Karaman, Konya, Ereğli ve Karapınar arasında stratejik bir mevkide yer alan Hotamış, yolcuların askerlerin ve tacirlerin güvenliğini sağlamak amacıyla, Osmanlı idaresi tarafından derbent yeri olarak örgütlenmiştir
Konya Karapınar’a bağlı Taşpınar Belediyesi'nin eski ismi, Hotamış’tır. 15 Şubat 1993 yılında, İsmet Sezgin’in İçişleri Bakanlığı esnasında, Danıştay’ın önerisiyle, Taşpınar Belediyesi ismi Hotamış olarak değiştirilmiştir. Bu isim değişikliğinin gerekçesi, Konya Cihanbeyli ile Aksaray’a bağlı bu isimde iki belediyenin mevcut olmasıydı. Danıştay’a göre, resmi yazışmalarda, Taşpınar sözcüğü karışıklığa neden oluyordu. Bu karışıklığı önlemek amacıyla, Karapınar’a bağlı Taşpınar Belediyesi'nin ismi, eski ismi olan Hotamış’a değiştirildi. Hotamış Belediyesi'nin kuruluşu 12 Ekim 1917 yılına, Osmanlılar devrine kadar geriye gider. Devrin Konya valisi Karapınar kaymakamının önerisiyle Hotamış Belediyesi'nin kurulmasında bir sakınca olmadığını hükümete beyan etmiştir.
Hotamış, Türkçede ‘otama’ fiilinden, ‘bitkilerle şifa dağıtan kişi’ anlamında bir unvandır. Türkologlara göre, Otamış sözcüğünün Hotamış’a değişmesi, yani baş kısmına ‘H’ ünsüzünü alması bu sözcüğün Anadolu Türkçesine ait olduğunu gösterir. Hotamış, Osmanlı arşiv belgelerinde bir aşiret ismi olarak geçmez ama bir yer ismi olarak karşımıza çıkar.
BİR ÇEŞİT KARAKOL
Osmanlı Arşivi'nde Hotamış ile ilgili resmi belgelerin tarihi, 1831 yılına kadar geriye gider. 1831 tarihli Osmanlı nüfus sayımında, Konya, Hadim (Pirlavganda/yerel dilde: Pirlerkondu), Karapınar (Sultaniye), Ereğli, Hotamış Derbendi ve Bekdik Derbendi’yle ilgili nüfus verileri bulunuyor. Hotamış Derbendi, Konya-Karapınar arasındaki askeri güzergâhta bulunan önemli bir derbent yeri (geçit yeri) olarak zikredilir. Karaman, Konya, Ereğli ve Karapınar arasında stratejik bir mevkide yer alan Hotamış, yolcuların askerlerin ve tacirlerin güvenliğini sağlamak amacıyla, Osmanlı idaresi tarafından derbent yeri olarak örgütlenmiştir. Derbent, özellikle askerlerin iaşe ve ibate ihtiyaçlarının sağlandığı, emniyet içinde konakladıkları yer anlamına gelir. Anadolu’da bu tür yerler sayıca epeyce (yüzlerce) fazladır. Dönemin koşullarına göre ordunun kolayca geçmesi için bu tür zorlu yerlerde devlet tarafından tesisler kurulmuş, özellikle aşiretler bazı vergilerden muaf tutularak burada iskân edilmiştir ve güvenliği sağlamakla görevlendirilmiştir. Hotamış’ın asli özelliği derbent olmasından, yani bir çeşit karakol olmasından kaynaklanır. Buranın ne zaman resmen derbent yapıldığına dair net bir tarih bulunmuyor. Derbentler üzerine yazdığı kitapla tanınan merhum Cengiz Orhonlu’nun kitabında Hotamış Derbendi'yle ilgili fazlaca bilgi yoktur. Muhtemelen II. Mahmut devrinde, Çukurova ile İstanbul arasındaki askeri yolun güvenliğini sağlama çabaları çerçevesinde Hotamış Derbendi de ıslah edilmiş görünüyor. Bir yerleşim yeri olarak ortaya çıkması, on dokuzuncu yüzyılın başları gibi görünüyor. Kuşkusuz, Karapınar da aynı mantıkla bir menzil-konaklama yeri olarak II. Selim tarafından kurdurulmuştur. Özellikle 1571 Kıbrıs Harbinde bu bölgelerin Osmanlı askerleri açısından önemli olduğu Osmanlı idaresince fark edildi. İstanbul- Kütahya, Akşehir, Konya-Silifke askeri yolu üzerinde bulunan Karapınar (Sultaniye), askerler için bir ikmal ve iaşe merkezi olarak planlandı. II. Mahmut devrinde ise hem Hotamış Derbendi hem de Karapınar askeri menzil olarak hem Mısır ile harplerde hem de Suriye işlerinde, stratejik açıdan önem kazandı.
