“Sevmek... Bir insanı sevmekle başlar her şey” diyor Sait Faik.
1984 de Los Angeles'te yapılan olimpiyatların şarkısı “Take Some One's Hand”di. Yani “Birinin elini tut” diyordu Los Angeles Olimpiyat Stadı'nda toplanan yüz bine yakın insan.
Ancak birinin elini tutarsan, bütün dünya insanlarının dostlukla el ele tutuşması gerçekleşebilir.
“Yak, yak, yak” diyordu Sivas'ta Madımak Oteli'nin önünde toplanan bir insan. “Yak, yak, yak” diyordu bin insan. On bin insan.
1988 Seul Olimpiyatları'nın şarkısı da dört yıl öncesinden pek farklı değildi. İtalyan sanatçı Giorgio Mordoer'in bestelediği parça “El ele” adını taşıyordu.
“Yak, yak, yak” diyordu Sivas'ta Madımak Oteli'nin önünde bir insan. “Yak, yak,yak” diyordu bin insan. On bin insan.
Gel de Machiaveli'nin şu sözünü hatırlama; “İnsanlar bize ya hınç, ya da korku yüzünden kötülük ederler.”
Sivas'ta otelde yakılarak, dumandan boğularak öldürülen 33 aydın insan ne hınç ne de korku vardı. Ve onlar kötülük etmezler, edemezlerdi.
Oteli saran on bin insanda ise hem hınç, hem de korku vardı. Ve o on bin insan kötülüklerini “çok kötü” gösterdiler.
“Çiçeği herkes sever. Önemli olan yaprağı sevmektir.” Bu Çin atasözündeki inceliği dikkate alarak “Önemli olan insanı sevmektir” dersek tamamlayıcı olmaz mı?
Ünlü gazeteci Capus, “Gazeteciliğin en iyi yanı şu; bugün basılan yazı yarın unutulur” der. Gel de Sivas olaylarını ve yazılanlarını unut.
Çok yaşadığım için iyi bilirim. Bana göre en büyük alçaklık, karşıdakilerin doğruluğuna ve yiğitliğine güvenerek kötülük yapmaktır.
“Güdümlü mermiler karanlıkların ardında
Bütün güzelliği alsa da
Bir çoban kalır, belki” dediğinde Dağlarca haksız mı?
Şu yaşanılası güzelim dünyada 84 Los Angeles ve 88 Seul Olimpiyatları'ndaki şarkılar gibi yiğitliğin, doğruluğun, onurluluğun erdeminde “birinin elini tut”arak “el ele” vermemiz gerçekleşemez mi?
Ey 33'ü de birbirinden güzel insan;
“Şu deniz şu gök gizlenebilir
Seni sevdiğim gizlenemez.”