsabakada oynuyorsunuz. Bir de maçı resmi kıyafetli, düdüklü bir hakem yönetiyor. Aynı televizyonlarda izledikleri gibi…
Onlar için her şey mükemmel gözüküyor! Aslında değil! Neden mi? Takımı maça çıkaran antrenör sürekli kulübeden bağırıyor kendi oyuncularına! Ama ne bağırmak! Talimatlar, talimatlar…
- Selim sağa gel!
-Atsana araya beee!
- Furkan tek pas oğlum!
- Ah be! Arkadaşın yanında boş beeee!
- Elinle al, elinle al! (Kaleciye)
- Böyle mi öğrettik taç atışını!
- Sercaaaaaan!
İsimleri doğaçladım. Çocuklarımızdan kimse üzerine alınmasın. Ama hocaların neredeyse tamamı üzerlerine alınabilirler!
Maça dönelim! Süre ilerledikçe bağırma dozajı artıyor! Hoca neredeyse çıkıp kendi oynayacak. Yahu hocam, bunlar daha çocuk! Özgür olmaları ve özgürce oynamaları gerekiyor! Üstelik talimatlar ne diyor biliyor musunuz? Küçük yaş gruplarına hocaların kulübeden bırakın bağırmasını, talimat vererek yönlendirmeleri bile yasak! Okumak isteyenler Türkiye futbol Federasyonunun resmi internet sayfasından “2016-2017 Sezonu Amatör Futbol Liglerinde Uygulanacak Esaslar” adlı yönetmeliğin 1. Bölüm 1H ve 1I maddelerine bakabilirler. Bu arada bu kadar bağıran bir antrenörü daha uyaran bir hakem ya da saha komiseri görmedim. Gerçi antrenörü saha içerisinde sustursan, tribündeki anne-babayı ve diğer bağıranları nasıl susturacaksın? Bu da ayrı bir konu!
Bir de tribünde birbirlerinin çocuklarına laf söyleyip kavga eden aileler var! Çocuklarına ne de güzel örnek oluyorlar öyle! Bunları kınamaktan öte bir şey yazmak istemiyorum!
Özetle, minikleri izlerken lütfen yönlendirmeyelim! Bağırıp, çağırıp beyinlerini yormayalım! Bırakalım özgürce oynasınlar! Özgür bir dünyayı onlar kuracaklar! Unutmayalım!