Ülkemizde son yıllarda hızla artan gıda fiyatları hepimizin malumu. Neredeyse bir ürünü bir hafta ara ile bile olsa tekrar aynı fiyata almak mümkün değil.

Hal böyle olunca başta sabit gelirliler olmak üzere yaşam koşulları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. 

Peki bu noktaya nasıl geldik?

Şöyle 5-6 yıl geriye baktığımızda; ülkemizde gıda fiyatlarındaki artış özellikle 2017'den sonra hızlandı. Her sezon farklı tarım ürünlerindeki astronomik fiyat artışları gündeme geldi. Kimi yıl soğan, kimi yıl patates. Bazı yıllarda da kırmızı et. 

Hükümet bu fiyat artışlarını dizginlemek için zaman zaman tanzim satış noktaları kurma, yurtdışından ithal etme gibi önlemler alsa da maalesef dar gelirlinin sırtındaki kambur giderek büyüdü. 

2021 yılında daha da bir ivme kazanan gıda enflasyonu, Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesiyle bambaşka bir boyut kazandı.
Çünkü, Türkiye'de gıda üretimi için gereken bileşenlerin büyük bir kısmının fiyatı küresel olarak, dolarla belirleniyor. Yine çiftçinin üretim için ihtiyaç duyduğu yem, gübre, mazot ve elektrik gibi pek çok girdinin fiyatı dolara bağlı.

Türk Lirası'nın dolar karşısında son beş yıldaki hızlı değer kaybını da hesaba kattığımızda, Türkiye'de gıda fiyatları artışını sürdürdü.

Bizler bu süreçte ne öğrendik? 

Önceden belli alışkanlıklarımız, güvendiğimiz markalarımız, istikralı tükettiğimiz gıda, temizlik veya kozmetik ürünlerimiz vardı. Kendi bütçemize göre belirlediğimiz standartlarımız vardı. 

Şimdi ise elimizde marketlerin indirim broşürleri, farklı market zincirlerinin sitelerine aboneliklerimiz var. Sürekli pür dikkat hangi ürün indirime girdi diye takip ediyoruz. İki üç arkadaşımızla biraraya geldiğimizde en popüler konu hangi markette indirim var oluyor. Bazen sadece fiyatı artar diye ihtiyacımızdan fazla ürün stokluyor ve kendimizi güvende hissetmeye çalışıyoruz. 

Bir dönem hal ve depo baskınları gibi yöntemlerle gıda enflasyonuna karşı mücadele eden hükümet son dönemde de süpermarketlere, fiyat artışı yapmamaları için baskı yapıyor. Ama bu yeterli değil.

Türkiye'deki gıda enflasyonu Kasım 2022'de yüzde 102 ile rekor kırdıktan sonra Aralık'ta yüzde 77'ye gerilese de, bu gıda fiyatlarının gerileyeceği anlamına gelmiyor, sadece fiyatlardaki artış hızının yavaşladığına işaret ediyor.

Gıda fiyatlarının düşmesi için, enflasyonun eksilerde olması gerekiyor. Umarız izlenen ekonomi politikaları ve enflasyon ile mücadele tüketicinin cebindeki yangını söndürür.

JİMMY KEY ROMANYA’DA

1997 yılında İzmir’de kurulan ve İzmir’in yüz akı markalarından Jimmy Key, ilk mağazasını Bükreş'teki ParkLake Alışveriş Merkezi'nde açtı. Jimmy Key, Romanya'da hızlı büyüme hedefleri arasında 10 mağazaya ulaşmayı planlıyor.

Kadın giyiminde 30 yılı aşkın bir deneyime sahip Jimmy Key Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk, küresel büyüme stratejilerinin bir parçası olarak Romanya pazarına girdiklerini belirtirken,  62 bağımsız mağazasıyla Türkiye’de bilinen bir marka haline geldiklerinin de altını çiziyor.

Ünlütürk, hızlı büyüme hedefleri arasında 10 mağazaya ulaşmayı ve bölgede lider bir moda markası olmayı planladıklarını belirtiyor.
Umarız Jimmy Key’in yakaladığı başarı kentimizde kurulan ve gelişen yerel markalara örnek olur.