OĞUZ AŞİRETLERİ
Osmanlı idaresi, Hotamış Derbendi'nde, o bölgeden topladığı çeşitli Oğuz aşiretlerini iskân etti. 1831 tarihli Osmanlı nüfus sayımında Hotamış Derbendi altı mahalleden oluşan bir köy olarak görünüyor. Bu mahalleler, İvatlı (yerel dilde telaffuzu Avatlı), Şabanlı, Culfalu (Celfeli değil), Taşpınar, Hacı Güzelli ve Soğur Küplü isimlerini taşır. 1831’de burada 112 hane (337 Müslüman erkek) olduğu belirtiliyor. Taşpınar ismi dışındaki isimler, aşiret isimleridir. Bu Türkmen aşiretleri, köyde belli yerlere yerleştirilmiştir. Bu aşiretler içinde Culfalu aşireti dikkati çekiyor. Bilindiği gibi Culfa, zamanımızda Nahcıvan’da orta halli bir kentin adıdır. Bu Müslüman aşiretin Culfa kenti ile ilişkisinin mahiyeti ayrıca araştırılmalıdır. Bununla beraber, bu aşiretin (Culfa veya Çulfa şeklinde) bugün Aksaray’da da küçük köyler kurduğuna bakılırsa, epeyce kalabalık bir aşiret olduğu ileri sürülebilir. 1841 tarihli bir Osmanlı belgesinde Hotamış’ın, İsmil ve Karkın gibi, Karapınar’a bağlı bir nahiye olduğu belirtiliyor ve temel geçim kaynağının hayvancılık olduğu ifade ediliyor. Gerçekten, II. Mahmut devrinde, Cerit, Tekeli, Karaveli, Türkmen, Beydili ve Hayta gibi Türkmen aşiretleri, Konya’ya bağlı olan Eskiil denilen bu bozkır arazilerde iskân edilmişlerdir. Karapınar’a bağlı Kehil, Pir Kadı, Buğdaylı, Kiçi Kışla, Kabalı, Edikdaş, Salur, Serçin, Kesmez, Sadırva ve Suğur gibi köyler hububat tarımıyla (buğday, arpa, burçak) uğraşırken, Hotamış Derbendi köylülerinin hayvancılıkla meşgul oldukları belgelenebilmektedir. Bu durum, Hotamış’ın aşiret yapısını gösteriyor. Örneğin Şabanlı Mahallesi incelendiği zaman, temel geçim kaynaklarının deve, sığır, merkep, keçi, kuzu ve oğlak olduğu görülür. Osmanlı idaresine de ağnam vergisini ödedikleri anlaşılıyor. Şabanlı Mahallesi'nin genellikle Begdik ve Tabanlu aşiretinden oluştuğu belgelenebiliyor. Tabanlu aşireti, bilindiği gibi, büyük Bozulus Türkmen cemaatinin alt kollarından biridir. Ankara Bala civarında iskân edildiler. Orta Anadolu’da farklı yerlere dağıtıldılar. Türkmen olarak anılırlar. Bunların yanı sıra, Özen, Karabıçak, İbişoğlu aşiretleri de mevcuttu ve çoğu da Hacı unvanını taşıyor. Hacı sıfatını taşımak, bu aşiretler arasında erkekler için önemli bir saygınlık göstergesi kabul edildiği anlaşılıyor. Taşpınar Mahallesi ise Tellioğlu, Harbutluoğlu, Cerit Bekiroğlu, Çakaloğlu, Türkmen Ali, Tekeli ve Koca Hacı isimlerini taşıyan aşiretlerden oluştuğu belgelenebiliyor. Başka bir belgeye göre (Osmanlı Arşivi TMT 10151) Hotamış köyü, Hocendi, Kocabey, Çalık, Arapoğlu, İslambollu Türk Mustafa, İbişoğlu, Bal Kız oğlu, Ceritoğlu, Alasakal, Deli Halil, Telli Mustafa gibi unvan ve lakaplar taşıyan İslamlardan ibaret olduğu görülüyor. Neredeyse her mahalle, iki imam (1. İmam ve 2. İmam) ile bir muhtar tarafından idare edilmiştir.
Ödemiş bağlantısı belgelenemiyor
Vergi kayıtlarından anlaşıldığı üzere, Hotamışlılar, tarımdan çok, hayvancılıkla meşgul olmuşlardır. Deve, at, inek, keçi gibi hayvancılıkla meşgul olan Hotamışlılar'ın, aslında deve ile nakliyattan geçimlerini sağladıkları anlaşılıyor. Osmanlılar devrinde Hotamış’ta ve yakın çevresine gayrimüslim nüfusa rastlanmadığını da belirtelim. Hotamış’ın İzmir Ödemiş ile aşiret bağlamında bir ilişkisinin olup olmadığı belgelenemiyor.