Bu tanımla karşılaşalı çok fazla olmadı. Bir dostumla konuşurken hakkında lafladığımız bir başka arkadaşı için bu tabiri kullanınca  anlayamadım.

Ne demek istiyorsun diye sordum. Abi adam hiçbir şeyden etkilenmiyor. Sorunlarının üzerine gitmek yerine onlar yokmuş gibi davranıyor. Sürekli,  benden kendisini  iyi hissettirecek şeyler duymak istiyor. Eleştiriye kapalı değil ama bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Önemsemiyor, üzerinde durmuyor dedi.  
Eve gider gitmez yeni öğrendiğim bu tanımla ilgili araştırma yaptım. Gördüm ki  bu tipler hiç de azımsanacak sayıda değil. Bu sayı giderek de artıyor. Hayatı  boyunca sorunlardan kaçmak yerine onlarla yüzleşerek çözüm yolları aramış, sorunlarıyla mücadele etmiş ve  çoğu zaman bu  mücadeleyi kazanmış bir insan olarak Toksik Pozitivizmin bu denli yaygınlaşma sebeplerini bulmaya yöneldim.

Önce bir bakalım. Nedir toksik pozitivizm. İyimserliğinin sana ve senin çevrene zarar verdiği, yada seninle ilgili yanlış düşüncelere yol açtığı veya seninle, veya çevrenle ilgili kötü düşüncelere sahip  olanlara,  daha ileri gitme,  cesaretini verdiği  bir iyimserlik yapısıdır.

Bir başka deyişle kendini, çevreni ve seninle ilgili düşünceleri olanları zehirleyen bir iyimserlik düzeyidir toksik pozitivizm.
Örneğin; birisi sana yüzyüze veya sosyal medya üzerinden  senin hoşuna gitmeyecek bir öneride bulunuyor veya yakınlarınla ilgili hoşa gitmeyecek bir şey söylüyor. Sen Toksik pozitifsin ya  adam sende diyorsun, cevap dahi vermiyorsun. Kötü bir niyeti yoktur diye içinden geçiriyorsun. İşte o anda senin toksik pozitivizminin toksini bu lafı edeni zehirliyor. Cevap vermediğin, “ sen bu lafı nasıl söylersin, seni bundan men ederim” diyemediğin için karşı taraf çıtayı yükseltiyor.  Senin iyimserliğinin farkında değil, cevapsızlıktan zehirlenmiş, daha ileri tekliflerde bulunmakta sakınca görmüyor.  

Toksik pozitivizmin bir başka yönü de  gerçek iyimserler. Haklarında olur olmaz konuşuluyor, adam sende diyorlar, Açık açık ahlaklarına, ilişkilerine, yaşam değerlerine aykırı laflara veya davranışlara maruz kalıyorlar üzerinde durmuyorlar. Bu da toksik bir pozitivizm. Çünkü onların bu tavrı yakınlarını etkiliyor, onların üzerinde durmadığı birçok laf, tavır veya davranış, onlar gibi  iyimserlik denizinde boğulmamış, gerçek hayatı yaşayan  yakınlarını rahatsız  ediyor, günlük yaşamlarını veya duygu dünyalarını rencide ediyor.

Dolayısıyla maruz kalınan bu tür ileti veya davranışları anında reddetmek, daha sonra benzerleri ile karşılaşmamanın tek yolu.  Çünkü İyimserlikle kabul edilip cevaplanmayan bu iletiler karşı tarafı bir anlamda zehirliyor ve onlara bir adım daha ileri gitme cesareti veriyor.

Günümüzde kişilerin daha pozitif olmalarını öneren onlarca kitap yayınlanıyor. Bu kitaplar  kendi kişisel gelişiminizi tamamlamanızı sağlayacak diğer genel kültür kitaplarını okumaksızın,  yaşama dair bir yorum geliştirmeksizin okunduğu taktirde kanımca yarardan çok zarar verip sizin pozitivizminizi  Toksik düzeye taşıyabilir.
Evet, görüldüğü   üzere   herşeyin olduğu gibi  iyimserliğin de toksik olanı var. Sonuçta her konuda olduğu gibi iyimserlikte de belirli sınırlar koymak, problemlerle yüzleşmek,  bugünün sorunlarını  yarına aktarmamak,  bir yanağına tokat yiyince öteki yanağını uzatmamak  yani gerçek dünyada yaşamak gerek.
Bizi gerçek dünyadan uzaklaştırıp, şunu, bunu uygularsan herşey tozpembe olacak mealinde  olur olmaz önerilerle  dolu kitapları boşverip, gerçekten bazı önerilere ihtiyacımız varsa  da mutlaka sorarak, danışarak gerçek uzmanlar tarafından  yazılmış kitapları okumak , gerçekten bu işin eğitimini almış kişilerden danışmanlık hizmeti almak gerek. Yoksa toksik pozitif olmanız işten bile değil.