Sizce suyun değeri ne kadar?

0.50 ml’lik pet şişe su 0.50 kuruş.

20 litrelik damacana su minimum 10 TL.

Bir evin aylık su faturası ortalama 100-150 TL arası.

Ama suyun ederi bu mu gerçekten de?

***

Su, canlı hayatının devamı için en önemli kaynakların başında geliyor. Su olmasa dünya üzerinde hayat da olmazdı.

Her gün musluklarımızı açıp özgürce erişebildiğimiz suya bir gün insanlığın hasret kalabileceğine inanmak belki bugün bize bilim kurgu senaryosu gibi gelebilir; ama aslında çok yakın bir zamanda böyle bir gerçeklik kapımızı çalabilir.

Bu haftanın ilk günü Dünya Su Günü’ydü. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993 yılında ilan edilen ve her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü’nün bu yılki teması “Suyun Değeri” oldu.

Suyun değerini artık anlamamız gereken günlerden geçiyoruz. İklim değişikliği, azalan yağışlar, çarpık ve agresif kentleşmeden yer altı kaynaklarının da nasibini almış olması, su kaynaklarının giderek azalması ve tabii ki bilinçsiz su tüketimi bizi “Kurak Dünya” senaryosuna her gün bir adım daha yaklaştırıyor.

***

Belki farkında değiliz ama bu hızla gidersek, Türkiye yakın gelecekte su fakiri ülkeler arasına girecek.

Nüfusumuz 82 milyon ve şu an itibarıyla kişi başına düşen su miktarımız 1519 metreküp.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2030’da nüfusun 100 milyona ulaşması; kişi başına düşen su miktarının ise 1100 metre küpe düşmesi bekleniyor.

“Barajlar doldukça su sıkıntısı yaşamayız” düşüncesi ise maalesef son derece yanlış. Çünkü temiz suya erişim birçok farklı unsura bağlı…

***

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye’nin Dünya Su Günü’nde açıkladığı istatistikler şöyle:

-Hâlen dünya çapında 1.1 milyar insan temiz suya erişimden yoksun.

-Susuzluğun ortaya çıkarttığı anti-hijyenik koşullar sonucu başta çocuklar olmak üzere her yıl 2 milyon insan hayatını kaybediyor.

-2025 yılına kadar dünya nüfusunun üçte ikisi su kıtlığı riskiyle karşı karşıya kalabilir.

-Türkiye’de su sıkıntısı hâlen daha barajların doluluğuna bakılarak ölçülüyor. Oysa son 20 yıllık süreçte, Türkiye’de kişi başına su miktarı yılda yüzde 18 azalarak 1700 m³’lerden 1400 m3’lere düştü.

-Su kıtlığı durumunu tanımlamak için kullanılan Falkenmark indeksine göre, kişi başına düşen yıllık su miktarının 1000 ile 1700 m³ arasında olması “su sıkıntısı” olarak ifade ediliyor. Dolayısıyla Türkiye zaten bir süredir “su sıkıntısı çeken ülke” konumunda bulunuyor.

-2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyona ulaşacağından hareketle kişi başına düşecek su miktarının yılda 1.120 m³’e ineceği öngörülüyor.

-Toplam su tüketiminin yılda 54 milyar m³’e ulaştığı Türkiye’de bu tüketiminin yüzde 73’ü tarım, yüzde 16’sı haneler ve yüzde 11’i sanayi tarafından gerçekleştiriliyor.

***

Dünyanın giderek büyüyen ve maalesef göz ardı edilen su krizinin çözümü bakış açımızı değiştirmekten gerekiyor.

Su krizi devlet politikası çerçevesinde ele alınması gereken bir konu. Devletlerarası daha sert çözümlerle üzerinde durulması gereken büyük bir sorun.

Ama tabii ki bireysel anlamda da her insanın farkındalığının artması çok önemli. Su tasarrufuna bugün hemen başlamamız lazım. Ellerimizi sabunlarken, dişimizi fırçalarken, tıraş olurken, sebze meyve yıkarken, tabakları bulaşık makinesine koymadan önce durularken “su krizi” hep aklımızda olmalı. Bir damla suyu bile boşu boşuna akıtmamayı öğrenmeliyiz.

Ben, sen, hepimiz bu konuda kendi kendimizi eğitmeliyiz.

Bu işin şakası yok. Yarın daha büyük sıkıntılar çekmemek için bugünden tasarrufa başlama vakti. Suyun değerini bilelim.

***

Mucizenin adı: Nazlı

Bu yılın başında Şopengazi Bakımevi’ne giderken ormanlık alanda bulunan çenesi paramparça haldeki köpek, İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’nün emeği, çabası ve becerisi sayesinde iyileştirildi.

