Yakın dostlarımızın oğullarının evlilik töreni için Romanya’da idik, geçtiğimiz hafta. Çok iyi karşılandık ve harika ağırlandık. Rumenler çok sıcak insanlar ve birçok yönden bizlere benziyorlar. Gezdiğimiz yerlerde öğrendiklerimi anlatmaya çalışayım, önce…
İzmir’den yaklaşık bir buçuk saatlik bir uçuşla, Kaloşvar (Cluj) havaalanına vardık ve minibüsle yaklaşık 5 saatte düğünün gerçekleşeceği SatuMare’ye (Satmar) geçtik. Rumencede ‘mare’ ‘büyük’, ‘satu’ ise ‘yerleşim yeri’ anlamına geliyormuş. Romanya’nın kuzeyinde, Macaristan sınırına yaklaşık 6 km. uzaklıkta, yaklaşık 100.000 nüfuslu şirin bir yerleşim yeri olan SatuMare kiliseleriyle öne çıkıyor. Rumenlerin düğün öncesi ve sonrası törenleri, misafirperverlikleri, gelin ve damadın başına pirinç atma gibi adetleri Türklere benziyor.
SatuMare’deki üç günlük programın ardından,ilk durağımız Sighişoara idi. Transilvanya’ya özgü Orta Çağ mimarisini koruyan kasaba, ‘Kazıklı Voyvoda’ olarak bilinen Vlad Tepeş’in (3. Vlad) doğduğu yer. Babası Vlad Dracul’un (2. Vlad) Osmanlı ile dostluk için Edirne’ye gelmesi ve iki oğlunu rehin bırakması sonucu Anadolu’da 6 yıl esir kalan Vlad Tepeş, 1448’de Osmanlı desteğiyle Eflâk voyvodası olur ama kuzeninin Eflâk’a gelişiyle Boğdan’a geçer. Macar desteğiyle yeniden Eflâk voyvodası olunca, Osmanlı’ya haraç göndermez, Türk köy ve kasabalarını ateşe verir. Fatih Sultan Mehmet ordusuyla Eflâk’a girer ve voyvodalığı kardeşi Radu’ya verir. Macaristan’da yıllarca sürgün kalan ve ölümü konusunda farklı görüşler olan Vlad Tepeş, boyar adı verilen çok sayıda asili ve Osmanlı elçilerini kazığa oturtarak öldürmesiyle ünlenir. Bram Stoker tarafından yazılan romandaki ‘Dracula’ (Dracul’un oğlu anlamına gelir) karakterine esin kaynağı olur ama Rumenlerce Osmanlı’ya direnen bir kahramandır.
***
Çok sayıda güzel pansiyon ve otelleri bulunan Sighişuara’dan sonraki durağımız Bran Kalesi idi. Osmanlı’ya karşı savunma amaçlı inşa edilen kalede, inzivaya çekilen Kraliçe Marie tarafından toplanan mobilya ve sanat eserleri sergileniyor. Edinburgh Prensesi iken 1. Ferdinand ile evlenen Marie, 1937’de Atatürk gibi siroza yakalanır, aynı doktor (Prof. Dr. Hans Eppinger) tarafından muayene edilir ve Temmuz 1938’de vefat eder.
Kaleden sonra Romanya’nın belki de en güzel şehri Braşov’a geçtik; yürüyerek ulaştığımız kent merkezindeki harika tarihi binaların önünde çok sayıda fotoğraf çektikten sonra meydandaki iyi restoranlardan birinde yemeğimizi yedik. Kahvaltının ardından otelimizden ayrılıp, Peles Kalesi’ne vardık. Romanya Kralı I. Carol için 1873-1883 arasında inşa edilen görkemli sarayda 7 teras,165 oda ve 30 banyo yer alıyor; halka açık bölümde tarihi silah, heykel, mobilya, resim ve dekoratif eşyalar sergileniyor. Türkçe yazılı açıklamalar olması güzeldi, Türk ve Mağribi (Endülüs) Salonları da…
Kalenin ardından Cluj’daki otelimize yerleştik, şehrin meydanına yürüdük ve güzel bir kafeteryada yemeğimizi yedikten sonra, aynı havaalanından İzmir’e döndük. Bir dahaki sefere Bükreş’i görmeyi planladık.
Romanya ile iyi ilişkiler kurmamız her iki ülkenin yararına. İlk aklıma gelense, karşılıklı turizmi ve ticareti geliştirmek için projeler geliştirmek… Belediyeler arası ‘Kardeş Şehir’ anlaşması yapmak kaynaşmayı hızlandırabilir. SatuMare ile Ayvalık’ın ‘Kardeş Şehir’ olmaları konusunda bir öneriyi Mesut Ergin ve Ahmet Akın Başkanlarımıza sunacağım, öncelikle…