Son dakika... Son dakika...

Ülke olarak iç ve dış siyasetimizden tutun, ekonomi, sağlık, spor, eğitim, ulaşım, başta olmak üzere girdiğimiz türbülans içinden bir türlü çıkamadık. Tıpkı meteorolojik raporlardaki gibi, günümüz günümüze uymuyor...

Hal böyle olunca, gece "Son dakika" haberleri ile karışık başımızı yastığa koyup, sabahları da gözümüzü "son dakika haberleri" ile açıyoruz...

Rusya'nın en popüler Matruşka bebek oyuncakları misali ortasından açtığınızda iç içe geçmiş figürlerin içinden kriz içinden kriz çıkıyor...

Gel de huzurlu yatıp, huzurlu kalk bakalım!

Hani Azerilerin "Akşamdan hava kızaranda sabahı hoş olur" diye kulağımıza hoşgelen o deyişine bile hasret kaldık... Öyle ya, iktidar- muhalefetin söz savaşı yüzünden hep "son dakika haberleri" ile sabahı bir türlü hoş karşılayamadık!

* * *

Bakın, bugün 3 Ağustos Cuma. Temmuz'umuzu kışa çeviren meteorolojik havaların yanı sıra siyasi havalarımız da adeta "yazımızı kışa çevirdi!" değil mi? Ya da en azından ben öyle düşünüyorum...

Evet, içinde bulunduğumuz Ağustos ayına, o tescilli "bebek katili" APO'nun terörist kalıntıları Hakkari' de yine yola mayın döşeyip bir astsubayımızın eşi ve 11 aylık bebeğini şehit ettiler.

Yine aynı pisliğin soyundan FETÖ denilen Amerikan uşağı Fetullah Gülen ile Adnan Oktar denilen mahluk, bu ortamda ayaklarımızın arasında dolanıp duruyor...

Ve işte "Kurt dumanlı havayı sever" misali Dünyanın yeni baş belası, eski emlak tüccarı ABD Başkanı da Ortadoğu'yu parçalayıp aslan terbiyecisi gibi karşımıza dikiliyor... Adama ABD 'de sattığı araziler yetmiyormuş gibi, şimdi dünyayı parselleyip, her parçasına yeni sahipler ayarlama peşinde...

"Türkiye' ye yaptırım uyguladım!" diyor, dolar yükseliyor, 5 TL'nin üzerine çıkıyor. Ardından besleyip bugünler için semirttiği PKK'lılar da Hakkari' de yola mayın döşeyip 11 aylık bebek ile annesini şehit ediyor.

* * *

Dünya adeta bir yangın yeri haline geldi.

Geçenlerde Yunanistan' da çıkan yangınlar insanlık açısından tabii ki bizim de içimizi yaktı...

Hani bizdeki eski yangınlarda hep Yunan parmağı aradığımız gibi, fesat ABD' de bu yangını bize sıçratma gayretinde! Hatta "bunları Türkiye yapmış" havasını estirip, "Saraydan kız kaçırma" operetindeki gibi "Casus Papazı" buradan uçurmak için tehdit üstüne tehdit savuruyor; iki bakanımıza yaptırım uyguluyor.

Allahtan bizim iktidar ve muhalefet HDP dışında bu tuzağa düşmeyip gereken tepkiyi gösterdi. en takdir ettiği cevap Süleyman Soylu' dan geldi: "Evet, benim ABD' de tek malım var. O da FETÖ. Onu da alacağız!"

* * *

Aslında Ağustos ayları bizleri için zaferlerle doludur; işte Malazgirt'ten ,Büyük taarruza uzanan 26 Ağustoslarımız. Ve Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, zaferleri, Kıbrıs ın fethi, Sakarya Meydan Muharebesi hep bu Ağustos'un içinde yazılan şanlı sayfalardır.

Kusura bakmayın kendimi de bu araya sıkıştırarak ifade edeyim; ben de 48 yıl önce işte bu Ağustos' un 10'unda evlenip, çoluk, çocuk, torun sahibi oldum. Bunu şunun için yazdım; ülkemize çok şükür, Atatürk' ün yolunda hayırlı evlatlar yetiştirdik.

* * *

Yazıma son noktayı koymadan önce yanlış siyasetler yüzünden, ülkemizin bütçe açığının vatandaşların sırtına yüklemek için yapılan "zamları" hiç, ama hiç içime sindiremiyorum.

Hele Ağustos un ilk günü "Son dakika salvosu" elektriğe ve doğalgaza insaf ölçüleri dışında yüklenen zamları inanın sizler gibi ben de hazmedemiyorum.

Nevin Çınar Hanım'ın geçtiği "Gaz lambalarınızı hazırlayın" mesajı da her şeyi anlatmıyor mu?

Çılgın filozof Diyojen (Diones) M.Ö 412- 323 arasında elindeki fenerle "Atina sokaklarında adam arıyorum" dediği gibi biz de, şimdi elimizde fenerlerle zamları düşürecek bakanları mı arayacağız?