“Benim için şiir tehlikeyi güzelleştirme sanatıdır.”
Şiiri böylesi bir duyguyla, düşünceyle, eylemle vurgulayan bir şairden, Didem Madak’tan kalma bir söz.
Kendine özgü şiirleriyle 90’lı yıllara damgasını vurmuş bir şair Didem Madak.
Tam da bugün, 24 Temmuz 2011’de bu dünyaya veda etmişti.
1970 yılında İzmir’de doğan Madak, yaşasaydı kırk dokuzunda olacaktı.
Şiirinin donanımlı, olgun, verimli döneminde...
Bir yanıyla bireysel, öte yanıyla toplumsal; ama hep özgürlük vurgulu şiirleriyle iz bıraktı şiir dünyamızda.
“Bir olağanüstü hal şairiyim sanırım” diyordu sorulduğunda.
“İnsanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler”, dizesini “Viraj” şiirine işlerken, insan hallerine de vurgu yapıyordu.
Şiirleri “çiçek ve anne” kokuyordu.
Şiirini özetleyen şu sözlerle de kendini anlatıyordu: “Didem Madak annesizlikten şair olmuş, fesleğen kokulu ve çiçekli şiirler yazmak isteyen, kısacık yaşamına sığdırdığı acı dolu birçok şiiri olan kadın… Kendi deyimiyle ‘ütüsüz ve buruşuk bir ruhun şairi.”
Sanki acıyı, yalnızlığı “kibritle oynayan bir çocuğun muzipliği” ile duyumsatır bize. Kısa şiir yaşamına üç kitap sığdırır: Grapon Kâğıtları, Pulbiber Mahallesi, Ah’lar Ağacı.
Bir süre örtünen, bir söyleşisinde belirttiği gibi “yaşamıyla, kadın oluşuyla ilgili çözemediği sorunları” da bulunan Madak, “Şiirlerim ütüsüz ve buruşuk gezdirdiğim ruhumun diyeti bence. Bu yüzden hepsi benden parçalarla dolu. Bu yüzden biraz ‘kadınsı’, durup dururken bağıran şiirler.”
Ünlü olmak, para kazanmak gibi derdi olmayan şairin Grapon Kâğıtları dosyasını İzmir’de yaşayan kız kardeşi Işıl Madak Kaya, “Didem’in bodrum katında yazdığı şiirleri toplayarak bir yarışmaya gönderir.
“Grapon Kağıtları” dosyası birinci olur. Ödülünü almaya gittiği gün örtüsünü çıkarır Didem.
Bugün onu anarken, “Mutsuza Kim Bakar” şiiriyle bir merhaba diyelim ona:
İki sigaram kaldı bu gece için / Yüzyıl yetecek çocukluğum, / İki muhabbet kuşum, / Biraz da ateşim var. / Dua ediyorum ateşe vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece / Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne / Aman umutsuz bir yer olmasın! / İki kendim varmış maviş anne / Biri benmişim biri mutsuz / Ben ölürsem maviş anne, mutsuz için / Dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al. / Ben ölürsem mutsuza iyi bak!
Yazın, sanat dergileri şairler, yazarlar, öykücüler, gençler için işlevselliği yadsınamaz aydınlık bir penceredir.
Bildik, tanıdık ünlü dergilerin yanında duymadıklarımız, görmediklerimiz de var.
Kimi zaman sanal ortamda rastlasak da o dergileri bulamayız kitabevlerinde.
Şair Nurduran Duman, Cumhuriyet Gazetesi Kültür Sayfasında her Cumartesi “Dergiler Arasında” dolaştırıyor okurları.
Yazın-sanat dergilerinin sorumlularıyla söyleşiyor.
İlgiyle izliyorum.
Böylece Niğde’de Akpınar, Kahramanmaraş’ta Güzlek, Ödemiş’te Tmolos, Adana’da Yaşam Sanat, Devrek’te Şehir… gibi dergiler olduğunu da öğreniyor, tanıyor sanata, yazına ilgi duyanlar.
Gönlüm bu dergileri yazmaya, okumaya hevesli gençlerin de okumalarından yana elbette.
15 Temmuz 1933’de Yaşar Nabi Nayır tarafından yayımlanmaya başlayan Varlık Dergisi 86 yıldır yazın, sanat, kültür yaşamımızı aydınlatıyor.
Kutluyorum.
Daha nice yıllar işlevsel özelliğiyle yayınının sürmesini diliyorum.
Patika, Çağdaş Türk Dili, Şiirden, Deliler Teknesi, Kurşun Kalem, Sözcükler, Çinikitap, Eliz, Lacivert, Hayal, Akatalpa…
Yayında olan tüm dergilerimiz hep yaşasın.