Büyükşehir’de tedavi altına alınan köpeğin yaban domuzu veya başka bir vahşi hayvan tarafından saldırıya uğradığı belirlenmişti. Köpeğin ilk hali görenlerin yüreğini sızlatıyor; bu halde hayatta kalabilmiş olması bile herkesi şaşırtıyordu. Nazlı adı verilen sevgi dolu dişi köpek, iyi bakım ve yaşama aşkıyla adeta mucizenin simgesi oldu.

HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder müjdeli haberi Facebook sayfasından şöyle duyurdu:

Büyükşehir seferber oldu

“Ocak ayında Gülgün Hamamcıoğlu Şopengazi Nebiha Deprem Bakımevi’ne giderken orman yolunda rastlayıp korumaya almıştı. Şansa o gün İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürümüz Hande Özyoğurtçu Gültekin ile birlikte bakımevine ziyarete gelmiştik. Veteriner Müdürümüz giderken canı da alarak hemen tedavisine başladılar. Bizler de köpeğin durumunu takip edip, sık sık ziyaret ettik. Geçen hafta sonunda iyileştiği haberi geldi. Bir mucize oldu. Bu canın hayata bağlılığı ve veteriner hekimlerimizin de becerisi onu sağlığına kavuşturdu. Teşekkürler İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü; tüm veteriner hekimlerimizin emeklerine sağlık.”

Şimdi bir de yuvası olsa

Esin Önder hayatta ikinci şansını yakalayan bu köpeğe şimdi ömürlük bir yuva aradıklarını da belirterek şu çağrıyı yaptı:

“Yerinde duramayacak kadar canlı, sevgi dolu. Yaşadığı bunca şeyden sonra yuvayı hak etmedi mi? Ona ömür boyunca sevileceği, güzelce bakılacağı bir yuva arıyoruz. İlgilenenler 0532 294 92 08 no’lu telefondan iletişime geçebilirler.”

***

Dünyanın geleceği için 1 saat ışıkları kapatıyoruz

İklim krizi ile mücadele etmek ve insanlarda farkındalık yaratmak için düzenlenen Dünya Saati etkinliği bu yıl 27 Mart Cumartesi akşamı gerçekleştiriliyor.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm dünyada yüzlerce kentte milyonlarca insan ve anıtsal yapı iklim değişikliğine dikkat çekmek için saat 20.30-21.30 arasında ışıklarını 1 saatliğine kapatacak.

Siz de değişimin kıvılcımını ateşleyip, karınca kararınca dünya için küçük bir iyilik hareketine katılmak isterseniz bu etkinliği kaçırmayın!

***

Hayvanların beslenmesine engel olma!

Seferihisar’da hayvanseverlerin özellikle besleme konusunda yaşadıkları sıkıntılarla ilgili ilçe belediyesi harekete geçerek farkındalık afişleri hazırladı. Konuyla ilgili bilgi veren Seferihisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği (SEHAYDER) Başkanı Fevziye Özkan şunları dile getirdi:

“İnsanlar maalesef korkarak ve zor şartlarda besleme yapıyor. Bunun birinci nedeni hayvan sevmeyen insanların tepkileri. Maalesef hayvan besleyenler bazı kişilerin türlü hakaretleri ve tehditleri ile karşılaşıyor; hatta zaman zaman saldırıya uğruyor.

İkincisi ise mama fiyatlarının çok arttığı, pandemi yüzünden de her yerin kapalı olduğu böyle zorlu bir dönemde hayvanseverlerin kendi bütçelerinden keserek, fedakarlıkla bu canları beslemeye çalışmaları. Bunun da bilinmesi, anlaşılması önemli.

Biz bu konudaki sıkıntımızı, hassasiyetimizi belediyeye bildirdik. Ve Seferihisar Belediyesi de hemen talebimizi yerine getirdi. 10 adet yasal bilgilendirme afişi hazırlanıp Seferihisar Kent meydanı başta olmak üzere birçok mahalleye asıldı. Farklı mahallelerden de afiş talebi var. Bunun da karşılanması için çalışmalarımız sürecek. Seferihisar Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz. Yaz aylarına doğru da bakımevi ekibi ve belediye elbirliği ile mama ve su odakları kurulması için de çalışma başlatacağız.”

***

Sosyal Medyadan İnciler

Bu hafta sosyal medyayı tararken UNICEF’in Facebook hesabından yaptığı bir paylaşıma denk geldim. Çocukların özellikle pandemi döneminde eğitim ve yaratıcılıklarının teşvik edilmesine dikkat çeken UNICEF araya hayvan sevgisini de sıkıştırmış.

Paylaşıma şu not düşülmüş:

“9 yaşındaki Masha, kedisini sevebilmek için resim yapmaya küçük bir mola verdi.

Yaratıcı etkinlikler, çocukların hem olumlu hem de olumsuz duyguları ifade etmesine ve iletişim kurmasına yardımcı olabiliyor. Özellikle Kovid-19 sırasında zihinsel sağlığı ve refahı desteklemek adına çocuğunuzu keyif aldığı şeyleri yapmak için, arada mola verecekleri günlük rutinler geliştirmelerine teşvik edin.”