Portekizce'de kavuşulması mümkün olmayan günlere, anılara ya da kişilere duyulan özlem demek..

Dilimizde tek kelimelik bir karşılığı yok maalesef.. Kısa ama ancak bu şekilde uzun uzadıya tarif edilebilebiliyor bu derin kelime Türkçe'de.. 

Ve bizim kuşağın içinde bulunduğu duygu ve durumu en iyi anlatan da o galiba..
Ne çok değişti hayatlarımız.. Ne çok acı sığdırdık son yıllarımıza... Hangi yaramızı saracağımızı şaşırdık geriye dönüp baktığımızda... 
Öyle hayallerimiz vardı ki oysa hepimizin...
Mesela benim... 
Bir sürü yeni yer görüp ne farklı kültürler tanıyacaktım halbuki.. 20'li yaşlarıma ince bir tebessümle dönüp bakacaktım; biriktirip cebimde tüm anıları...
Hepimizinin hayalini kurduğu bir hayat vardı.. İçinde yarın kaygısı olmayan, sevdiklerimize yetememe korkusunun aklımızın ucundan bile geçmediği, acısıyla tatlısıyla ama en önemlisi güven içerisinde yaşlanabilmek vardı hepimizin aklının bir köşesinde..
Çok klişe olacak belki ama 'Bizim kuşak' çok daha net anlayacak ne demek istediğimi... Basit hayatlarımıza, güvenle devam etmekti tek hayalimiz... Ki bizler biraz da olsa yaşayabildik, şimdi özlemle yad ettiğimiz o basit hayatları... Biraz da olsa okuduk, öğrendik, gezdik, tanıdık, doya doya eğlendik...
Bizden sonraki nesil mi..? Onlar bir tufanın ortasında kaldı adeta.. Deprem, yangın, sel, darbe, tren kazaları, maden faciaları; aklınıza ne gelirse.. Yaşanabilecek ne kadar sosyolojik, politik, ekonomik travma varsa yaşadılar neredeyse... Daha da yaşayacaklarından ayrı belki de..
Biz, eski anların geri gelmeyeceğini bilerek o günlerin  özlemiyle bile yetinebilirken, onlar hiç yaşayamadıkları basit hayatların hayalini kuruyorlar bir köşede... 
Yani demem odur ki, hepimizin içinde bir yerlerde, her adım başında bir yerde var aslında bu kelime...
Saudade...